End job Çeviri Türkçe
351 parallel translation
He's in a dead-end job.
Geleceği olmayan bir işi var.
I'm stuck in a dead-end job again.
Tekrar eski işime döndüm.
Go for the dented car, the dead-end job, the less attractive girl!
Bir hurda araba için git, ölümcül bir iş, en az çekici kız!
I was flunking high school, overweight, had a dead-end job.
Lisede başarısızdım, şisş mandım, kötü bir isş im vardı.
Are you stuck in a dead-end job?
- İşinizde yükselme şansınız yok mu?
I mean, uh... a smart guy like you, what do you want to hold onto a dead-end job like this for?
Neden senin gibi biri bunun gibi geleceği olmayan bir işte çalışmak ister ki?
Dead-end job.
Sonu olmayan bir iş.
People are tired, weary, bored, and depressed after a hard day's work day in, day out, year after year, in endless dead-end job after endless dead-end job with no future and no hope.
İnsanlar geleceksiz ve umutsuz geçen bunca yılın ardından her gün işyerine gidip gelmekten devamlı iş değiştirmekten yorgun, sıkılmış ve keyifsizler.
You work a dead-end job.
Çok kötü bir isin var.
I've been working for 10 years now at this meaningless, dead-end job and nobody here even knows that I exist.
Bu anlamsız, geleceği olmayan işte on senedir çalışıyorum ve herkes varlığımdan habersiz.
The end of the job.
Bu iş bitti.
the more casualties he suffers... the easier the job our negotiators will have... and the sooner this will end.
Ne kadar çok acı çeker, ne kadar çok kayıp verirse... masadaki temsilcilerimizin işi o kadar kolaylaşır... ve bu iş kısa zamanda sona erer.
Francis will suggest another job, and a third... and one day I'll end up in prison, just like him.
Francis yeni bir iş önerecek. Derken bir gün onun gibi ben de hapsi boylayacağım.
It's true, at the age of 12, I did have an experience with the housekeeper that left an indelible impression on me shocked my mother no end and cost the poor girl her job.
Bununla birlikte bir şey var ki 12 yaşımda hizmetçiyle üzerimde kalıcı bir iz bırakan annemi şaşırtan, kızın boş yere işsiz kalmasını sağlayan bir tecrübem oldu.
If you haven't got a job by the end of the week, you can get out!
Eğer hafta sonuna kadar kendine bir iş bulmazsan gidersin!
Or rather the parents'job doesn't end here.
Daha doğrusu ana, babanın görevi burada bitmez.
The job I'd been doing had come to an end, and I was 55.
"Yaptığım iş nihayete ermiş, elli beş yaşına varmıştım."
If you find a place to sleep today and a job by the end of the week you don't have to go to a halfway house. Fair?
Bugün kalacak bir yer ve hafta sonuna kadar da bir iş bulursan rehabilitasyon merkezine gitmen gerekmez.
My job is a dead end.
İşimde bir yere gelemiyorum.
I've thought about getting a job at a fruit sellers of greengrocers But in the end it didn't work out.
Marketin manav reyonuna iş başvurusunda bulundum ama kabul etmediler işte.
Watch it, Jack, or you're gonna end up losing more than your job one of these days.
Dikkat et, Jack, yoksa bu günlerde işinden çok daha fazlasını kaybediceksin.
Most ways, the job was a lot like prison, except Ed was waitin'at the end of every day and a paycheck at the end of every week.
Çoğu bakımdan, işim hapishaneye çok benziyordu. Gün sonu Ed'in beklemesi ve hafta sonu para ödenmesi dışında.
But... my job... as a Black Guard won't end, until that day comes.
Ama Siyah Koruma olarak görevim o gün gelene kadar sona ermeyecek.
- When you take a job, you stick it out'til the end.
olacak şekilde bir işe giriştigimizde batırmamak için.
There was a lot of talk you'd end up in Horgan's job.
Herkes Horgan'ın yerine senin geçeceğini söylüyordu.
But in the end... All you can do is try to hang on to the fucking job.
Ama sonunda... yaptığın tek şey bu lanet işe katlanmaya çalışmaktır.
BY THE END OF TODAY, YOU HAVE A NEW JOB.
Günün sonunda yeni bir işin olacak.
I wanna get a job in the West End.
West End tarafında bir iş istiyorum.
