Explosive Çeviri Türkçe
1,941 parallel translation
I'm guessing something that explosive has to be registered with the proper authorities.
Bu kadar yakıcı bir şeyin de bir ruhsatı olması gerekiyordur.
Basic gun-type construction. High explosive at one end. Yeah.
Ana silah tipi yapısı, bir uçta yüksek tahribat maddesi.
It was explosive, it was great.
Bomba gibiydi, mükemmeldi.
Explosive?
Bomba gibi miydi?
A bottle cap packed with a bit of plastique explosive does the trick nicely.
Bir şişe kapağını küçük bir plastik patlayıcı ile birleştirmek iyi numaradır.
And their theory, if proved true, could be absolutely explosive.
Ve teorileri kanıtlansa, kesinlikle yeri yerinden oynatacak güçtedir.
Everything here is explosive.
Heryerde patlayıcı var.
Today, only 1 % of this vast ocean is land, and much of it owes its existence to the explosive powers of volcanoes like Kavachi.
Bugün, bu geniş okyanusun sadece 1 % karadır, ve Kavachi volkanı gibi büyük bir kısmı varlığını bu patlayıcı güce borçludur.
Cold currents from the deep send its temperature plummeting, releasing steam with explosive consequences.
Derinlerdeki soğuk akımlar ani şekilde ısı değişikliği yaşar, meydana çıkan buhar patlayıcı sonuçlar doğurur.
It also brought explosive energy, raising the surface temperature of the primitive planet to over 1, 800 degrees.
Bununla birlikte açığa çıkan enerji ilkel gezegenin yüzey sıcaklığını 1.800 santigrat dereceye yükseltti.
To send shock waves deep into the crust, 200 pounds of explosive are buried in the ground.
Yerkabuğundan aşağıya şok dalgaları göndermek zemine 90 kiloluk patlayıcılar yerleştirerek gerçekleşir.
And what that does is set up tensional stresses within the volcano. And any magma sitting there will burst its way out in the form of an explosive eruption.
Aslında yaptığı volkana karşı gerilimli bir baskı oluşturmaktır ve orada duran magma kendini bir patlamayla dışarıya doğru fırlatacaktır.
Single explosive device.
Tek bir patlayıcı.
They can't find any explosive residue at the scene.
Olay yerinde hiç patlayıcı kalıntısı bulamamışlar.
They say, given the nature of the wounds, you'd expect an explosive device filled with nails or steel ball bearings.
Dediklerine göre, yaralanmalara bakılacak olursa, çivi ve bilyalarla doldurulmuş bir patlayıcı olduğunu tahmin ediyorlar.
EMP disabling devices at every entrance, explosive materials sensors...
Bütün girişlerde elektromanyetik dalga önleyiciler, patlayıcı madde sensörleri var.
This way, there's no need to smuggle in an explosive device, because -
Ama bu yolla patlayıcıyı gizlice patlayıcı algılayan aletten kaçırmak gereksiz çünkü -
You know, like, the explosive,
Örneğin patlayıcı...
! Alkonay explosive
Kibaku Kunai!
Feathers like leaves explosive, it is a dangerous thing
Bu şeyin tüyleri patlayıcı görevi görüyor. Bayağı tehlikeli.
Trace elements of the explosive they used, fast burning det cord.
Kullandıkları patlayıcılar, Hızlı yanan fünyeler,
I heard your performance was, um, explosive.
Duydum ki, performansın çok şiddetliymiş.
Material deformation resulting from explosive force.
Metaldeki bozulmalar, bir patlama marifetiyle oluşmuş.
Traces of RDX in the fingerprints - high explosive.
Parmak izindeki tortu, RDX... Güçlü bir patlayıcı.
Safecracker cuts a hole in the top of the safe, fills it with water, and then drops in a high explosive depth charge.
Kasa hırsızları, üst taraftan bir delik açar, suyla doldurur ve içerisini yüksek tesirli bir su bombasına çevirirler.
And just like a gun, wouldn't there be explosive material on the driver?
O halde silahtaki gibi, sürücünün üzerinde kalıntı madde olmalı?
Explosive entry through the door?
Kapıyı patlatarak girsek?
Some kind of explosive device here last night. The question is, what for?
Birileri dün gece burada patlayıcı uçurmuş gibi.
A small explosive device was found in the car.
Arabada ufak bir patlayıcı aygıt bulundu.
He's an explosives expert. Blows up vans with C4 explosive.
Patlayıcı uzmanıdır, C4'le zırhlı araçları havaya uçurur.
I'm cataloguing bomb components so we can run it through EXIS, the Explosive Incidents System.
Bombanın parçalarını kategorize edeceğim, böylece tüm dikkatimizi EXIS'e verebileceğiz, yani patlayıcıların sistemine.
We ran the explosive residue.
Patlayıcı tortuyu denedik.
So the explosive was confined to the front of the vest.
Yani patlayıcı yeleğin ön kısmında sınırlanmış.
I do not want an explosive device in my lab.
Laboratuar'ımda patlayıcı madde istemiyorum.
Listen, that cake has already transformed B.O.B. into a living explosive of the atomic scale.
Dinle beni, o pasta B.O.B.'u çoktan canlı bir atom bombasına dönüştürdü.
The FBI still thinks you have a bomb in your trailer, and they want to disrupt you with an explosive device... that could kill you in the process.
FBI hâlâ, römorkunda bir bomba olduğunu düşünüyor ve seni patlayıcı bir aletle etkisiz hale getirmek istiyorlar.
He was killed by what appears to be some sort of explosive device planted in his phone.
Görünen o ki telefonuna yerleştirilmiş patlayıcı bir cihazla öldürüldü.
Explosive Ordinance Disposal.
Patlayıcı Kontrol Bölümü.
So what, one of his fellow students had a beef with him, so he cooked up some explosive and wired his phone?
Ne yani, öğrencilerinden biri ona gıcıktı patlayıcıları hazırlayıp telefonuna mı yerleştirdi?
HMX is a military-grade explosive.
HMX orduda kullanılan patlayıcılardır. Pahalı ve bulunması zordur.
All right. The killer had to have access to Ross's cell phone in order to wire it with an explosive without Ross knowing.
Katil, bombayı cep telefonuna Ross'un haberi olmadan yerleştirmiş olmalı.
But the explosive in Olin's car was trinitrotoluene.
Ama Olin'in arabasındaki patlayıcı TNT.
TATP is highly explosive, but it's extremely unstable.
TATP oldukça güçlüdür ama çok dengesizdir.
Explosive incendiary grenades for wide-area field dominance... Vladimir...?
yanıcı mermili bombaatar Vladimir.
Without one explosive emotional impulse, and as long as there rationality, we are not able to change over to pure imagination.
Bir duygusal patlama olmadan, insanlar böyle rasyonel düşündükçe, düşünme şeklimizi değiştiremeyiz.
It's an essential part of an explosive.
Bir patlayıcı parçası.
The 21 kilotons of explosive power will affect a two kilometer radius, so the place that could affect those three targets?
Yirmi bir kiloton patlayıcı iki kilometre yarıçapında bir alanı etkileyecektir. Bu üç hedefi de etkileyecek nokta hangisi?
( * Explosive Ordinance Disposal )
Bomba imha ekiplerini Kwang Hwa Mun'a yönlendirin.
An explosive equipped with Soman gas has been installed in the ventilation shafts of each entrance.
Soman gazı ile yapılmış bir patlayıcı her bir girişin havalandırma millerine kuruldu.
Explosive bolts.
Patlayıcı çubuklar.
And I do enjoy an explosive ending.
Neye bakıyorsun öyle?