Bugger me Çeviri Türkçe
114 parallel translation
Oh, bugger me, you've sodded the whole thing up... like the stupid little twerp that you are.
Salak kafam. Seni angut herif her şeyi berbat ettin.
Well, bugger me with a fish fork!
Bana bir çatal saplayın!
Bugger me!
Vay canına!
Bugger me!
Şimdi boku yedik!
Bugger me.
Belamı versin.
Then bugger me!
O zaman beni becer!
You'll bugger me.
Beni geçmişe götürdün.
Bugger me sideways.
Hassiktir oradan oğlancı.
Bugger me!
Kahretsin!
Filthy little rascal tried to bugger me in the rectory.
Pis ahlaksız papazın evinde beni götürmeye çalıştı.
Well, bugger me, you really are crying this time, aren't you?
Vay be, bu sefer hakikaten ağlıyorsun, değil mi?
Well, bugger me backwards!
Hey, beni arkamdan becer!
Bugger me days!
Lanet olası günler!
Bugger me.
Lanet olsun.
Oh, bugger me!
Eyvahlar olsun!
Bugger me. It's John fucking Wayne.
Allah beni kahretsin, bu kahrolası John Wayne.
Bugger me! You saw him fall to the ground like a bag of shit didn't you?
O gece herifin bok çuvalı gibi yere düştüğünü görmedin mi?
Well, bugger me.
Vay şu işe bak.
Bugger off and let me die alone.
Peşimi bırak da yalnız başıma geberip gideyim.
You're asking me, bugger?
Bana mı soruyorsun?
Well, first thing I'm gonna do is take me a long look at that Pacific Ocean,'cause I been wanting to see that bugger all my life.
Hayatım boyunca görmek istedim çünkü.
Well, bugger me with a fish fork!
Hayır.
Not on me, you silly bugger, on the bushes.
Bana doğru değil salak, ormana doğru!
In short, you want me to bugger him in the name of freedom?
Kısacası, özgürlük uğruna onu arkadan becermemi mi istiyorsunuz?
Don't... Don't you bloody try to sell me short, you old bugger!
Sakın beni küçümsemeye kalkışma pislik herif!
The little bugger bit me. Zingaya.
Geri zekâlı hayvan, ısırdı beni.
That old bugger tried to shoot me!
O moruk beni vurmaya kalktı!
God help me, I'm still terrified of the old bugger.
Yeminle, ihtiyardan hâlâ ödüm kopuyor.
Forgive me if I turn from my own feelings to the words of another splendid bugger, WH Auden.
Hislerimi başka bir muhteşem başbelası olan W.H. Auden'in kelimeleriyle anlatacağım için beni bağışla.
Bugger Sebastopol, George. Give me your jacket.
Boş ver Sebastopol'u, George, ceketini ver bana.
That bugger almost raped me before I stabbed him.
O puşt neredeyse ırzıma geçiyordu eğer bıçaklamasaydım.
Watch me get the bugger.
Bak o hergeleyi nasıl enseleyeceğim.
Do me a fucking favor, ya bugger!
Bana tam beş paund borcun var, aşağılık herif!
Do me a fucking favor, ya bugger!
Bana beş paund borcun var! Aşağılık.
Poncy bugger owes me 11 pounds, for one thing.
Her şeyden önce adi herifin bana 11 pound borcu var.
- Leave me alone and bugger off.
- Beni yalnız bırak ve çek git.
If I go down with my boat that's one thing, but I don't want to take some poor bugger down with me.
Eğer teknemle beraber ben de batarsam tamam. Ama başkaları da benimle batsın istemiyormu.
She's lodging with me, so she's my responsibility, and her dad's not only a copper, but he's a bloody big bugger, so hands off.
Benim yanımda kalıyor, bu yüzden benim sorumluluğumda, Ve babası sadece polis değil, aynı zamanda baş belasının tekidir, Yani el uzatmayın.
# # BELIEVE ME, I KNOW WHAT TO DO... # # BUGGER OFF!
Yürü git.
Bugger off, call me later.
Haydi kapat ve beni sonra ara.
Nothing cheers me up Like seeing another poor bugger in pain.
Hiçbir şey beni acı içindeki alçak bir herifi görmek kadar neşelendiremez.
Bugger used to beat me a Iot.
Allah kahretsin, beni çok döverdi.
Every bugger's telling me, "Forget, Forget,"
Herkes bana "Unut! Unut!" diyip duruyor.
The bugger actually tried to chat me up.
Herif benle muhabbet etmek istedi.
He tried it on with me, the bugger.
Aslında pazarlık yapmaya kalktı.
Now, will you take me to Wellington or shall I dig the bugger out myself?
Şimdi, beni Wellington'a mı götüreceksiniz yoksa bu herifleri kendim mi halletmeliyim?
Well, no bugger's trying to shoot me the livelong day so, aye, suits me.
Evet bütün gün beni öldürmeye çalışan kimse yok, evet uygun.
They told me to bugger off and ate the lot themselves.
Tabii bana toz ol deyip hepsini kendileri yedi.
An objectionable old bugger, but well there's no-one else you see, just me and my husband.
Tatsız moruğun tekidir, ama bizden başka kimi kimsesi yok. Ben ve kocam...
But there is this one little bugger, who wakes me up every night by humming.
Ama şu küçük kahrolası var beni her gece uykumdan uğulduyarak uyandırıyor.
Bugger me!
Vay!