Fight back Çeviri Türkçe
2,269 parallel translation
You found someone to fight back, didn't you?
Sonunda karşılık verecek birini buldun işte! Aynen öyle!
Yeah, that's why we gotta fight back.
Evet, işte bu yüzden savaşmak zorundayız.
I mean, all these guys would fight back, especially the security guard.
Yani bu adamların hepsi mücadele edebilir, özellikle de güvenlik görevlisi.
Emily decides to finally fight back, she knew where he kept his drugs.
Emily sonunda karşı koyar, Ross'un uyuşturucuyu nerede tuttuğunu biliyordu.
Or a past rape victim did fight back, and now he's punishing them all.
Ya da geçmişte kendisine direnen bir kurbanı cezalandırıyordur.
I expect the Fifth Column will be happy to fight back.
Beşinci Kol'un da buna seve seve karşılık vereceğini umuyorum.
We're not rich, but we contacted you because we want to fight back.
Biz zengin değiliz yinede sizinle bağlantıya geçtik çünkü mücadele etmek istiyoruz.
We need to fight back, for Amanda.
Amanda için mücadele etmeliyiz.
She was the first to get the people to fight back.
ilk dövüşen oydu.
They can't convert you if you fight back!
Eğer karşı koyarsan seni dönüştüremezler!
Thinking the rapist came upon a victim who decided to fight back.
Sanırım tecavüzcümüz, sıkı şekilde kendini savunabilen birisine saldırmış.
Why didn't Clayford fight back?
Clayford niye karşı koymamış?
- You have to learn to fight back.
- Savaşmayı öğrenmelisin.
Well, I think I should warn you that girls my age fight back.
Sadece yanımda dur. Sanırım sizi uyarmalıyım, benim yaşımdaki kızlar, karşı koyar.
She likes my, uh- - she likes it when- - she likes the way I don't fight back.
Benim, şey... Şey olduğu zaman... Karşı koymamamdan hoşlanıyor.
As the Death Star looms directly overhead, a few of the rebels advocate picking up weapons to fight back.
Ölüm Yıldızı tepelerinde açıkça belirince, birkaç isyancı karşı koymak için silahlanmayı önerirler.
Would you fight back? If there already existed a resistance movement, would you join it?
Bir direniş hareketi varsa, ona katılır mısınız?
Now we have to fight back.
Artık karşılık vermek zorundayız. Onları vurun.
You have to fight back.
Karşı koymalısın.
Good enough for killing sheep, if the sheep don't fight back.
Koyun öldürmeye yeter, koyunlar karşılık vermezse tabii.
But I do know you have to fight back.
Ama karşı koymak zorunda olduğunu biliyorum.
Didn't expect Campbell to fight back. Campbell fell, split his head open, Moyers took the cash.
Campbell düştü, kafası yarıldı, Moyers parayı aldı.
We will fight back.
- Karşılık veririz.
Bet you're not used to having your food fight back, eh?
Yemeğinizin size karşı koyamayacağını sanıyordunuz, değil mi?
Dad I didn't fight back.
Baba karşılık vermedim.
Dad I didn't fight back.
Baba ben karşılık vermedim.
Fight back now, pal.
Karşıma çık şimdi, Pal.
Do you want fight back for your innocence?
Masum olduğunuzu mu ispat etmek istiyorsunuz?
Not a bad fight back there.
Fena dövüşmedin.
There was absolutely no way they knew how long that war would last or how hard it would be, but they just knew they had to fight back.
Savaşın ne kadar süreceğini ya da ne kadar sert geçeceğini bilmelerine imkan yoktu. Ama savaşmaları gerektiklerini biliyorlardı.
There's Rossi, come from a long way back, try and fight through on the inside of Colin Edwards.
İşte Rossi, çok gerilerden gelip Colin Edwards'ın iç tarafından geçmeye çalışıyor.
You must fight this, it's holding you back. You must let go...
