Comb Çeviri Türkçe
1,400 parallel translation
Not that sort of comb.
Tarak değil bu tür.
It's to comb hair with.
It ile saç tarağı var.
Comb your hair.
Şık giyin ha.
Maybe I might wake up one day and not comb my hair.
Belki bir gün uyanıp saçımı taramayabilirim.
My men have gone over the evidence with a fine-tooth comb.
Adamlarım delilleri didik didik incelediler.
Now, we're agreed, you're going to put the comb and the scissors and the little towel... back in your army trunk and we're not going to talk about them again.
Ordu kamyonunun arkasına tarak, makas ve havlu koyduğun konusunu bir daha konuşmama konusunda anlaştık.
I spray it on my brush and comb it through.
Fırçama damlatıp saçımı onunla taradım.
You got a skull for your brain a plastic sleeve for your comb and a wallet for your money.
Beynin için kafatasın tarağın için cebin ve paran için cüzdanın var.
[Sniffles] A novelty comb.
Dev bir tarak.
- Comb the Sweet Tarts out of your beard and you're on.
- Bıyığındaki bonibonları temizle ve hazırsın.
It has to comb its plumage with one foot while balancing on its perch with the other.
Bir ayağıyla tüylerini düzeltirken, diğer ayağıyla da dengesini sağlamak zorunda.
One plastic comb, about 1,25 in change and pack of gum...
Bir plastik tarak, 1,25 lik bozukluk ve bir paket sakız...
Does she comb your ass hair for you, too?
Kıçındaki kılları da taradı mı ha?
Sajid, ask your dad for the nit comb.
Sajid, git babandan bit tarağını iste.
No, comb your hair, wash it later and change your shirt.
Hayır, önce saçını tara, sonra yıka. Ve tişörtünü de değiştir.
I like the way you comb your hair like that.
Saçını böyle taraman hoşuma gidiyor.
Take some skin and comb it over. It will look fuller.
Haydi biraz deriyle üstünü kapat daha iyi görünür.
Comb your hair.
Saçını tara.
Comb all the bars in this area.
Bütün barları araştırın. Bu kızı bulmalıyız.
Where's Comb?
- Combè nerede?
Let them comb the river.
Nehri tarasınlar.
- I have a thing about comb-overs. - Don't look.
Richard, yemin ediyorum her şeyi yapabilirim ama saçla kapatılmış bir kele...
But a comb-over, by its very nature, is a fraud. This is my real hair.
Ama saçı bir taraftan diğer tarafa taramak doğası gereği bir sahtekarlıktır.
- What's it got to do with a comb-over?
Bu, çok önemli bir karar. Bunun saçla ne ilgisi var?
Your Honor, this may seem silly but that is not simply a comb-over.
Sayın Yargıç, bu aptalca görünebilir ama bu sadece saçla keli kapatmak değil.
I won't just because he has a thing about comb-overs.
Sadece saçıma taktığı için...
If he didn't know- - Look, when we first met, did you know it was a comb-over? Well....
Size bir şey sormama izin verin, beni ilk gördüğünüzde saçımla kelimi kapattığımı bilmiyordunuz, değil mi?
We look at our client, and Billy and Georgia's, with the comb-over and we think, "How pathetic." Maybe we're pathetic.
- "Ama bir daha yapma", değil mi? Biliyor musun, kendi müvekkilimize, Billy ve Georgia'nın müvekkiline bakıp ne kadar acınacak halde olduklarını düşündük. Belki acınacak halde olan biziz.
Even if it involved a comb-over.
Saçla kapatılan bir kelle ilgili olsa da.
Why don't you go comb your- - oh, that's right.
Frank, orada ayna var, neden saçını... Doğru.
The last guy who rented this tux left a perfectly good comb in the pocket.
Bu smokini benden önce kiralayan adam cebinde gayet güzel bir tarak bırakmış.
- [Murmuring] - Oh, I hope they don't reveal this is a comb-over.
İnşallah saçlarımı öbür taraftan taradığımı söylemezler.
A perfectly good comb.
Çok hoş bir tarak.
I got a comb only used twice.
Sadece iki kere kullanılmış tarağım var.
Come get your comb.
Gel ve tarağını al.
Give me back my comb!
Bana tarağımı geri ver!
My comb!
Tarağım!
All this trouble for a comb?
Bütün bunlar bir tarak için mi?
Give me back my comb
Bana tarağımı geri ver.
He couldn't find the stars, so he stole my comb.
Yıldızları bulamadı, benim tarağımı çaldı.
And yet, even as U.S. Navy ships comb the Mediterranean in search of the warhead, so do Russian submarines.
Ve hâlâ, donanma gemileri Akdeniz'de savaş başlığını tarasa bile aynı işi Rus denizaltıları da yapıyor.
- Comb your hair?
- Saçını taradın mı? - Evet.
You comb that, that's- - that's a good-looking wig.
Tarayabiliyorsun... Peruk sende çok iyi durdu.
I could comb it back. To give it more body.
Onu geriye tarayabilirim, daha yoğun görünür.
But we have to comb all the garbage cans everywhere to recover stuff.
Yiyecek bulabilmek için tüm çöp bidonlarını taramak zorundayız.
Witb notbing but a fine-tootbed comb.
Yanımda sadece tarağım vardı.
Barnacles attach by their heads comb the water with their feet
Midyeler kafalarıyla saldırır ve ayaklarıyla kumu tararlar.
Comb jellies and jellyfish drift by the plankton soup
Taraklılar ve denizanaları bu plankton çorbasıyla sürüklenir.
Right now, I'm eating scrambled egg with a comb, from a shoe!
Şu anda bir ayakkabının içinden yumurta yiyorum!
I don't fancy fussing with a comb-over once I resume my killing ways.
ÖIdürmeye devam edeyim derken kelimin üstüne saç taramaya niyetim yok.
- I've left Beta team to comb...
- B Takımı'nı bölgeyi taraması ve...