English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ C ] / Confusing

Confusing Çeviri Türkçe

2,765 parallel translation
Ze world is a very confusing place.
Dünya çok karmaşık bir yer.
It's pretty confusing and I will tell you all about it, but first, how was life on the road with Nate?
Bu biraz karışık, sana her şeyi anlatacağım ama ilk önce söyle bakalım, Nate ile yollar nasıldı?
I'm sorry. Is there something about the term "pink tea" that you find confusing?
Affedersin, Pembe Çay Partisi denilince kafan mı karıştı?
I see how that's confusing.
Çok kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum.
Things got confusing for all of us.
İşler hepimiz için karışık bir hâl aldı.
My memory, everything's getting confusing.
Anım, her şey birbirine giriyor.
Good, because multiple Dr. Blakes would be confusing.
Güzel, çünkü birden fazla Dr. Blake işleri karıştırabilirdi.
Um, that's amazing and confusing.
İnanılmaz ama bir o kadar da kafa karıştırıcı.
I'm very sorry if this is confusing for you, but what's the world worth if people don't get a second chance?
Eğer bu durum kafanızı karıştırıyorsa çok üzgünüm ama insanlara ikinci bir şans tanınmazsa hayatın ne anlamı olur ki?
I mean, it's confusing at first, but... Put in enough hours, you study hard, you can learn anything.
Başlarda karışık geliyor ama kendini verip, saatlerce sıkı çalışınca hepsini öğreniyorsun.
This has been a very confusing day. Hey.
Çok kafa karıştırıcı bir gün oldu.
Until he made the huge mistake of confusing burgundy with magenta.
Ta ki bordoyla eflatunu karıştırana kadar.
It must be very confusing.
Kafa karıştırıcı olmalı.
Well, it's a brilliant day for a long and confusing game of cricket.
Uzun ve karışık bir kriket maçı için mükemmel bir gün.
If I may begin, we've received a confusing request from Jaguar.
Ben başlayayım. Jaguar'dan tuhaf bir talep geldi.
It's so confusing.
Karışık iş.
It gets so confusing.
Çok şaşırtıcı oluyor.
I think you're confusing your dreams with your life again.
Sanırım yine rüyalarınla gerçek hayatı karıştırıyorsun.
It's confusing for her.
Kafasını karıştırıyorsun.
Is the fact that I dated a guy confusing for your mom...
Bir erkekle çıkmış olmam annen için de mi kafa karıştırıcı...
I suppose if we used the same one, the battle would be terribly confusing.
Herhalde ikimiz de aynı sancağı kullansak savaş çok kafa karıştırıcı olurdu.
You know, Joe, sometimes we make the mistake of confusing anger with caring.
Joe, bazen önemseme ile öfkeyi birbirine karıştırma yanlışını yaparız.
It's getting very confusing having to say "over" after everything.
Her dediğimizden sonra "tamam" demek kafa karıştırıcı oluyor.
Sorry about the confusing texts.
Karışık mesajlar için kusura bakma.
Okay, that got a little confusing in the middle there, but I think you're saying I should tell her.
Tamam, ortalarda söylediğin birazcık kafa karıştırdı ama sanırım ona söylemem gerektiğini ima ediyorsun.
It's confusing.
Karmaşık.
It's a little confusing, but...
biraz kafa karıştırıcıydı, ama...
Look, Tim, sex is confusing, complicated.
Bak Tim, seks kafa karıştırıcıdır, karışıktır.
Stop confusing me with street slang.
Ne diyorsun sen ya?
If it's confusing to you, imagine how I feel.
Senin bile kafan karışıyorsa benim nasıl hissettiğimi tahmin et.
In case any of this is confusing to you, let me explain it.
Bu şeylerin kafanızı karıştırmaması için size açıklık getireyim.
It was confusing in all this chaos.
Tüm bu kargaşadan olsa gerek.
You are confusing me with someone else.
- Beni başkasıyla karıştıyorsunuz.
It sounds very confusing.
Anlamıyorum.
All the gay sex confusing your feelings?
Gay seksleri mi?
That must be so confusing for you.
Kafan çok karışmış olmalı.
I know that it's confusing and complicated, but it is still okay to love your dad.
Durum çok karmaşık ve üzücü, farkındayım ama hala babanı sevebilirsin.
I think you're confusing me with one of those sad girls who will wait for a guy to choose.
Bence sen beni bir erkeğin seçmesini bekleyecek o acınası kızlarla karıştırıyorsun.
I mean, it's more confusing than sad.
Yani üzgün olmaktan çok aklım karışık.
And I know that things are really confusing for you right now, but if it turns out that you are my sister, I'd be really happy about that.
Şu an bunların senin kafanı karıştırdığını biliyorum, ama ama kardeşim sen olacaksan ben bundan mutlu olurum.
It was confusing.
Şaşırtıcıydı.
I'm sorry, but it's a bit confusing.
- Üzgünüm ama bu biraz kafa karıştırıcı.
It was a confusing time.
Karışık bir zamandı.
It is the most contested and confusing battlefield on Greendale's campus, next to the English Memorial Spanish Center, named after English Memorial, a portuguese sailor that discovered Greendale while looking for a fountain that cured syphilis.
Greendale Kampüsü'ndeki en anlaşmazlık doğuran ve şaşırtıcı savaş alanıdır, İngiliz Anıtı İspanyol Merkezi'nin yanındadır, ki ismini İngiliz Anıtı'ndan, frengiye deva bir kaynak ararken Greendale'i bulan Portekizli bir denizciden almıştır.
Women- - why are they so confusing?
Kadınlar neden bu kadar karmaşıklar?
I mean, those stupid German street names are so confusing.
Yani şu aptal alman sokak isimleri birbirine karışıyor.
I-I think it's still a little confusing.
Bence yine de kafa karıştırıcı.
Stop confusing us!
Kafamızı karıştırmayı bırak.
You're being weird and confusing.
Garip ve kafa karıştırıcı davranıyorsun.
You asked me a very confusing question.
Bana gayet kafa karıştırıcı bir soru sordun.
- Yeah. I can't tell whether fights are cool or sad. It's confusing.
Kavgada ya ağlayan taraf olursun ya da gülen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]