English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Did he really

Did he really Çeviri Türkçe

978 parallel translation
Did he really rent out the swimming pool so that no one else can come in?
Kapalı olduğu için kimse içeri giremeyecek mi?
- Did he really sock her?
- Onu gerçekten yumrukladı mı?
- Did he really pick you up on the train?
- Seni cidden trende mi buldu?
Did he really use that word to you?
Gerçekten sana böyle dedi mi?
Did he really throw her manuscript overboard?
Gerçekten müsveddesini bottan attı mı?
But did he really deserve a place in here?
Ama burada yer almayı hak ediyor mu?
Did he really kill his wife?
Gerçekten karısını öldürmüş mü?
Or did he really hide here?
Yoksa gerçekten burada saklandı mı?
Did he really say this?
Gerçekten öyle mi söyledi?
Did he really say that?
Gerçekten öyle mi dedi?
I tell you what I've been wondering... that night his father died, did he really have that nightmare?
Neyi merak ettiğimi sana söyliyeyim, Babasını o mu öldürdü? Gerçekten de bu kabus yaşandı mı?
Did he really?
- Tekmeledi mi?
Did he really exist?
Gerçekten yaşadı mı?
Did he really?
Gerçekten yaptı mı?
Did he really say that?
Gerçekten böyle mi söyledi?
And he really looked better today, did he, Michael?
Bugün daha iyi görünüyordu, değil mi Michael?
So he really did?
Demek gerçekten öyle yaptı?
- Maybe he really did marry her.
- Belki gerçekten evlenmişlerdir.
- Please, Dinah. - Did he, really?
- Lütfen, Dinah.
- Oh, he did, really?
- Oh, öyle mi dedi?
- And he really did go for it?
- Gerçekten numarayı yedi mi?
Really, he did.
Gerçekten öyle.
I'll tell you though, the paintings he did at that resort really stand out.
Şunu itiraf etmeliyim ki tatilde yaptığı resimler gerçekten olağanüstü.
- You really gave me a scare. - Did he hurt you, darling?
Beni öyle korkuttun ki.
If Bravano had to choose between really having Maria, in secret and not having her, but with the whole world thinking he did he'd want it just he way it was
Maria'ya gizlice sahip olmakla bütün dünyanın ona sahip olduğunu sanması arasında bir tercih yapmak zorunda olsa, ikincisini tercih ederdi.
I don't really expect you to understand, but when we drove off the other night, all we did was kiss, because he never tried anything more.
Senden beni anlamanı beklemiyorum fakat geçen gece gözden kaybolduğumuzda sadece öpüştük, çünkü başka bir şeye hiç yeltenmedi.
John, you don't think that he really did murder her?
John, karısını gerçekten öldürdüğünü düşünmüyorsun?
Supposing he really did hear it?
Ya gerçekten duyduysa?
What if we did find he really had a translation of that book.
Peki ya onda gerçekten kitabın bir tercümesi olduğunu bulsaydık.
If he did he'd be sure to find out how sad he really is. And I know that feeling.
Yapsaydı ve nasıl üzücü olduğunu keşfetseydi bu hissi bilirim.
He said he'd come one of these days to see if I really did.
Bir ara uğrayıp kendi gözleriyle göreceğini söyledi.
Really? What did he say?
Ne konuştunuz peki?
Yes, really, what did he have to say?
Evet, gerçekten mi, peki ne dedi?
But he never really did come back... not the Edgar Hopper I knew.
Ama hiç dönmedi yani benim tanıdığım Edgar Hopper.
Did he really buy me a ring? Yeah.
Neden bu seni şok etti ki?
He really did do it?
Gerçekten yaptı mı?
Did you really think he would come with you?
Seninle geleceğini mi sandın?
Maybe he really did love me.
Belki de beni gerçekten seviyordu.
I mean it. He really did.
İçtenlikle söyledim.
He really did.
Gerçekten değiştirdi.
Did you notice he was really jealous?
Nasıl da kıskandığını fark ettin mi?
It, first, it did not believe very, but when the Russians had attacked the Finnish and had not had success he was presumptuous of that it was really truth.
Hitler ilk başta buna inanmasa da Rusların Finlandiya seferinde başarısız olması üzerine gelen rapoarların doğruluğuna ikna olmuştu.
He really did work a miracle, didn't he?
O gerçekten bir mucize yarattı, değil mi?
Do you really believe he did all those fakes?
Gerçekten bütün o sahtekarlıkları yaptığına inanıyor musun?
Two Matisse and a Modigliani - which he did before lunch... and put a little coffee stain on the edge of the Modigliani... to make it look really as if Modigliani had done it in some Paris café.
iki Matisse ve bir de Modigliani tablosu - ki öğle yemeğinden önce hepsini bitirmişti - ve hatta Modigliani tablosunun kenarına, Paris'te bir kafede... gibi görünmesi için bir kahve lekesi bile bıraktı.
And he really did. He told me, that everything was fine between Helen and him.
Bunları bana söylemeseydi bile doğruları anlardım.
- He did really?
- Gerçekten mi?
Now what he did with it, I really do not know.
Onunla ne yaptığını gerçekten bilmiyorum.
God, I did this really terrible thing to him... because then when he sang, it was in this real high-pitch voice.
Tanrım, evet bunu ona yaptım... Ve yeniden şarkı söylediğinde ise sesi en üst perdeden çıkıyordu.
It's really touching what he did.
Çok dokunaklı şeyler yapmış.
- Yes, he really did a good job here.
- Evet, burada gerçekten iyi iş çıkarmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]