Cause it's not Çeviri Türkçe
1,410 parallel translation
It's not,'cause look at you.
Bu değildi,'çünkü sana baksana.
- No, it's not you,'cause you're not there.
- Hayir, sen degildin. Sen orada yoktun.
It's'cause I'm sick of you fucking crying every time it's not perfect.
Çünkü işlerin muhteşem olmadığı her zaman mal gibi ağlamandan bıktım!
You gotta respect that shit. 'Cause it's hard for women to have sex if they don't feel like it, it's not a skill they have generally.
Kadınların canı istemediğinde seks yapması zor olmalı.
Being on a crew with a bunch of young kids is kinda the coolest thing,'cause you really build a team and not just sail with a bunch of guys who are telling you what to do all the time, but you all kind of feel like you're part of it and feel like we have a shot at doing really well in this race.
Bir grup gençle birlikte bir mürettebatın içinde olmak müthiş çünkü bir takım kuruyorsunuz ve size sürekli ne yapacağınızı söyleyen bir grup insanla denize açılmakla kalmıyor aynı zamanda bunun parçası olduğunuzu ve bu yarışı kazanma şansımız olduğunu hissediyorsunuz.
But it's still not right,'cause the Doctor's still you.
Yine de, bana doğru gelmiyor bu. Çünkü gerçek Doktor sensin.
Yeah, but we can't prove it,'cause we're not allowedto investigate gedda's murder.
Evet, ama bunu kanıtlayamayız, çünkü Gedda davasını inceleme iznimiz yok.
That's not true'cause it can't be'cause I saw it pass into him.
Doğru değil bu, doğru olamaz. Ona geçtiğini gördüm.
But they're wrong,'cause it's not irrational.
Ama yanılıyorlar, çünkü mantıksız değil.
I swiped baby aspirin,'cause I lost my job. But it's not working.
Ben, bebek aspirini çaldım çünkü işimi kaybettim.
I'm not sure, but you can check with the courts, 'Cause once an arrest has been made, It's always public record.
Emin değilim, ama mahkemeleri araştırabilirsin çünkü bir tutuklama yapılırsa her zaman kayıtları halka açık olur.
And you know that, just'cause you're having sex this one time doesn't mean that you have to all the time, and if it ever starts feeling like he's taking it for granted, or you're not having... you're not enjoying it, you can stop anytime.
Ve şunu bilmelisin, bir kere seks yapmış olmanız sürekli yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor, ve eğer o tanınmış olmak için yapıyor gibi hissedersen, ya da sen sen eğlenmiyorsan, istediğin zaman bırakabilirsin.
But don't get too excited, cause it's not for us to live in.
Ama çok heyecanlanma, içinde biz yaşayalım diye değil.
'Cause it's not about Texas anymore, it's about Erin and Noah.
Çünkü konu artık Teksas olmaktan çıktı, artık Noah ve Erin.
Listen, caroline, you know, when I'm actually testifying, the jury's not going to see my belt buckle'cause it's below.
Dinle Caroline, şahitlik ettiğim zaman jüri kemer tokamı görmeyecek, çünkü aşağıda.
Maybe'cause it's not about that.
Belki neden gerekmiyordur.
It's not the cause I reject.
Bu yüzden geri çevirmedim.
Think she's gonna go with you,'cause it's not gonna happen.
Seninle geleceğini ya da senin ona bakacağını düşünme bile. Çünkü öyle bir şey olmayacak.
Just'cause you leave me a note saying I got to do something with a bird in a freezer doesn't mean I gotta drop everything that's important to me and do it.
Bana not bırakıp dondurucudaki kuşla bir şeyler yapmamı söylemen bunu önemli bulup yapacağım anlamına gelmez.
Gang members and other assailants who work together kill for different reasons, But usually it's not to gain confidence,'cause they already have it.
Çete üyeleri ve ortak çalışan suikastçiler farklı nedenlerle öldürür, ama güven kazanmak için yapmazlar çünkü zaten ona sahiptirler.
I didn't mention the apartment'cause it's not relevant.
İlgisi olmadığı için de evden bahsetmedim.
You can't do it, pete,'cause it's not in your nature.
Bunu yapamazsın, Pete, Çünkü bu senin doğanda yok.
Well, I could do this all day,'cause if I'm not getting hate mail from the Daughters of Kansas, then it's a vacation.
Bütün gün buna devam edebilirim. Çünkü Kansas Kızları'ndan nefret mektupları almadığımda kendimi boşlukta hissediyorum. Evet.
And it's not about your feelings right now, it's about my feelings'cause I have a problem, okay?
Şu an senin duygularınla ilgilenemeyiz, şu an benim duygularımla ilgilenmeliyiz, çünkü benim sorunum var, tamam mı?
You don't actually have to do any tests'cause I already know it's Charlie's poop and not mine.
