Focused Çeviri Türkçe
3,843 parallel translation
At the moment, I'm particularly focused on the sublevel.
Ama şu an alt seviyelerle ilgileniyorum.
I was focused on my testimony... and not the audience.
İfademe odaklanmıştım izleyicilere değil.
In our hunt for this mole, we must remain focused.
Köstebek avımızda dikkatimiz dağılmamalı.
TAO, I want 5-inch and CIWS in surface mode all focused on that beach.
SHM, baş top ve yakın hava savunma sistemini satıh moduna alın. - Sahile doğru mevzilendirin.
- Stay focused, captain.
- Dikkatinizi dağıtmayın, Başkomiser.
According to the Bureau's Behavioral Science Department, the man we are looking for is most likely white... early 30s, maybe immature, but a good planner... systematic in his actions... highly intelligent... highly organized... highly focused... driven... and compulsive.
Büro'nun Davranışsal Bilimler Şubesi'ne göre aradığımız adam büyük olasılıkla beyaz... 30'lu yaşlarının başında, belki çocuksu, ama iyi bir planlamacı... Hareketlerinde sistemli... Yüksek derecede zeki...
I went into, uh, medicine because I was focused.
Tıbbı tercih ettim çünkü ona odaklanmıştım.
You started under adverse circumstances, you focused on work that served the greater good, and now you're here at Buell Green, having come from Memorial Hospital, where your tenure was very short.
Olumsuz şartlar altında başladınız birçok insanın iyiliğine hizmet eden işinize odaklandınız ve şimdi de çok kısa bir süre çalıştığınız Memorial Hastanesi'nden ayrılarak Buell Green'e geldiniz.
I think we should stay focused on the data. Without the empirical work we've gathered, sexual histories are just a collection of anecdotes.
Bence elde ettiğimiz deneysel veriler üzerine odaklanalım.
And then I focused on my children.
Sonra çocuklarıma odaklandım.
Stay focused.
Dikkatini dağıtma.
I was so focused on moving us away from the IRA, I didn't give a shit about blowback.
IRA'den uzaklaşmaya o kadar odaklanmıştım ki... bunun geri tepeceğini düşünemedim.
The tracks have titles like "Tomorrowland," "When the Sun Rises" - - clearly, Colin was focused on the future.
Şarkıların sözleri "Tomorrowland" e benziyor "When the Sun Rises" derken açıkçası Colin geleceğe odaklanmış.
- Hey, guys, stay focused.
- Millet, işinize odaklanın.
The whole time... Should've been focused more on... where I wanted to go.
En başından beri daha çok nereye gitmek istediğime odaklanmalıymışım.
I'm focused on, but it's all I can think about.
Bunun odaklandığım tek şey olduğunu.. düşünmenizi istemem ama tek düşünebildiğim bu.
Frankie warned me to stay focused.
Frankie bu işe odaklanmam kousunda beni uyardı.
We just need you focused.
Kendini işine vermen gerekiyor.
- I am focused.
- Odaklanıyorum.
- and we really should stay focused.
-... ve dikkatimizi buna vermeliyiz.
We'll have a greater chance of success if they're calm and focused.
Eğer sakin ve konsantre olurlarsa, başarma şansınız daha yüksek olur.
- The power of a focused mind.
- Odaklanmış bir zihnin gücüyle.
This is the area that SOCO have focused on.
SOCO'nun odaklandığı bölge de orası.
You know, they have an official agenda that they... that they broadcast, but in reality... all their efforts are focused on survival and making money.
Açıkladıkları resmi bir programları var. M23 VİRUNGA GÜNEYDOĞU SINIRI Gerçekte bütün çabaları ayakta kalmak ve para bulmak için.
I was always focused on work... till I met her.
Onunla tanışana dek aklım fikrim hep işimdeydi.
We stay focused, we keep our stories straight and our mouths shut, we get through this.
Biz odaklı kalmak, biz tutmak bizim hikayeler düz ve bizim ağız kapamak, biz bunu başaracağız.
I've been mostly focused on these ribs.
Daha çok bu kaburgalara yoğunlaştım.
Focused on some hopeless gesture to pass the time.
Zaman geçirmek için bazı umutsuz jestlere odaklanmış olarak.
Anger can be focused.
Öfke yönlendirilebilir.
I bet with one focused key burst, I can bust him out and wax the floor with his bald head.
Bahse varım odaklanıp vuracağım tek bir "ki darbesiyle" onu çıkarıp kel kafasıyla yerleriyle cilalayabilirim.
Uh, can we try to stay focused, even for a second?
Bir saniye de olsa dikkatimizi vermeye çalışabilir miyiz?
Ruff, you need to keep Scauldy focused on you, not us.
- O zaman hadi şu kayaları çekelim. - Sorun yok Scauldy.
Much distrust is focused upon you.
Çok güvensizlik seziyorum senin hakkında.
Now, all attention is focused on Scipio as the important transfer of power begins.
Şimdi, bütün gözler Scipio'daki güç değişiminin üstündedir.
But for now, keep your mind focused on the task at hand.
Ama şimdi zihnini elimizdeki göreve yoğunlaştır.
All attention is focused on Yoda, who claims to hear the voice of a long-dead Jedi.
Bütün dikkatler,.. ... ölmüş bir Jedi'ın sesini duyduğunu iddia eden Yoda'nın üstünde.
I know. It-It's just kind of flattering to have her so focused on me.
Biliyorum ama onu böyle bana odaklanmış olarak görmek çok güzel.
Okay. All right, it'll help if we can get your father focused on something positive before we tell him the bad news.
Babana kötü haberi vermeden önce onu daha olumlu bir şeye odaklamalıyız.
They're all alike in one respect... they're profit-driven, and therefore, focused on short-term gain.
Bir bakıma hepsi birbirine benziyor ; tamamı kâr odaklı ve bu yüzden hepsi kısa vadeli kazanıma yönelik olarak işliyor.
I was so focused on who he had been that I couldn't see what he had become.
Önceki haline öyle odaklanmıştım ki neye dönüştüğünü göremedim.
It's extremely critical that you remain focused on your mission.
Bu göreve odaklanmış olman son derece önemli.
Well, you've focused.
Konsantre oluyorsun.
Okay, he needs to stay focused.
Dikkatinin dağılmaması lazım.
So a large portion of the data on Foster's chip focused on Cooper- - how he started, his rise in the EPA, how he died.
Foster'ın çipindeki verilerin çoğu Cooper'la ilgiliydi. Nasıl başladı, EPA'da nasıl yükseldi, nasıl öldü.
I need you focused. Are you ready?
- Odaklanman lazım.
His attention was far more focused on the provocatively dressed Ms. Teller.
İlgisi daha çok, kışkırtıcı bir şekilde giyinmiş olan Ms. Teller'daydı.
It keeps you focused.
Odaklanmanı sağlar.
You know how I get focused.
Çalışırken nasıl odaklandığımı biliyorsun.
Well, are you able to stay focused On your exams?
- Sınavlarına odaklanabilecek misin?
Yes, I am focused.
Evet, odaklanmış durumdayım.
- Stay focused, Fives.
Konsantre ol Fives.