English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Doy

Doy Çeviri Türkçe

74 parallel translation
If you doy'n obey my commayd, you will remaiy a spiysner all your life!
Eğer emrime karşı gelirsen, bir kız kurusu olarak ölürsün.
Doy'n forgen your promise, Veeru!
Verdiğiniz sözü unutma, Veeru!
Doy.
İle.
Floy doy, floy doy, floy doy
# Floy doy, floy doy, floy doy #
Doy! Probably right before she lost it.
Oeh, kaybetmeden hemen öncedir kesin.
You don't get a lot of "doy" these days.
Bugünlerde "Oeh" diyen pek çıkmıyor artık.
Yeah, but then how doy ou explain the breath and the cold?
Nefesleri ve soğuğu nasıl açıklarsın?
I eat all my meals at your house. Doy.
Yemeğimi sizde yiyorum, değil mi?
Doy ou understand?
Anlıyormusunuz?
Culo. ¿ Tu quieres culo? Yo te doy culo!
- Açmamı mı istiyorsun?
Doy-da!
Doy-da!
I can't honestly decide whether to say "duh" or "doy" or a very sarcastic, "Oh, really?" My God, Fiona.
"duh" yada "doy" dediğin zaman ne dediğini anlayamıyorum veya daha iğneleyici, "gerçekten mi?" Tanrım Fiona.
A DOY -
Oğlan.
Get plied with alcohol, forced to wear next to nothing then be degraded by simpletons who think they're cool.
Alkole doy, anadan doğma giyin sonra kendini esaslı sanan alıklar seni aşağılasın.
Doy you mind if I play the age card?
Yaş kartını oynamamın sakıncası var mı?
- She meant "doy."
Hadi canım demek istedi.
Uh-doy-ee!
Hadi canım!
You can't say "uh-doy-ee" to me in mixed company.
Diğerlerinin arasındayken bana "Hadi canım" diyemezsin
Yeah, doy, that's...
Evet, tabii.
I'm a five feet tall grown plant...
# Bir buçuk metre büyüyen bitkiyim, gel benimle doy #
- Hay-doo tay say ay-soh-doy.
Ziyaretin keyfini çıkar.
Doy.
Salak.
Yeah. Duh-doy. Got it.
Hadi canım.
A-doy.
Tabii.
Wait. A-doy?
Bekle. tabiki?
- Britta, focus. - Oh, doy.
- Odaklan Britta.
Duh-doy.
Tabii ki.
Doy! - What? Ooh!
Ne?
- Right. Duh doy! ♪ we are everyone, and we are everything ♪
Biz herkesiz ve her şeyiz
- Uh, I don't know if you know this, but there's things called child locks. - Ka-doy.
Bilmiyorum bu söyleyeceğimi biliyor musun ama çocuk kilidi diye bir şey var.
- Four, doy!
- Dört tabii ki.
- And who's that? - Duh-doy!
Kim ki o?
Uh, doy. Of course I want to come.
Tabii ki gelmek isteyeceğim.
Here is your taste.
Buna doy!
- Doy.
- Doy. - Er.
No doy!
Hadi oradan!
Uh, duh doy!
Herhalde!
Duh-doy. We know.
Biliyoruz.
a word. ave alulle. testhate doy hildon.
bir kelime. en aydınlatıcı tören buydu.
Uh-doy-ee.
Hadi canım!
Duh-doy.
Hadi canım.
Duh-doy.
Anladım.
Duh-doy. - You can take me home first.
Hadi canım.
A-doy-doy-doy-doy!
Çok özür dileriz, şerif.
- Doy, it's a scissor.
- Bir makas.
Doy! Wha?
Ne?
Uh, doy.
Benim de doğum günüm.
Doy!
Ne şüphe!
Well, duh doy, son.
Eh yani, oğlum.
No doy.
Çok zekisin.
- Da-doy.
Evet!
doyle 447

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]