English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ D ] / Drop them

Drop them Çeviri Türkçe

921 parallel translation
Why don't you drop them by this evening on your way home?
Neden bu akşam evine dönerken uğrayıp kendin bırakmıyorsun?
I can drop them on the way...
Giderken bırakabilirim...
Drop them in the box, leave your name on them.
Üstüne adını yazıp kutuya koy.
Next time you want pictures developed, drop them in that box and evacuate.
Bir dahaki sefere filmi kutuya at ve toz ol.
I drop them constantly.
Hep düşerler.
- We'll drop them off for you.
- Kitapları bırakabiliriz.
Well, you're going to drop them, Clever.
Bırakacak olan sensin Clever.
Okay, lieutenant, drop them.
Pekala teğmen, indir kollarını.
As for the others, they just drop them in the river.
Diğerleri ise, çocukları hemen nehire atıyorlar.
Drop them gun belts, all of you.
Tabanca kemerlerinizi çıkarın.
Drop them guns.
Silahları bırakın.
Drop them!
Bırakın onları!
Drop them.
Atın silahlarınızı.
Where'd you drop them off?
Onları nerede indirdin?
I thought I'd drop them over myself after I close my store.
Dükkânı kapattıktan sonra kendim getiririm diye düşündüm.
Ruthie, grab these before I drop them all. Thanks.
Ruthie, ben düşürmeden yakala şunları.
- Yes, drop them.
- Evet.
Drop them in the wrong chute, put them in the wrong basket.
Yanlış yere koy. Yanlış sepete at.
If you get a chance tomorrow, try and drop them a hint about what they're up against.
Fırsat bulursan neyle karşı karşıya olduklarını çıtlat.
All right, now one by one, start with you, unbuckle your guns drop them and step back.
Pekala, şimdi sırayla, senden başlayalım, silahınızı çözün... yere bırakın ve geri çekilin.
Be very careful not to drop them or you'll have to pay for them.
Sakın düşürmeyin, yoksa parasını cebinizden ödersiniz!
Take them off right now and drop them.
Hepsini çıkartın ve yere bırakın.
Anyway, we didn't drop them.
Her neyse, onları biz atmadık.
Drop them a line
Arada onlara yaz.
If I ever find out you don't know them, I'm gonna drop in on you.
Onları tanımadığını anlarsam tepene binerim.
Drop some of them Injuns back of him!
Arkasındaki Yerlilerden birazını indirin.
If I drop on him that'll bend them out worse.
Üstüne düşersem daha çok çarpılacaklar.
To anyone with a drop of Irish blood in them... the land they live on is like their mother.
Damarlarında bir damla İrlandalı kanı akan herkes için yaşadıkları topraklar, bir ana gibidir.
Bonnie, when it rains, every third drop falls on one of them.
Yağmur yağdığında üç damladan biri onlardan birinin üstüne düşer.
He could drop that soup on them.
Üzerlerine atabilir.
- But what? Well, sir, we can't find our outfit and we tried to drop'em off two other places. And they ain't but only eight of us to handle them.
- Komutanım, birliğimizi bulamıyoruz ve onları iki yere teslim etmeyi denedik yerleri yoktu, sekiz kişiyle onları kontrol ediyoruz.
All 12 of them didn't walk in here and drop dead.
On ikisi birden düşüp ölmedi ya?
But I told them to drop by for their quinine, and I'll make sure they take it right here.
Ama geçerken uğrayıp kininlerini bırakacağımı ve kullandıklarından emin olacağımı söyledim.
They'll have to drop the charges when I tell them what he did and why.
Neyi ne sebeple yaptığını anlattığımda ona yöneltilmiş suçlamaları düşüreceklerdir.
I don't pretend to like the idea of killing a bunch of people but it's the case of drop a bomb on them or pretty soon they'll be dropping one on Ellen.
Bir sürü insanı öldürme fikrinden hoşlandığımı söyleyemem ama bomba atmak bu demek ve onlar da aynısını yakında Ellen'e yapabilir.
- I wanted to prove to them that I wouldn't drop down dead.
- Onlara ecel şerbeti olmadığını kanıtlamak istedim.
All those comfortable swabs who sit at home in their beam-ends reveling in the luxuries that seamen risk their lives to bring to them, and despising the poor devils if they so much as touch a drop of rum, and even sneering at people who try to do them some good like you and me.
Evlerinde oturup, denizcilerin hayatlarını tehlikeye atarak ayaklarına getirdiği şeylerin tadını çıkaran ama bir damla içkiye dokunsalar zavallılardan nefret eden, hatta senin benim gibi onlara iyilik etmeye çalışanlara dudak büken tüm o aptalların anlaması için.
They can have cloudbursts in this country from now till I get religion... them tanks will never hold another drop of water.
Zaten bu ülkeye en büyük zararı dindar insanlar veriyor. Artık o kaynaktan tek damla su gelmez.
No, not yet, but I shall have to look for them, that is, unless you decide to let the matter drop.
Hayır, henüz yok, ama araştırmam gerekecek. Ama belki bu meseleyi unutmak istersiniz.
Now drop your guns, right out there where I can see them.
Şimdi silahlarınızı benim görebileceğim bir yere bırakın.
Sergeant, be taking the marshals and give them a wee drop of comfort.
Çavuş, bu askerlere içecek bir şeyler ver de rahatlasınlar.
Once back in Dayton, I'd drop the credit boys a picture postcard... telling them where to pick up thejalopy.
Dayton'a varır varmaz elemanlara kart atar, arabanın nerede olduğunu bildirirdim.
We then drop cyanide gas into the opening and kill them.
Sonra girişten içeri siyanür gazı atıp onları öldüreceğiz.
- Shall we swim over and drop in on them?
- Oraya yüzüp, onlara uğramamızı ister misin?
And how easy to drop one of them...
Birini düşürmek de çok kolaydır...
Go drop them down the well.
- At onu.
- No, like in Port James. It was me that got the drop on them.
- Biliyormusun, bendim, hep ben arkandaydım.
I had a stone to throw at them, but I let it drop
Elimde bir taş vardı onlara atmak için ama düşmesine izin verdim
Come on, get them up! And drop this fellow on the floor?
Niye kimse adama bir doktor çağırmıyor?
Just drop them right there and move away.
- Sarhoş olmak her zaman hatadır.
The signs that they got on them. No hunting, no hiking, no admission, no trespass, private property, closed area, start moving, go away, get lost, drop dead.
Avlanmak yasak, yürüyüş yapmak yasak, girmek yasak... izinsiz girilmez, özel mülk, yasak bölge, kapalı alan... yaylan, uzaklaş, kaybol, yokol.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]