Aslında hiç test yapmanıza gerek yok çünkü ben bunun benim değil de Charlie'nin kakası olduğunu biliyorum.
"because I'm trying to convince myself that it's okay not to have a life, "'cause I don't have a life, because I was tested for Huntington's "and my lifespan's been cut in half."
"Çünkü Huntington hastası olduğum ve ömrüm yarıya indiği için hayatımı yaşamadığımdan bunun iyi bir şey olduğuna kendimi inandırmaya çalışıyorum." dediğini sandım.
It's not as if a lot of things cause amyloid, rheumatoid arthritis.
Amiloide sebep olan çok fazla şey yok. Romatoid artrit.
'cause it's not the water that runs l.a. - -
Çünkü Los Angeles'ı yaşatan su değil...
It can break down an entire ecosystem. Well, how do we determine if it's the cause or not?
bunu nasıl anlayabiliriz.
No, it's not'cause you're Jewish.
Hayır. Yahudi olduğun için değil.
It's such a great cause, but honestly... it just sucks that we're not able to be there with you and the entire family.
Bu gerçekten harika ama dürüst olmak gerekirse seninle ve aileyle olamayacak olmamız çok berbat.
Well, Jensen Ames, I hope you got a plan,'cause it's not like we're going to get very far.
iyi, Jensen Ames Umarım bir planın vardır. Çünkü Çok fazla uzağa gidemeyiz.
No, they're not,'cause you're arching your back up while it's flat.
Hayır, öyle değil, siz sırtınız düzken esnemeye çalışıyorsunuz.
'Cause it's too much fun not to.
Çünkü çok eğlenceli oluyor.
It's not important. lt's not like I'm gonna go out and be immoral or commit crimes'cause I don't believe in God.
Tanrı'ya inanmıyorum diye, dışarı çıkıp ahlaksızlık yapacak ya da suç işleyecek değilim.
And you're not just saying this'cause you think it'll lead to some funny columns?
Ve sen bunun sadece komik bir köşe yazısına dönüşmeyeceğini mi söylüyorsun?
It's not good.'Cause we don't have to.
Bu hiç hoş değil. Çünkü buna ihtiyacımız yok.
Mark Twain said not to use exclamation points'cause it's like laughing at your own joke... but sometimes you gotta laugh at your own joke'cause it's funny.
Mark Twain ünlem kullanma demişti, çünkü kendi esprine gülüyormuşsun gibi oluyormuş ama bazen komikse kendi esprine gülmelisin.
I think that is it'cause you're not even back in this house for a day... before somebody starts smacking you around.
Öyle çünkü, bir an bile olsun adımını evin dışına atmış değilsin. Ama biri seni bu hâle sokuyor.
'Cause I'm not, you know - well, it's only to frighten him Because I need to take his car keys and the cell phone. It's only that.
Sadece onu korkutmak için lazım çünkü arabasının anahtarlarını ve cep telefonunu almam gerek.
It's not'cause of the bag over your head.
Kafandaki torba yüzünden değil.
I think we've kind of created a problem,'cause we're losing a romance angle between them, so I think that it would work better if they're not brother and sister anymore, and they're boyfriend and girlfriend
Bu konuda ufak bir sorun çıkmış olabilir çünkü kanımca ikisi arasındaki aşk potansiyelini gözden kaçırıyor olabiliriz. Bu yüzden onların abi kardeş olmaması daha iyi olur. Onlar iki sevgiliyi oynayacaklar.
Yeah. Just'cause it's the theme song, don't make it not true.
Dizi müziği olması doğru olmadığı anlamına gelmez.
I'm not on my knees'cause it's concrete, dude, but do not... do not sign those contract...
Ama sakın, sakın o kontratları imzalama.
Well, you better hope it ain't Sayid, 'Cause if he's with those animals that just blew up half of new Otherton, you do not wanna tussle with'em.
Dua et de Sayid atmis olmasin cunku Yeni Koy'u yerle bir eden o hayvanlarin yanindaysa onlarla kapismak istemezsin.
It's not'cause they want to say how they feel.
Hislerini söylemek için almıyorlar.
I try not to think.'Cause it interferes with my rugby.
Düşünmemeye çalışıyorum. Yoksa ragbi oyunuma zarar verir.
Is this hilarious to you? 'Cause it's not to me.
Bu sana komik gelebilir ama bence değil.
Hey, Dave, it's not'cause I don't want it, okay?
Bak. Dave, istemediğimden değil.
I'm not gonna give you much until we know how strong it is'cause it's pure, you know?
Ne kadar güçlü olduğunu öğrenene kadar fazlaca vermeyeceğim, çünkü saf mal.
We couldn't before, obviously,'cause Tasha said you were an ugly dyke, but that's not true, is it?
Daha önce sana yaklaşamamamızın sebebi, Tasha'nın sana "lezbiyen" demesiydi. Ama öyle değilsin.
cause it's 61
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39