Extreme Çeviri Türkçe
4,175 parallel translation
Ground to the extreme.
- Buğdaydan ekmek haline getirilmiş.
You think my utter hatred of men is very extreme, don't you?
Erkeklere olan kinimin çok uç noktada olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
Starting off with our very own spicy ladies, girl power to the extreme...
İlk olarak çekici kızlarımız...
Insurrection of thirsty and hostile slaves at its extreme, and an impossible task to share diminished water reserve amongst all those living, at best.
Susuz ve saldırgan köleler en kötü senaryodur, en iyi ihtimalle bile çok az kalmış su rezervinin hayatta kalanlar arasında paylaşımı imkansızdır.
The sooner I can get out of this ridiculous town and back to L.A., the sooner I can get back to ignoring the fact that, every second of every day, you seem to be in extreme mortal peril.
Bu saçma şehirden çıkar çıkmaz ve L.A.'e döner dönmez göz ardı ediceğim gerçek şu ki sen her günün her saniyesi ölümcül bir tehlikede olacaksın.
Yeah, I mean, it's not anything extreme.
Evet, aşırı bir şey sayılmaz.
And then last December, the launch is delayed six times, and remember NASA had promised Congress launch at any time, under any conditions, and then January 28th... January 28th launch, it's cold... It's very cold... and NASA feels under extreme pressure.
Ve sonra geçen Aralık ayında, fırlatma altı kez erteleniyor, hatırlarsan NASA Kongreye herhangi bir zaman içinde, her türlü koşulda fırlatmaya söz vermişti ve ardından 28 Ocak olayı... 28 Ocakta fırlatma, hava soğuktu hava çok soğuktu ve NASA aşırı baskı altındaydı.
He's obviously schizophrenic, extreme psychotic break, severe violence.
Görünüşe göre şizofrenisi var şiddetli psikotik krizler geçiriyor ve şiddet eğilimi var.
Doesn't that seem a little extreme for a meth overdose?
Bu aşırı doz met kullanan biri için biraz aşırı değil mi?
Well, isn't it a little extreme, even for an addict?
Pekala, bir bağımlı için bile biraz aşırı değil mi?
My methods were extreme but necessary.
Yöntemlerim aşırıdır ama gereklidir.
Now, I know this might sound extreme, but what would you think about offering Harry money to disappear?
Şimdi, kulağa şiddetli gibi gelebilir biliyorum ama Harry'nin terketmesi için para teklif etmeye ne dersin?
And you dig deeper into the lives of these people, and you noticed even more drastic changes, extreme personality shifts, disappearances, housewives leaving their families and moving into the woods.
Ve bu insanların hayatlarını daha derin kazıdığınızda, daha köklü değişiklikler fark ediyorsunuz. kişilik kaymaları, kaybolmalar, evini terk edip ormana giden ev hanımları.
♪ so extreme, out the sewer like laser beams ♪
Olağanüstü lazer ışını gibiler kanalizasyonda
¶ so extreme, out the sewer like laser beams ¶
Olağanüstü lazer ışını gibiler kanalizasyonda
So from out of nowhere, we got wind, lightning, tornados... all forms of extreme weather.
Aniden ortaya çıkan rüzgârlar, yıldırımlar ve hortumlar... Hepsi de aşırı kötü hava koşulları.
Well, you're inconsistent and extreme, and people don't know how to respond to you.
Uyumsuz ve ölçüsüzsün. İnsanlar sana nasıl davranacağını bilemiyor.
The key to battling the extreme heat, girlie, is do nothing.
Aşırı ısı mücadele içinanahtar, kızım, hiçbir şey değildir.
Because of the extreme secrecy surrounding the program, there was a variety of abuses.
Programı çevreleyen aşırı gizlilik yüzünden her türlü kötüye kullanım söz konusuydu.
His methods were extreme, but Washington insisted Qanyare's services were vital to their kill campaign.
Yöntemleri çok sıra dışıydı fakat Washington Kanyare'nin sağladığı hizmetin kendileri için operasyonlarda hayati önemi olduğuna ısrar etti.
- Extreme psychological break.
- Aşırı psikolojik bozukluk.
The mandatory sentence for these extreme, violent criminal acts is execution.
Bu aşırıcı ve çok şiddetli suçların karşılığı olan ceza idamdır.
- Yes, call him and articulate to him my extreme displeasure.
- Evet, ara ve aşırı derecedeki memnuniyetsizliğimi ifade et.
I'm gonna pee with extreme prejudice is what I'm gonna pee with. Oh! This is good news.
İşeyeceksem, yargılanmadan işeyeceğim.