Uncle Bill, it be more dangerous... to do a job every day... that you feel nothing for... and wait for the end of your shift
İsteksiz çalışmak ve vardiyanın bitmesini beklemek daha da tehlikelidir.
I'll go to the station, talk to the monster, attempt to get Bulldog his job back and probably end up spitting out my teeth like Chiclets.
Radyoya gidip canavarla konuşup Bulldog'u işe geri almasına uğraşacağım. Ve muhtemelen konuşma, dişlerimi ciklet gibi tükürürken sonuçlanacak.
Shushing is the job of the librarian and not some snotty little kid with hair that looks like the rear end of a porcupine.
Şiştleme kütüphanecinin işidir kirpi gibi saçları olan küçük bir çocuğun değil.
Your job ain't gonna be worth the sweat flying off an Elvis imitator... if you end up dead.
İşin bir Elvis taklitçisi için ter dökmeye değmez.. eğer sonunda öleceksen.
Michael, as he had promised, resigned from his job... after working the losing end of a "can't miss" case.
Michael, kaybedilmesi imkansız görünen davayı... kaybettikten sonra, söz verdiği gibi istifa etti.
BUT I DIDN'T WANT TO END UP IN SOME BORING JOB, LIKE AN ACCOUNTANT OR A BOOKKEEPER. SO, WHAT DO YOU DO?
Matematikle aram hep iyi olmuştur ama bunu saymanlık, muhasebecilik gibi sıkıcı işlerde kullanmak istemedim.
Now, you'll probably only end up serving a year and some change, but if I was a 44-year-old black woman... desperately clinging on to this one shitty, little job I was fortunate enough to get,
Yani bir sene ve biraz nakitten olabilirsin. Ama eğer ben 44 yaşında siyahi bir kadın olsaydım ve hayatıma devam edebilmem için işime ihtiyaç olsaydı sanırım bir senemi çöpe atmazdım.
So, that's just true. We were kids, we grew up, we end up doing things, the job thing.
O zamanlar çocuktuk, şimdi büyüdük, başka şeyler yapar olduk, iş gibi.
The only difference between a date and a job interview is in not many job interviews is there a chance you'll end up naked at the end of it.
Çıkmakla iş görüşmesi arasındaki tek fark... Pek çok iş görüşmesini yatakta ve çıplak bitirme şansınız yoktur.
I always drop at the end of a job.
Bir işi bitirmek üzereyken...
End of job.
İş bitti.
Can you imagine me coming home from some job... feeling good at the end of the day?
Beni düşünebiliyor musun günü sonunda... iyi hissederek eve gelmişim?
You know, Mister Moss offered me a job in Canton, even though I failed to keep up my end of the bargain.
Biliyorsun, Bay Moss bana Canton da bir iş teklifinde bulundu, anlaşmada başarısız olmama rağmen.
RETURNED TO HIS DEAD-END DELIVERY JOB
SONU BELLİ OLMAYAN TESLİMAT İŞİNE GERİ DÖNDÜ.
We can wait till the end of the year when it's time to get a job, but we can talk about it now while you still have options.
YıI sonunu bekleyebiliriz ya da şimdi konuşabiliriz... hala seçeneklerin varken.
I ask you to encourage me so I can do my job well. From the beginning to the very end.
Yedinci darbeden sonra...
She trusted me to find you a job and I end up screwing up the whole thing.
Bana sana iş bulmam için güvendi ve ben bu işi bitirdim.
Well, a little joy-ride that May still had me grounded in a dead-end desk job.
Küçük bir eğlence gezisi geleceği olmayan bir masa işi almam demekti.
Your job is to study hard... get good grades, get a scholarship, go to college and move away. End of discussion.
- Eric, Sana söyledim. senin işin sıkı çalışmak ve iyi notlar almak burs kazanıp, üniversiteye gittikten sonra da taşınmak.
When does this job ever end?
Bu iş ne zaman bitecek?
You all end up with your sensitive husbands... pregnant, coming back, pleading for a job... and making my coffee.
Senin gibilerin sonu ; duyarlı kocasından hamile kaldıktan sonra dönüp benden iş yalvaran, ardından kahvemi yapan kişiler gibi olur.
My job is a means to an end.
İşim yakında sona erecek.
I'm out of this job by the end of the week.
Haftaya işten çıkıyorum zaten.