Everywhere we go Çeviri Türkçe
127 parallel translation
Everywhere we go you find some secretary who gives language lessons.
Nereye gitsek sana dil dersi veren dost canlısı bir sekreter buluyorsun.
Everywhere we go, two words following us.
Gittiğimiz her yerde, bizi takip eden iki kelime.
Everywhere we go they want to hear about your deeds.
Her gittiğimiz yerde sizin yaptıklarınızı anlattırıyorlar.
- Bitch! Everywhere we go she pops up. - Darling...
Nereye gitsek karşımıza çıkıyor, tıpkı bir kanguru gibi.
We were wondering... how in the hell they're bugging everywhere we go before we get there, and we're carrying the mikes right along with us.
Gittiğimiz her yere nasıl dinleme cihazı yerleştirdiklerini merak ederken mikrofonları üstümüzde taşıyorduk.
Raymond, it'd be nice if you didn't carry that television everywhere we go.
Raymond, televizyonu her gittiğin yere taşımasan daha iyi olmaz mı?
If we take him... there'd be fbi agents following us everywhere we go.
Onu alırsak... gittiğimiz her yerde bizi izleyen FBI ajanları olacak.
There's bounty hunters, too, everywhere we go... but not west.
Şöhret avcıları her yerdeler, gideceğimiz bütün yerlerde. Batı hariç.
I'm getting a little tired of having you invite Laurie along with us everywhere we go.
- Gittiğimiz her yere Laurie'yi de davet etmenden sıkılmaya başladım.
Mother drives us everywhere we go.
Annen bizi gitmemiz gereken her yere götürür.
Everywhere we go, Marcie, you embarrass me.
Nereye gitsek, Marcie, beni utandırıyorsun.
It's going to be lke this everywhere we go as soon as people find out we're not married.
Gittiğimiz her yerde, insanlar evli olmadığımızı öğrenir öğrenmez, bu manzarayı yaşayacağız.
It seems like ever since I was a little kid, everywhere we go, they hate us.
Küçüklüğümden beri gittiğimiz her yerde bizden nefret ettiler.
And should we expect to encounter these Goa'ulds everywhere we go?
Peki gittiğimiz her yerde bu Goa'uld'larla karşılaşmayı beklemeli miyiz?
# Everywhere we go #
! EVERYWHERE WE GO! !
Everywhere we go, it's the same story and now...
Nereye gitsek aynı hikaye.
I've been with him for 10 years, but everywhere we go...
10 yıldır onunlayım, Ama gittiğimiz heryerde...
Because everywhere we go now, all the rental car places are selling the used rental cars.
çünkü gittiğimiz her yerde araba kiralama şirketleri kullanılmış kiralık araba satıyor.
Everywhere we go these days, we seem to be walking into police.
Bugünlerde her nereye gidersek polislerle karşılaşıyoruz.
Everywhere we go there, we think of Mom and Dad.
Gideceğimiz her yerde, annemizi ve babamızı düşüneceğiz.
Everywhere we go people are whispering behind our backs.
Her gittiğimiz yerde, insanlar arkamızdan fısıldaşıyorlar.
Enemies everywhere we go.
Gittiğimiz her yerde düşman var.
Felix, you do this everywhere we go.
Biliyor musun Felix, gittiğimiz her yerde bunu yapıyorsun.
I keep hearing those words everywhere we go. Bad Wolf.
Gittiğimiz her yerde, bu kelimeleri duyuyorum. "Kötü Kurt"...
Everywhere we go, two words, following us.
Gittiğimiz her yerde, bizi takip eden iki kelime.
He's leaving a trail everywhere we go!
Appa, her gittiğimiz yerde iz bırakıyor.
'cause everywhere we go, they get sick of your face.
Çünkü nereye gidersek gidelim senin yüzünden iğreniyorlar.
And I know why we lay salt down everywhere we go.
Ve neden gittiğimiz her yerde yere tuz döktüğümüzü biliyorum.
That guy's like five minutes behind us everywhere we go.
Bu adam, gittiğimiz her yerde 5 dakika arkamızda gibi.
We go everywhere together.
Her yere beraber gideriz.
Mr. Lu, we've searched everywhere We can't go wrong
Lu bey, heryere baktık kesin ölmüştür!
Everything everywhere is going crazy, so we don't go out anymore.
Her şeyde, her yerde öyle çılgınlık var ki artık dışarı bile çıkmıyoruz.
We go everywhere together.
Heryere birlikte gideriz.
We go everywhere together.
Her yere birlikte gidiyoruz.
- All right, we'll go everywhere.
- Tamam, artık her yere gideceğiz.
Well, we had to wait to go back inside because it was shooting sparks everywhere and we were afraid that the station was gonna catch on fire too.
İçeri girmeden bir süre beklememiz gerekti çünkü her tarafından kıvılcımlar çıkıyordu. Karakolun da alev alacağından korktuk ama almadı.
We are free and independent We go everywhere
Biz özgür ve bağımsızız, her yere gideriz.
So we'd go on a walk, and she'd point everywhere going, "Ouch, ouch."
Bir yürüyüşe çıktığımızda her yeri gösterip "ah, ah" diyordu.
We go everywhere. Thuringia, everywhere.
Her yere gidebiliyoruz.
If we are, it's their fault making us go everywhere together while they sit at home hatching their plans.
Eğer görünmezsek, herkese karşı hatalı durumuna onlar düşerler, bizi evde de birlikte otururken görmezlerse bu uydurdukları bir plan olmaktan öteye gidemez.
# People wanna know #
EVERYWHERE WE GO! ! PEOPLE WANNA KNOW!
There was gushing - Blood was gushing everywhere, and we couldn't go to the hospital'cause we didn't have the money.
Her yere kan fışkırıyordu. Paramız olmadığı için hastaneye gidemedik.
We can't go back. They'll be watching for us everywhere in Budapest.
Geri dönemeyiz, Budapeşte'de her yerde bizi arıyorlar.
From now on, everywhere you go, we go!
Bundan sonra, nereye gidersen, biz de geleceğiz!
Oh Jesus, now where do we go? ! We've tried everywhere!
Tamam Bay Worf Motoru çalıştır ve vitesi at.
- We should go straight to the airfield... because those things could be everywhere.
- Bence direkt uçuş alanına gitmeliyiz çünkü o şeyler her yerde olabilir...
We have to check out everywhere the brother saw her go.
Küçük kardeşin onu gördüğü her yeri kontrol etmemiz gerek.
We go everywhere in a crowd of ten.
Her yere 10 kişiyle gidiyoruz.
I mean, if we dated, everywhere we'd go, we'd run into some random woman that you'd slept with.
Yani, eğer ikimiz çıkarsak, gittiğimiz her yerde senin daha önce yattığın herhangi bir kadınla karşılaşacağız.
We still carry them everywhere we go.
Hiç yanımızdan ayırmayız.
After 10 minutes of pretending I like the Grateful Dead, who suck, we go back to my place and we proceed to do it everywhere.
10 dakika boyunca Grateful Dead'i seviyor gibi davrandıktan sonra ki iğrençlerdir, benim evime gittik ve olabilecek her yerde yaptık.
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we good 306
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we go way back 105
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we good 306
we got you 282
we got a problem 417
we got him 659
we got married 70
we go way back 105
we got a deal 77
we got something 131
we got to move 144
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we gotta stick together 17
we got a situation 38
we got something 131
we got to move 144
we got to go 657
we got 536
we gotta go now 71
we gotta 87
we gotta go 1022
we gotta stick together 17
we got a situation 38