Can't believe this Çeviri Türkçe
7,091 parallel translation
Oh, god, I can't believe this is happening.
Oh, Tanrım, bunun olduğuna inanamıyorum
I can't believe this.
Buna inanamıyorum.
I can't believe this is happening.
- Bunun olduğuna inanamıyorum.
I can't believe this had three peppers next to it on the menu...
Menüde isminin yanında üç biber olduğuna inanamıyorum...
I can't believe I flat-ironed my MJB for this.
Bu yüzden MJB'mi ütülediğime inanamıyorum.
I... can't believe I'm saying this, but I like it.
Bunu söylediğime inanamıyorum ama hoşuma gitti.
I can't believe you're making me say this...
İlla söyleteceksin beni.
Oh, I can't believe I'm gonna do this, but- - [sighs] Who you gonna call?
Bunu yapacağıma inanamıyorum ama kimi arayacaksın ki?
I can't believe the captain's making us babysit this nutjob.
Yüzbaşının bizi bunun başına dadı diye diktiğine inanamıyorum.
I can't believe this actually worked.
- İşe yaradığına inanamıyorum.
I can't believe this.
İnanamıyorum.
I can't believe I wore these for this.
Bunun için bu elbiseyi giydiğime inanamıyorum.
I can't believe this is happening.
Bunun gerçekleştiğine inanamıyorum.
I can't believe my own husband is against me on this.
Ben kendi kocam bu konuda bana karşı olduğuna inanamıyorum.
I can't believe this.
Ben bu inanamıyorum.
I still can't believe this.
Ben hala inanamıyorum.
Oh, my gosh, I can't believe I'm going to say this out loud.
Aman Tanrım, bunu yüksek sesle söyleyeceğime inanamıyorum.
I just can't believe I'm really gonna do this alone.
Bunu yalnız başıma yapacağıma gerçekten inanamıyorum.
Can't believe I've got to go to work on Halloween. This blows!
Cadılar Bayramı'nda çalışmam gerektiğine inanamıyorum, çok uyuz oldum.
I'm not there to read the situation, but... and I can't believe I'm actually saying this...
Durumu kontrol etmek için orada olamıyorum ama... Bunu söylediğime inanamıyorum.
I can't believe this is one of the last things I'm ever gonna see.
Gözlerimi yummadan önce göreceğim son şeylerden birinin bu olduğuna inanamıyorum.
And I can't believe this, but I actually made
İnanamıyorum.
I can't believe you do this every day.
- Bunu her gün yaptığınıza inanamıyorum.
I can't believe all this stuff he has from the'90s.
90lara ait bu kadar eşyası olduğuna inanamıyorum.
I can't believe this.
- Buna inanamıyorum.
- Duke, I can't believe that I'm asking this, but I need Mara's help with a trouble.
- Duke, bunu istediğime inanamıyorum ama bir sorun konusunda Mara'nın yardımına ihtiyacım var.
Can't believe this was my idea.
Bunun benim fikrim olduğuna inanamıyorum.
Can't believe this is working.
İşe yaradığına inanamıyorum.
I-I just... I c... I can't believe this.
İnanamıyorum.
- Dude, I can't believe this.
Dostum inanamıyorum.
If I don't have proof, I can't convince my colleagues to believe in a place like this.
Kanıtım olmazsa, meslektaşlarımı böyle bir yerin varlığına ikna edemem.
I can't believe this.
Kim o? Nereli?
I can't believe you're dissolving our partnership over this.
Bunun üzerine ortaklığımızı bozduğuna inanamıyorum.
I can't believe I'm talking to my mom about this.
Bu konuyu annemle konuştuğuma inanamıyorum.
I can't believe this, but I will.
Buna inanamıyorum ama yaparım.
I can't believe you did this.
Bunu yaptırdığına inanamıyorum.
I can't believe I'm saying this about Nolan, but dating that stoner might be the healthiest relationship that Lacey's ever been in.
Nolan ile ilgili bunları söylediğime inanamıyorum ama bu asalak ile çıkmak Lacey'in şimdiye kadarki en sağlıklı ilişkisi.
- I can't believe this.
- Gözlerime inanamıyorum.
Well, I can't believe that you did this.
Bunu yaptığına inanamıyorum.
I can't believe we pass this place every year and have never stopped.
Ben... Ben bu yeri her yıl pas geçtiğimize ve hiç durmadığıma inanamıyorum.
I can't believe this happened because of our store's bag.
Sırf mağazamızın çantası yüzünden bunun olmasına inanamıyorum.
I can't believe you made it this far.
Bu kadar gelebildiğine inanamıyorum.
Can't believe this is happening.
Bunlara inanamıyorum.
I can't believe this. This is...
İnanamıyorum.
Alice, I can't believe this happened.
Alice, bunlara inanamıyorum!
I can't believe people pay to watch this shit.
İnsanların bu saçmalığı izlemek için para verdiğine inanamıyorum.
Just can't believe this place is yours.
Buranın sana ait olduğuna inanamıyorum.
I can't believe no one in this family wants to sing.
Bu ailedeki kimsenin bu şarkıyı istemediğine inanamıyorum.
I can't even believe I thought that I could ask you something like this.
Senden böyle bir şey isteyebileceğimi düşündüğüme inanamıyorum bile.
I can't believe you made all this sushi.
Tüm bu sushi'yi senin yaptığına inanamıyorum.
I can't- - I can't even believe this.
Buna inanamıyorum bile.
can't believe it 58
believe this 16
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bullshit 584
believe this 16
this 8555
this is 5015
this way 5411
this is my bedroom 18
this is your captain speaking 58
this is it 3373
this is important 545
this is bullshit 584
this is bad 606
this is awesome 376
this one 1756
this isn't you 235
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is awesome 376
this one 1756
this isn't you 235
this is me 479
this is different 405
this is weird 356
this is crazy 1291
this is fun 448
this is a 428
this is ridiculous 1419
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this is not good 352
this time 1599
this is a bad idea 175
this isn't going to work 72
this morning 1627
this is good 1083
this isn't right 330
this is for you 917
this is the guy 68
this is not good 352
this time 1599
this is a bad idea 175
this isn't going to work 72
this morning 1627
this is good 1083