Contraband Çeviri Türkçe
483 parallel translation
It's not contraband.
Bu kaçak mal değil.
I'll show you how to sell contraband!
Kaçak mal satmak nasıl olur size göstereceğim!
Checking stolen cars, looking for contraband, I don't know.
Çalıntı arabaları veya kaçak eşyaları arıyorlar.
We ran contraband together back in'32.
32'de birlikte kaçakçılık yapmıştık.
- [Man] These cigarettes are contraband!
- Bu sigaralar kaçak!
- There's Tadeus, that contraband fellow.
- Tadeus var, kaçakçı arkadaş.
These here contraband children say there's something wrong at that cabin.
Köle çocuklar şuradaki kulübede kötü bir şey olduğunu söylediler.
Contraband.
Savaş ganimeti mi?
What is the contraband in the warehouses and on those cars in the sidings?
Neden bu depolara, arabalara ve atlara el koyulmadı?
The property of the Confederate States of America is not contraband, sir.
Amerikan Konfederasyonu'na ait mallara el koyulmaz, efendim.
Positively not carrying contraband cargo.
Özellikle yasak mal taşıyorsa.
- How do you know it's contraband?
- Yasak olduğunu ne biliyorsun?
Did you really help to smuggle contraband over the border?
Sınırda kaçakçılık yapılmasına gerçekten yardım ettiniz mi? Evet.
Just contraband items someone's trying to smuggle in.
Sadece kaçak mal birileri kaçakçılık yapıyor.
But don't breathe a word to anyone about that contraband stuff.
Ama sakın kimseye mallar hakkında tek kelime etme.
If it is contraband and he's nervous, Italian customs will nail him.
Kaçakçıysa ve gerginse, İtalyan gümrüğü onu yakalar.
If to load our ships with war contraband to send them to e for combat zones, certainly they will be sunk.
Eğer gemilerimizi savaş malzemeleriyle doldurur ve onları muharebe alanına gönderirsek büyük ihtimalle onlar da batırılacaktır.
They're trained to sniff out explosives, marijuana, contraband, and contraceptives.
Esrar, kaçak mal, patlayıcı kokusu almak için eğitildiler. Ve gebeliği önleme hapı.
- Trafficking in contraband.
Kaçakçılık.
You know newspapers are contraband... but I sure hope you do win.
Biliyorsun gazeteler kaçak geliyor... ama umarım kazanmşsındır.
I sell contraband to the children.
Çocuklara kaçak mal satıyorum.
Commercial ships docking in Alexandria harbor were searched by the police not for contraband, but for books.
Iskenderiye limanina gelen ticaret gemilerini polis, kaçakçilik için degil kitaplar için ariyordu.
We're gonna have to confiscate this as contraband.
Ben de öyle düşünmüştüm. Maalesef bu kaçak mala el koymak zorundayız.
We can run them through Chiapas, just like other contraband.
- Chiapas'tan kaçak silahlar gelecek.
Your Honor, under the Ross Decision... of the United States Supreme Court... the police do have the right to conduct a search of the vehicle... if an officer suspects the presence of contraband.
Birleşik Devletler Temyiz Mahkemesi, Ross kararına göre, polis memuru şüpheli gördüğü bir aracı arayabilir.
It is specifically stated in that decision... that a police officer's assertion that he smells marijuana... is sufficient reason to suspect the presence of contraband.
O kararda açıkça belirtildiği gibi, bir polis memuru ot kokusu aldığını iddia ediyorsa, yasadışı bir durum olduğundan şüphelenebilir.
All right, Officers, why don't you, uh, load up that contraband?
Pekala, Memur beyler, neden şu kaçak malları toparlamıyorsunuz?
Did you also read in the papers about how the contraband didn't make it... to the police property lockup?
Aynı Zamanda Okuduklarımıza Göre de Kaçakçılık da Yapmıyorlarmış.. Peki Polis Eşyalarına Bunun İçin El Koyabilir Mi?
The politics of contraband.
Kaçakçılığın politikası.
The politics of contraband does not include the killing of children.
Kaçakçılığın politikasında çocukları öldürmek yok.
Contraband books.
Yasak kitaplar.
and the boxes contain contraband delicacies like canned meat, the best cheeses... mm, peaches in syrup...
Ve kutularda lezzetli, kaçak yiyecekler var. Konserve et, kaliteli peynir gibi, Mmm, ve şeftali konserveleri...
- No, that's contraband.
- Bizde yoktur, o kaçaktır.
Contraband vodka, drunk at the Inn... where you go to keep warm, while your men train outside.
Kaçak vodkayla meyhanede kafayı çekerken... kendinizi sıcak tutarken, adamlarınız dışarıda eğitim yapıyor.
Sergeant, you get that contraband stogie out of my face before I shove it so far up your ass, you'll have to set fire to your nose to light it.
Çavuş, o kaçak puroyu gözümün önünden çek. Yoksa onu alır, kıçına öyle bir sokarım ki yakmak için burnuna çakmak tutarsın.
What kind of idiots would accept contraband Ktse from me in front of eye witnesses, when they could get a life term laying on nails for it?
Burada ne cins salaklarımız var, bizi tanıkların gözü önünde kaçakçılığa sevk edip, bunun için çivilerin üzerinde ömür boyu tutuklu kalmayı göze alacak?
Well, no contraband or narcotics.
Güzel, ne bir kaçak mal ne de uyuşturucu var.
The cigarettes were brought in as contraband by a senior official.
Sigaralar, üst düzey bir yetkili tarafından kaçak olarak getirilmiş.
The civil servants don't only deal in contraband cigarettes.
Memurlar sadece sigara ile ilgilenmiyor.
General Hunter rounded up slaves from the fields called them contraband and put them in camps, like cattle.
General Hunter, tarlalardan köleleri toplayıp, kaçak muamelesi yapılan davarlar gibi, kamplara koyuyor.
The contraband regiment is his brainchild.
Alayı yasaklamak onun beyninin bir ürünü.
Join me in a little contraband?
Bana eşlik eder misin?
We've been adv. Ised there's contraband on this ship.
Bu gemide kaçak mal ihbarı aldık efendim.
About contraband that they found in Charles'possession.
Charles'ın mülkünde buldukları meşru olmayan şeyler hakkında.
What sort of contraband?
Ne türden meşru olmayan?
You know, rum, other contraband.
Rom ve benzeri kaçak şeyler, biliyorsunuz.
They were in crates marked "Medical Supplies". Contraband.
Sandıklar "Tıbbi malzeme" diye işaretli.
awards for entertainment are contraband.
... Gösteri ödülleri yasak.
She's contraband.
Adamlar kaçakçılık yapıyorlar.
Contraband, ma'am.
Savaş ganimeti, bayan.
Selling contraband cigarettes.
- Kaçak sigara sattığı için!
control 678
contract 64
controlled 71
controlling 38
controller 38
contracts 31
control yourself 95
contrary to popular belief 35
control it 17
control room 28
contract 64
controlled 71
controlling 38
controller 38
contracts 31
control yourself 95
contrary to popular belief 35
control it 17
control room 28