Bununla savasmalisiniz, sizi geride tutuyor.Onu birakmalisiniz...
♪ Out here in the fields ♪ ♪ I fight for my meals ♪ ♪ I get my back into my living ♪
â ™ ª Out here in the fields â ™ ª â ™ ª I fight for my meals â ™ ª â ™ ª I get my back into my living â ™ ª
But if you don't have the guts to fight for that for the next 15 years of your life, you'd best get back on the train home.
Bunun için önündeki 15 sene savaşmaya cesaretin yoksa eğer en iyisi eve dönüş biletini almak olur.
Are you growing up in a world where you have to fight for what you can get ; watch your back ; fend for yourself ; learn not to trust others?
Bir şeyler elde edebilmek için mücadele etmeniz gereken kendinizi korumak için sürekli arkanızı kolaçan ettiğiniz başkalarına güvenmemeyi öğrendiğiniz bir dünyada mı büyüyorsunuz ya da, karşılıklı ilişkilere, ortak paylaşıma ve dayanışmaya bağlı güvenliğiniz diğer insanlarla kurduğunuz güzel ilişkilere dayalı empati kurmanın önemli olduğu bir toplumda mı büyüyorsunuz...
If the cancer's back, then we need to fight it.
Tamam mı? Kanser tekrar nüksettiyse, onunla savaşırız.
We fight to take back this young Prince's bride.
gidip savaşacağız
And I have never, ever seen you back away from a fight.
Senin asla ama asla kavgadan kaçtığını görmedim.
Hey, Audrey, back to the pillow fight thing, if you and your gal pals ever need a referee- -
Audrey, yastık savaşı demişken ; sen ve arkadaşların bir hakeme ihtiyaç- -
Casey came by just as I was closing up, and he was super pissed about the fight that he'd just had with his wife at the hux, needed to blow off some steam, so we went back to the boat
Dün ben tam kapatırken Casey uğradı. Karısıyla Hux'ta yaşadığı kavgadan dolayı çok kızgındı.
I'm gonna go back and fight my way for more.
Ben biraz daha toplayacağım.
- I'm coming back to the fight. - To the fight.
Kavgaya geri döneceğim.
So I decided to fight back.
Ben de karşılık vermeye karar verdim.
Back-stabbing doesn't prepare you for a fight.
Arkadan bıçaklamak, gerçek bir savaşa hazırlamaz insanı.
I don't back down from a fight.
Mücadeleden kaçmayacağım.
Yeah. I got in a little fight in the yard. They threw me back in, so...
Evet, orada ufak bir kavgaya karıştım o yüzden geri içeri tıktılar.
Are you going to fight the space men and get my dad back?
Uzay adamlarıyla savaşıp babamı geri getirecek misiniz?
We usually don't fight for real but you can hide at the back.
Genellikle gerçekten kavga etmeyiz ama sen arkada kalabilirsin.
Back to Montijo, the town that is leading the fight against the SGAE.
SGAE ile mücadelede önder kent Montijo'ya dönüyoruz.
We pledged to fight for as long as we had to, die if necessary, to win back the surface from those self-entitled humans.
Gerektiği sürece savaşacağımıza yemin ettik, gerekirse ölümü göze alarak yüzeyi kendini bir şey sayan o insanlardan alacaktır.
You got into a fight with the bartender and then you finished your drink and you went to back and eventually you went outside and exchanged heated words with a homeless man.
Barmenle kavgaya tutuştun ve sonra içkini bitirip arka tarafa gittin sonunda dışarı çıkıp evsizin birisiyle hararetli bir şeyler konuştun.
back 1915
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
backup 83
backstrom 34
backs 42
background 48
backgammon 25
backwards 110
backstage 37
backpack 27
back the fuck up 47
back it up 216
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back me up 80
back home 188
back to work 469
back to the future 36
back up 1292
back in town 16
back off 1570
back to the beginning 16
back then 441
back me up 80
back home 188