Brand Çeviri Türkçe
6,475 parallel translation
We say, get a brand new life and you'll feel different.
Diyoruz ki, yepyeni bir hayat alın ve farklı hissedin.
It's your passport to a brand new life.
Bu yepyeni hayatının pasaportu.
What you need is a blank slate on which to write a brand new you.
Size gereken şey, yeni hayatınızı yazmak için gerekli olan bir yazı tahtası.
Brand New-U. Brand New-U. Brand New-U.
Yepyeni Sen.
We all have to work, even when we get a brand new life, but we've selected a form of work that has a controlled level of human contact.
Hepimiz çalışmak zorundayız, hatta yepyeni bir hayata kavuşsak dahi..... ama insanlarla temas kontrolünü sağlamak için çalışma şeklimizi seçtik.
- Brand New-U. - Brand New-U. Brand New-U.
Yepyeni Sen.
Yeah, so you guys are gonna be getting busy on my brand new Tuscan leather?
Yeni Tuscan marka deri döşememde epey yoğun olacaksınız demek?
Hasbro will be unveiling a brand-new line of Transformers merchandise next fall.
Hasbro gelecek sonbaharda yepyeni bir Transformers serisine başlayacak.
We've got a brand-new line of Decepticons... Hey!
- Yepyeni Decepticon'lar var.
Jacuzzi is a brand name, and...
Jakuzi marka adı ve...
The same brand.
Aynı marka.
The children of the rebels were captured... and they were given a Brand for every sin of their parents. They were exiled to Earth.
İsyancıların çocukları yakalandı ve Dünya'ya sürgün edildi.
We've got tickets to Copenhagen and a brand new Bella!
Hem Kopenhag biletimiz var hem de yepyeni Güzel'imiz!
( chip ) The Amy link came about through Russell Brand
Amy'yi rehabilitasyona gitmeye zorlayan...
..who was trying to get Amy to come into rehab.
KONUŞAN : CHIP SOMERS UYUŞTURUCU DANIŞMANI... Russell Brand sayesinde Amy hastaneye yattı.
Like, the brand?
Mesela hangi marka?
I made Heineken into a world class brand.
Heineken'i dünya çapında bir marka yaptım.
Evian is a global brand, and I'm...
- Evian küresel bir şirket ve...
It's only set stills, but it's brand new.
Sadece set fotoğrafı ama yepyeni.
I saw this pair of jeans on sale, and uh, the lady at the store said it was a pretty cool brand.
Mağazada bu pantolunu gördüm. Çalışan bayan bunun iyi bir marka olduğunu söyledi.
It's a brand new day, bitches.
Yeni bir gün, sürtükler.
Help her to start a brand new life.
Yeni bir hayata başlamasına yardım et.
A brand new life with you at the center of her heart.
Kalbinin merkezinde senin olduğun yeni bir hayat.
The experience is akin to a seamless jump into a brand new body, circumventing the extensive recovery period of invasive cosmetic surgery.
Bu deneyime, kusursuz olarak yeni bir bedene kavuşuyorsunuz invazif estetik ameliyatının iyileşme sürecinden kurtuluyorsunuz.
What brand shoe?
Ayakkabının markası ne?
What a brand.
Ne marka ama.
I got brand-new Air Jordans.
Yepyeni basketbol ayakkabısı almıştım.
[man] You can get this fringe metallic skirt $ 39 at Joe Fresh, a brand-new store in town.
Bu metalik saçaklı etek Joe Fresh'de 39 $ şehirdeki yeni bir mağaza.
The brand will say, "We're not gonna come to you. We're gonna switch to another place which is cheaper."
Marka, "Artık sizinle devam etmiyoruz, daha ucuz olan bir yere gidiyoruz." diyecektir.
So, I'm Safia Minney, I'm founder and CEO of People Tree, and, uh, People Tree is a Fair Trade fashion brand that started over 20 years ago in Japan.
Ben Safia Minney, People Tree'nin kurucusu ve CEO'su People Tree, adil ticaret yapan moda markasıdır, 20 yıl önce Japonya'da işe başladı.
And the only person who is becoming richer is the owner of the Fast Fashion brand.
Daha zenginleşen tek kişi ise, Hızlı moda marka sahibidir.
That's for you. Brand new.
Bu sana, yepyeni.
And that reminds me of someone, and this is brand new and mysterious.
Bu bana birini hatırlattı, bu da yepyeni ve gizemli.
Apparently a military-issue jet pack was mistakenly delivered here while I received this off-brand dust ruffle.
Görünüşe göre orduya ait bir jet pack yanlışlıkla buraya gönderilmiş... bana da bu toz bezi geldi.
Welcome, everybody, to the start of a brand-new year.
Hepiniz hoş geldiniz, yeni bir yıla başlıyoruz.
We were hoping that McCann-Erickson could provide, at the minimum, an introduction to your department store clients so we can assess their desire for a store brand.
McCann-Erickson'ın ürününüzü mağaza müşterilerinize tanımak için asgari düzeyde bir sunum gerçekleştirmenize yardımcı olabileceğini umuyoruz.
No, no, you know, as long as you carry the brand.
- Hayır, markayı siz taşırsanız olmaz.
I'm brand new.
Yepyeniyim ben.
Everything I do is always brand new.
Yaptığım her şey, her zaman yepyeni.
I'm a bit of a sucker for ice cream, and you guys got a brand-new flavor, which is like a rarity in Wayward Pines.
Dondurmaya düşkün biriyimdir ve sizde yepyeni bir çeşit var. Bu Wayward Pines'ta sık görülen bir şey değil.
I'm sure there's another person in this world who will understand and appreciate your particular brand of eccentricity.
Eminim dünyada, ilginç tuhaflıklarını anlayacak ve takdir edecek bir kişi daha vardır.
Brand-new!
Gıcır gıcır!
Why did Madonna feed her infant baby Alpo brand dog food?
Madonna, çocuğu Alpo'yu neden köpek mamasıyla besledi?
Not unless it's a brand of vodka.
- Votka markası değilse hayır.
"Beware, forswear, replace the old with brand new hair."
"Hazır ol olacaklara eskisini değiştir yeni saçlara."
Would you take this for me? It's not my brand.
- Bunu benim için tutar mısın?
9 / 10, no one ever heard of that brand.
10 Eylül'de kimse o markayı duymamıştı.
Al-Qaeda is not a brand, Jonathan.
El-Kaide bir marka değil, Jonathan.
Brand New-U.
Yepyeni Sen.
Yeah, but they're a drug store brand.
Departmanlı mağazalar mı? - Evet.
- Thanks, man. So, brand-new question for you, Stace.
- Sana rastgele bir soru, Stace.