English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Electrified

Electrified Çeviri Türkçe

200 parallel translation
Or did they go back to the desert, where his military genius... had first electrified the world?
Yoksa tekrar çöle dönmeyi, askeri dehasını gösterdiği ve dünyayı... şok edip sarstığı yere gitmeyi mi isterdi?
You've electrified the whole country.
Ülkeyi heyecanlandırdınız.
At times the fences are electrified.
Dikenli tellere ara sıra elektrik verilir.
Their quarters must be enclosed by barbed wire... electrified barbed wire.
İki : Yaşadıkları çevre dikenli tellerle çevrilecek. Bu tellere elektrik verilecek.
It's not electrified!
Bu elektrikli değil!
Now it'll be electrified!
Şimdi elektrik verilecek!
We electrified the enclosure fence
Çevirme çitine elektrik verdik.
It's electrified!
Bu elektrikli!
- The joint is bombproof, electrified...
- Oraya bomba işlemez, elektrikli...
This fence surrounding the depository, as Mr Strap reminded us, is electrified.
Depoyu çeviren bu çit, Bay Strap'in bize hatırlattığı gibi, elektrikli.
Now, ladies and gentlemen, while our mariachis are recuperating from their activities, the Tea House presents that young man whose songs have electrified colleges and enraged campuses all over the nation.
Ve şimdi bayanlar, baylar, mariachi'lerimiz yaptıklarından sonra dinlenirken, Tea House sizlere, şarkıları ülkenin dört bir yanında üniversiteleri ateşleyen ve kampüsleri kasıp kavuran genci sunuyor.
They've electrified the wire with high tension.
They've electrified the wire with high tension.
The floor is electrified - four seconds on, four seconds off.
Zeminde elektrik sistemi bulunuyor - akım, dört saniye veriliyor, dört saniye kesiliyor.
This is the electrified corridor to the maximum-security area.
Burası maksimum güvenlikli bölgenin elektrik verilmiş koridoru.
Our brains are literally being electrified into neon gas... by this piece of history.
Beyinlerimiz tarihin bu bölümüyle... neon gazına elektrikleniyor.
Some, their hearts broken, chose to die on the electrified wire.
Yaşadıklarına tahammül edemeyenler, elektrik tellerinde intiharı seçti.
We'll have our streetcar electrified by next year, and we've started to pave the streets.
Gelecek yıla kadar elektrikli tramvayımız olacak Ve sokakları kaldırımla döşemeye başladık.
The fence was electrified. The works.
Çite elektrik verilmişti.
Now I am electrified!
Şu anda elektrik yüklüyüm!
The floor is intermittently electrified.
# Zemine ara sıra elektrik verilmektedir.
I think he must have hit a branch and set off the electrified fence.
Bir dalın üstüne çıkıp elektrikli çitlerden kurtulmuş olmalı.
IF THE ELECTRIFIED FENCE DOESN'T FIRST.
ELEKTRİKLİ TELLER DAHA ÖNÇE ÖLDÜRMEZSE.
And sneak in through the gate in the electrified fence.
Ve elektrikli teller arasındaki kapıdan geçeceğiz.
It's incredible, I become... crazed... electrified...
Bu gerçekten inanılmaz. İyice bağlandım. - Çıldırdım resmen...
They had to build a 12,000-mile electrified fence... and they had to slaughter millions of them.
2000 kmlik elektirikli tel çekmişler ve milyonlarcasını öldürmek zorunda kalmışlar.
The electrified cages, the cold-steel chutes, the air-powered head hammers.
Elektrikli kafesler... soğuk çelikten oluklar... havalı çekiç başları.
They were surrounded by electrified barbed wire.
Her tarafı elektrikli tellerle çevriliymiş.
He's got 80 yards of electrified fence spitting distance to the house.
Evin hemen dibinde 75 metre elektrikli çiti var.
They must've loved your electrified-border idea.
Elektrikli sınır fikrinizi beğendiler anlaşılan.
The fences are electrified, right?
Teller elektrikli, değil mi?
Then the engineers show up, they stand around... they argue about drainage, foundations codes, exact specifications, fences 4 kilometres long, 1,200 kilograms of barbed wire 6,000 kilograms of electrified fences, ceramic insulators three cubic metres of air space per prisoner.
Sonra mühendisler boy gösterir, etrafı dolaşır, temelmiş, kanalizasyonmuş tartışırlar. Kodlar, şartnameler, uzunluğu 4 km olan parmaklıklar, 1,200 kilo ağırlığında dikenli tel elektrik hattı çekilmiş 6,000 kiloluk parmaklıklar, seramik yalıtıcılar mahkûm başına 3 metreküplük hava aralığı!
Well, sir, there's nothing on earth like a genuine, bona fide... electrified, six-car monorail.
Evet beyler, dünyada kimse yoktur ki sahici ve gerçek elektrikli ve 6 vagonlu bir ray sistemini sevmesin.
You couldn't fool your mother on the foolingest day of your life... if you had an electrified fooling machine.
Elektrikli Aldatma Makinan olsa bile....... hayatının en enayi gününde anneni bile aldatamazsın sen.
How about an electrified fence and a German police dog?
Peki ya elektrikli çitle bir Alman polis köpeği olur mu?
If it was up to you, you'd have taken hold of that wire... set fire to your undershorts... cooked your tongue before even thinking it was electrified.
Eğer sana kalsaydı, o kabloyu tutmuş... iç çamaşırına kadar tutuşmuş ve... elektrikli olduğunu daha düşünemeden dilin pişmişti bile.
Five years of work and electrified fence couldn't prepare the other island.
Öbür adada beş yıl uğraştılar ve elektrikli tel çektiler, yine de işe yaramadı.
Electrified.
Elektrikli teller.
Some people don't consider that disco... Because it's good... But I remember feeling absolutely electrified.
Bazı insanlar bunun disko müziği olmadığını düşündüler çünkü iyiydi ama ben oldukça etkilendiğimi hatırlıyorum.
You feel electrified often.
- Her şeyden böyle sık etkilenir misin?
Well, sir, there's nothir on earth like a genuine, bona fide... electrified, six-car monorail.
Orijinal, hakiki, elektrikli, beş vagonlu bir monoray gibisi yoktur!
Yes, as long as it's electrified, I am invincible!
Evet, elektrik olduğu sürece yenilmezim!
It was to see if Sammy could learn to avoid the electrified objects not by memory, but by instinct.
Hafızayla değil içgüdüyle öğrenip öğrenemediğini görmek için hep aynı cisimleri elektrikli bırakıyorlardı.
And remember, the wrong keys are electrified.
Ve unutma, yanlış tuşlar elektrikli.
Electrified.
Çarpılmış gibi.
The top and bottom plates are electrified.
Alt ve üst tabanlar elektrikli.
They electrified the country. Soon, they will eradicate illiteracy.
Tüm ülkeyi tetiklediler ve yakında tamamen cehaletten arınacaklar.
There was one a bit like an electrified jellyfish.
Bir tanesi çarpan denizanasına benziyordu.
It's not electrified.
Elektrik verilmemiş.
The floor can become electrified and water falls on the subject.
Belli bir yerde bile pisleyemiyor.
Some of the objects were electrified.
Bazı cisimler elektrikliydi.
They kept repeating the test, always with the same objects electrified.
Testi tekrar ediyorlardı,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]