Food's here Çeviri Türkçe
589 parallel translation
Here's some food for your journey.
Seçme şansın yok.
Almost the only food here is potatoes and beans, and then not always. Especially in June and July there's not enough food.
Tek sahip oldukları yiyecek patates ve fasulye, onları da her zaman bulamıyorlar, özellikle haziran ve temmuzda yetersiz besleniyorlar.
The food's better over here.
Burada yemek daha iyi de onun için.
And here's a breakfast food manufacturer who wants you to endorse his product.
Bunda ise, kahvaltılık gıda imalatçısı senden ürünlerini desteklemeni istiyor.
Now see here, you. If you would share in our food, you must work. What can you do?
Bak, eğer burada yemeğimi paylaşmak istiyorsan çalışmalısın.
- Food's awful here, anyway.
- Zaten buradaki yemekler berbat.
Here is fire and food to warm yourself
Buradaki ateş ve yemek içini ısıtır.
Here's a fighter who will tell the general that this crap food is no good.
Generale bu rezil yemeklerin ne kadar kötü olduğunu söyleyecek bir asker olacak.
That's good food you have here.
- Yemekleriniz çok güzelmiş.
Here's some food.
Buyur, yiyecek.
Birkett, Mr. Young, there's tons of food here.
Birkett, Mr. Young, burada tonla yiyecek var.
We found the food, and it's first come, first served around here.
Yiyecek bulduk ve ilk bulan, yemeği yumulur.
Here's food.
Hepsini birden bitirmeyin.
Come, sorcerers and magicians there's food and drink here
Büyücüler, sihirbazlar gelin... Yemek ve içki var burada.
He told me his people live far from here but this year their crops were ruined and they came here in search of food.
Halkının buradan çok uzakta yaşadığını ama mahsullerinin helak olduğunu ve gıda arayışıyla buraya geldiklerini söyledi.
They'll still be here, but not for long, because the food's all gone.
Burada olacaklar ama uzun sürmez çünkü gıda bitiyor.
I know the ransom money's in a frozen food locker south of here.
Paranın güneydeki buzhanede olduğunu biliyorum.
Here's our food.
- İyi değilim.
That's the food we eat. We got to dish out some stuff for the brother up here.
Yukarıdaki kardeş için bir tabak hazırlayın.
The food's so good around here.
Burada yemekler çok iyi.
Ersha, let's split up here I'll get the food and you get the wine
Ersha, ayrılalım ben biraz yemek, sende şarap almaya git
The food's here!
Yemek geldi!
Here's food.
Yemek getirdim.
It's late if you don't mind you could spend the night here my wife could cook some food and I could drink with you
geç oldu İsterseniz, burada bir gece geçirin! karım size yemek yapabilir ve bende size içkide eşlik ederim
Here's your food and things.
Eşyaların ve yiyeceklerin burada.
- What's with the food here?
- Ne bu yiyeceklerin hali?
There's no food here.
Burada yiyecek bulunmaz.
Here's your food, pork chop.
İşte yemeğin. Domuz pirzolası.
Robert, here's some food.
Robert, yiyecek bir şeyler getirdim.
Looks like the food's good here.
Buranın yemekleri güzele benziyor.
He'll continue to feed here as long as there's food in the water.
Yiyecek bulduğu sürece burada beslenecek.
There's food in here.
Domatesli pizza. Makarna.
And this turtle food I got here, it's...
Ve buradaki kaplumbağa yemeği, bu...
What's the idea of your taking a bath... the coffin upstairs the food here?
Yukarıda bir tabut varken... banyo yapmanın anlamı nedir?
The food's here.
Yemek geldi.
Here's to good food and wine.
Güzel bir yemeğe içelim.
Here's food and wine
İşte yemekleriniz ve şarabınız.
There's food here, candy, writing paper, books, cigarettes, soap, toothbrush...
Burada yiyecek var, şeker, kağıt,
Will you please start eating the food they serve here?
Burada ikram edilen yemekleri yemeye başlar mısın lütfen?
You can't keep a dead body in here, where there's food.
Yiyeceklerin yanına... ceset koyulmaz.
Here's the food
Yemeğiniz geldi!
Here's some food to help you get your strength back.
İşte yeniden güçlenebilmen için biraz yiyecek.
Where's all the food going around here? Purcell.
Bu yiyecekler nereye gidiyor?
You're going to be here for four years with your eyes open, homework done, pencils sharpened and all food, cigarettes and radios outside.
Burada dört yıl geçireceksiniz. Gözünüz tahtada, kalem elinizde, ödevleriniz hazır olacak. Sınıfa yiyecek, sigara ve radyo sokamazsınız.
No, I mean here you stand with one of nature's most awesome spectacles and you're thinking about food.
Hayır, yani burada dünyanın en güzel yerlerinden birindesin... ve yemeği düşünüyorsun.
There's no food here.
Burada yiyecek yok.
Your stomach's afraid that if I go out to work, would there be food here?
Eğer ben işe gidersem evde yemek olur mu diye tedirgin oluyorsun.
Here's some food.
Alın, biraz yiyecek getirdim.
Let's go see what kind of food they have here.
Bakalım burada ne çeşit yemek var.
You got yourself an intelligent rat, he'll snatch the food from the trap... eat it and run around here creating general havoc.
Senin başındaki zeki bir sıçan, yemeği çalacak yiyecek ve burada hasara neden olacaktır.
How's the food around here?
Yemek güzel mi?
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here we 20
here's my 20