Extreme daddy issues.
Ciddi baba-oğul sorunları.
Could be extreme abuse.
Cinsel tacize uğramış olabilir.
To extreme creationist types, we would be abominations.
Yaratılışçılara göre bizler iğrenç mahluklarız.
And that's great, but you don't have to go from one extreme to the other.
Bu harika, ama bir uç noktadan başka bir uç noktaya gitmek zorunda değilsin.
You know, I always thought that you just killed Claudia'cause you were a sore loser, but... murder over an off day seemed a bit extreme, so... we took a closer look.
Başından beri Claudia'yı sizin öldürdüğünüzü düşünmüştüm kaybetmeyi hazmedemediniz diye, ama başarısız bir sonucun alındığı gün işlenen cinayet uçuk bir durumdu. ... bu yüzden, olayı daha yakından inceledik.
Ann's actions the result of extreme provocation, duress, and a whole array of mitigating circumstances.
Ann'in yaptıkları aşırı provokasyon, şantaj ve bir sürü hafifletici nedenden dolayı.
Our tactics may seem extreme, but that's only because what we're up against is a far greater threat.
Taktiklerimiz aşırı gibi görünebilir, ama bunun tek nedeni çok daha büyük bir tehditle mücadele ediyor olmamız.
Well, I apologize for the extreme security, but I think you'll appreciate the effort once I explain the situation.
Şey, bu aşırı güvenlik için özür dilerim ama durumu açıkladığımda çabamızı takdir edersin sanıyorum.
This is so extreme, man!
Bu çok acayip, adamım!
I came to this hospital, to you, because I was told. That you were a neurosurgeon of extreme precision... One who plays the violin himself,
Bu hastaneye, size geldim, çünkü keman çalan ve işinde net bir beyin cerrahı olduğunuz söylendi bana.
But we all have a will to survive, and when in extreme situations, people do extreme things.
Ama hepimizin hayatta kalma güdüsü var. Zor durumda kalınca insanlar zor şeyler yapar.
The footage we received from this anonymous source details the extreme nature of the murders, allegedly committed by- -
İsimsiz bir kaynaktan elde ettiğimiz bu görüntülerde katilin uç noktalardaki yapısı görüldüğü gibi iddiaya göre- -
Every three to seven years the weather becomes very extreme and irregular.
Her 3 ya da 7 yılda bir, hava aşırı ve düzensiz bir hale gelir.
At the one extreme, there are these with a wide mouth.
Beyaz ağzıyla sıra dışı bir salyangoz.
Neutralize with extreme prejudice!
Yargısız infaz yapılıyor!
Both jockeys were in perfect health, and they were both riding extreme long shot horses.
İki jokey de çok sağlıklıymış ve ikisi de uzun koşu atına biniyorlarmış.
It's extreme amounts of traffic.
Devasa bir trafik bu.
Some people have come to us... with extreme views that we'll never accept.
Bizimle gelmek isteyen ama görüşleri bizim kaldıramayacağımız kadar uçta olanlar var.
Yeah, and I warn you, I did some extreme fighting in Warsaw.
Uyarıyorum seni Varşova'da Extreme Fighting yaptım.
Extreme fighting?
Extreme Fighting mi?
The drug taking, the public sex, the putting herself in physical danger out on the rink- - that's... that is extreme behavior.
Uyuşturucu kullanma, alelen seks paten sahasında kendini fiziksel tehlikeye atmak bu ölçüsüz davranıştır.
The spell that brings me back requires a witch to channel an extreme amount of mystical energy.
Beni geri getirecek olan büyü aşırı derecede mistik enerjiyi aktaracak bir cadı gerektiriyor.
I mean, an extreme example which I actually published on a blog somewhere was a hypothetical doctor who doesn't believe in the sex theory of reproduction believes in the stork theory of... of reproduction.
Bir blogda falan verdiğim uç bir örnekte üremeyle ilgi seks kuramına inanmayıp da üremeyle ilgili leylek kuramına inanan farazi bir doktoru ele aldım.
With Division, always follow the trail of extreme competence.
Divisionla birlikte, her zaman kuyruğu takip et. aşırı bir istekle.
I'm not sure, because I instantly blacked out from extreme terror.
Emin değilim çünkü üç buçuk attığımdan bir anda bayılmışım.
A successful tantric session lasts seven, eight hours and can cause extreme, sometimes painful, muscle fatigue.
Başarılı bir Tantrik seansı yedi, sekiz saat sürer, bazen son derece acı verici ve kas yorgunluğuna neden olur.
He's been in an extreme situation.
Şokta.