Changed Çeviri Türkçe
33,202 parallel translation
Changed into something else.
Başka bir şeyle değiştiriliyor.
And no little kid should be forced to be changed into an Inhuman.
Ve hiç bir küçük çocuk bir Nainsan olmak için zorlanmamalıdır.
I changed.
İnsanlar değişir, ben değiştim.
She was so besotted with him, she changed her will in his favour and told him.
Kurban ona o kadar âşıktı ki adamın isteği üzerine vasiyetini değiştirdi ve bunu ona söyledi.
What's changed?
Ne mi değişti?
I see it all the time - - people ´ s lives changed irrevocably.
Her zaman görüyorum bunu insanların hayatı, geri alınamaz şekilde değişiyor.
Can't be changed.
Bu işin geri dönüşü yok.
I said it can't be changed.
Geri dönüşü olmadığını söyledim.
I am happy you changed your mind.
Fikrini değiştirmene sevindim.
Maybe she changed her identity and became someone else.
Belki kimliğini değiştirip başka biri olmuştur.
Well, neither do I... but apparently, things have changed since we left, and not for the better.
Ben de öyle ama görünen o ki, biz gittikten sonra bir şeyler değişmiş ve iyi anlamda değil.
I've been watching ; they've changed position.
Yer değişimlerini gözlemliyorum.
No, Karen, I've changed.
Hayır, karen, ben değişdim.
- Times have changed.
- İşler değişti.
I see nothing's changed.
Hiçbir şey değişmemiş.
Priorities have changed, Charles.
Öncelikler değişti, Charles. Saldırı altındayız.
It's time his voice changed.
Sesinin değişme vakti geldi.
In fact, we just changed the mascot from a Viking, with its connotation of pillaging and male sexual aggression, to a sea slug, which has both male and female genitalia.
Aslında, daha yeni, maskotumuz olan talan ve erkek saldırganlığını çağrıştıran Viking'i erkek ve dişi üreme organlarınıın ikisini de bulunduran deniz tavşanı ile değiştirdik.
I need you to know my feelings for you haven't changed.
Sana olan hislerimin değişmediğini bilmeni isterim.
Changed a lot of things on this ship.
Bu gemide çok fazla şey değişti.
Well, I know that the media has changed, but this old newshound can still find his way home.
Medyanın değiştiğini biliyorum ama bu işin ehli ihtiyar gazeteci hâlâ evinin yolunu bulabiliyor.
Now... over the course of the last six to eight months, my career has changed somewhat.
Evet son altı veya sekiz aydır kariyerim biraz değişti.
Audiences have definitely changed.
Seyirciler de değişti.
It's all changed.
Hepsi değişti.
He's a good manager, but the world changed tonight, Oscar, and I'm not convinced that he's the man to take us into the new one.
O iyi bir koç. Ama bu gece dünya değişti Oscar ve ben de bizi yeni dünyaya taşıyacak kişinin o olduğuna emin değilim.
Nothing has changed.
Değişen bir şey yok.
- Mr. Chairman, I'm telling you, Frank Gallo has changed.
Kurul Başkanı, size söylüyorum Frank Gallo değişti.
- And I'm telling the board he hasn't changed.
Ben de kurula değişmediğini söylüyorum.
And the one thing that might've changed that was Jessica coming in here and showing him how important we are to her.
Eğer Jessica buraya gelip onun için ne kadar önemli olduğumuzu gösterseydi bir şeyler değişebilirdi. - Onun için önemlisin Jim.
I mean, pitbull changed the game... sorry, just working the oft-neglected mandible area.
Pitbull piyasada sağlam çıkış - Kusura bakmayın genelde masajda çene çevresi ihmal ediliyor.
So you've changed your mind on America now, huh?
Şimdi Amerika hakkında fikrini değiştirdin, öyle mi?
This woman changed my life.
Bu kadın hayatımı değiştirdi.
But that changed in the 1970s.
Ancak bu durum 1970'lerde değişti.
Unless somebody changed his mind.
- Tabii biri fikrini değiştirmediyse.
- I changed my mind.
- Fikrimi değiştirdim.
- You changed your mind?
- Fikrini mi değiştirdin?
Not unless you've changed your mind about what you want.
Ne yapacağın konusunda fikrini değiştirdin.
Well, then, what changed?
- Değişen ne o zaman?
But I keep waiting for you to react or something or come back to your normal self or at least show that you know that you've changed, but you never do.
Ama bir şeylere tepki vermeni bekleyip duruyorum eski haline geri dönmeni falan. Veya en azından değiştiğini fark etmeni bekliyorum ama fark etmiyorsun işte.
They changed the street names, the address.
Sokak adlarını, adresi değiştirdiler.
And the rules here haven't changed.
Ve kurallarda degismedi.
And I'll tell you what, you come off the board at the beginning of day one, and your life is changed forever.
Sana ne diyecegim... Birinci günün basinda seçilirsen hayatinin sonuna kadar degisir.
I've given this a lot of thought and I've changed my mind.
Bunu çok düşündüm ve fikrimi değiştirdim.
My number hasn't changed, but maybe you lost that, too.
Numaram değişmedi, ama belki onu da kaybetmişsindir.
Nothing's changed, Theo, it's just a man instead of a machine.
Hiç bir şey değişmedi, Theo, sadece makine yerine bir adam var.
It also changed when I went through Terrigenesis.
Terrigenesis'e maruz kaldığımda da değişti.
The goal... has changed slightly.
Amaç biraz değişti.
There's a lot of science that's changed, but...
Çok fazla değişime uğramış bilimsel veri var ama...
Four years now, it hasn't changed me at all.
Dört yıldır, benim için hiçbir şey değişmedi.
I'm gonna say it has changed you.
Bu senin için değişti.
Look, Shinwell only thinks he's changed.
Bak, Shinwell sadece değiştiğini düşünüyor.
changed your mind 19
changed my life 21
changed my mind 48
change 372
chang 361
changes 45
changing 129
changer 75
change the channel 26
change your clothes 33
changed my life 21
changed my mind 48
change 372
chang 361
changes 45
changing 129
changer 75
change the channel 26
change your clothes 33