Don't forget me Çeviri Türkçe
867 parallel translation
Don't forget me!
Sakın beni unutayım deme.
And don't forget to tell him to pay me the 60 Francs that owes me
Ayrıca bana borcu olan 60 frankı ödemeyi unutmamasını da söyleyin.
Don't forget me, Mackie, in foreign parts.
Diğer eyaletlerde beni unutma, Mackie.
Mata, if you don't help me forget this ghastly business for a few hours, I'm going insane.
Mata, bu korkunç işi bir kaç saatliğine unutmama... yardım etmezsen aklımı kaçıracağım.
I am what I am. You don't know me. Go away and forget me.
Gitmeden önce sana şunu söylemek istiyorum.
Now, colonel, don't forget you're coming with me to buy my carpet. What? Oh, yes.
Merhaba Kendall, bana kahve ısmarlayacağını unutmadın değil mi?
# Don't forget me,? , give me bread and?
# Beni unutma, ve bana ekmek ver!
Don't forget to send me a postcard from Niagara Falls!
Unutma... Niagara Şelalelerinden bana kartpostal atmayı unutma!
And don't forget to come and watch me ride, will you, Mother?
Gelip binişimi izlemeyi unutma, olur mu anne?
Don't forget me, Antonio!
Beni unutma Antonio!
Well, don't forget you owe me two bits.
Sakın unutma, bana 25 sent borçlusun.
I hope you'll be very happy... and don't forget to invite me to your silver anniversary.
Umarım beraber çok mutlu olursunuz. 25. evlilik yıldönümünüze beni de çağırmayı unutmayın.
Hey, don't forget me.
Hey, beni unutma.
Why don't you leave me forget you?
Niye seni unutmama izin vermiyorsun?
Please don't forget to tell him to let me in
Lütfen beni içeri almasını söylemeyi unutmayın.
Now, don't forget that you're terribly attracted to me.
Benden çok fena hoşlandığını aklından çıkarma.
Goodbye, Lola, and don't forget that you're dining with me on Thursday.
Allaha ısmarladık, Lola, unutma Perşembe günü benle yemek yiyorsun.
Don't forget about me.
Beni unutmayın.
Good-bye, Doctor, and don't forget to send me your bill.
Hoşça kalın doktor, faturanızı bana göndermeyi unutmayın.
While you're throwing bouquets at yourself, don't forget me and Alison.
Kendini taçlandırırken benle Allison'ı unutma da.
And when you're spooning out the tea don't forget - one for him, one for me -
Çayı kaşıkla dağıtırken de unutmayın, bir tane ona, bir tane bana...
Uh, Kovac, don't forget to wake me for my watch.
Kovac, nöbet için beni uyandırmayı unutma.
- And don't forget. - You owe me a bracelet.
- Unutma, bana bir bileklik borçlusun.
And don't forget, you'll be a lot better off dealing with me than you would with the homicide squad.
Benimle Cinayet Masası Ekibi'nden daha iyi anlaşırsınız.
My brother must find me home... ready and packed. Don't forget, quarter of 6 : 00.
Unutma, altıya çeyrek kala.
Don't forget, you made me come up here.
Unutma, buraya gelmemi sen istedin.
Listen. Don't forget one thing - you're an actor. Do me a favor.
Bak, bana bir iyilik yap.
Would you ask that new girl back there sure, and one of these days, don't forget me.
Bak, canım... Bunları şu arkadaki yeni kıza ver. Taksın Lütfen.
If you're thinking of throwing the cops at me... don't forget that you've been in this with me.
Polisleri üzerime salmayı düşünüyorsan bu işte benimle olduğunu unutma.
Don't forget that. Any scruples I might have had went on the bargain counter when I took this job, but you can count me out of any more murder plans.
Unutmayın.
And you're under me, so don't you forget it.
Ve ben senin üstünüm, bunu unutma.
Now don't forget to wait for me, Elwood.
Beni beklemeyi unutma Elwood.
- Don't forget you're coming up to see me.
- Beni ziyaret etmeyi unutma.
Don't forget to throw me over your shoulder and burp me after lunch.
Yemekten sonra beni kucağına alıp gazımı çıkartmayı.
Well, if you don't wanna hire me, just forget all about it, and I'll mosey on back to town.
Peki, beni işe almak istemiyorsan hepsini unut gitsin. Ben de kasabaya dönerim.
I don't suppose you'll ever forget or forgive me for -
Sanırım yaptıklarımı asla unutmayacaksın ya da beni asla affetmeyeceksin.
You got me into this - don't forget that.
Beni bu işe sen soktun- - unutma bunu.
Don't forget to tap me when you get that wired, General.
İşiniz bitince haber verin generalim.
Well, don't forget me as if I were a lush!
Ayyaşmışım gibi beni unutma.
I'll let you know what I find. And please, don't forget to invite me back?
Ne bulduğum hakkında sizi bilgilendiririm ve lütfen, tekrar davet etmeyi unutmayın.
- This time don't you forget to let me know.
- Bu sefer beni haberdar etmeyi unutma.
He even taught me a poem called "Don't forget me".
Bana, "Unutma beni" diye bir şiir bile öğretti.
Don't forget about me.
Bir ara uğramayı unutma.
Now, don't let me forget these steaks, Richie.
Biftekleri unutturma Richie.
- And don't forget me.
- Beni de unutmayın.
Let me hear from you once in a while. Don't forget.
Arada sırada haberlerini vermeyi unutma.
Don't say that, otherwise you'll make me forget my shyness.
Böyle söyleme yoksa bana utangaçlığımı unutturacaksın.
Now, don't you forget, Miss Coates. If there's any other thing I can do for you, don't you be bashful about tellin'me.
Eğer sizin için yapabileceğim başka bir şey olursa bana söylemekten çekinmeyin.
So don't forget to wave to me, will you?
Bana el sallamayı unutma.
Don't forget that I'm a poor man, and when I'm gone, have me buried under a simple stone, no name on it.
Fakir biri olduğumu unutmayın. Öldüğümde mezarıma bir taş parçası koyun. Üzerinde isim yazılı olmasın.
So you don't forget me too quickly.
Beni çabucak unutmayasınız diye.