For eternity Çeviri Türkçe
1,194 parallel translation
As you can see, I've been keeping busy. Scarred by fire, entombed for eternity.
Görebildiğin gibi... baya meşguldüm... bir yangın tarafından yara izim oldu... sonsuza kadar mezara konuldum.
That way, we could be fighting each other for eternity.
Böylece, sonsuza kadar birbirimizle dövüşüyor olabiliriz.
For eternity, I hope.
Umarım ebediyen.
For eternity?
- Sonsuza kadar mı?
Tall, dark, and cursed for eternity...
Uzun, esmer ve sonsuza dek lanetlenmiş.
You have to avenge his death or the Furies will torment you for eternity.
Onun öcünü almak zorundasın ya da Furyler sonsuza kadar sana eziyet edecek.
For liberty, for equality, for eternity.
Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik.
You can't live for eternity with all that pain.
Sonsuza dek bu acıyla yaşayamazsın.
This is for eternity.
sonsuza kadar.
Oh, yeah? You didn't come here to be together for eternity?
Buraya sevişmek için gelmediniz yani?
In Ancient Egypt, the dead bodies of kings were soaked in precious balsam oil to prevent decay and preserve the body in a mummified state for eternity.
Antik Mısır'da, kralların cesetleri, çürümeyi önlemek ve bedeni korumak için ilelebet mumyalanmış kalsın diye, değerli belesan yağına daldırılırdı.
There's not a single living creature that can live for eternity.
İlelebet yaşayacak tek bir canlı bile yoktur.
Nothing lasts for eternity, Rika.
Hiç bir şey ilelebet sürmez Rika.
Although I told Rika that nothing is eternal, I too yearn for eternity somewhere in my mind.
Her ne kadar Rika'ya, hiç bir şeyin baki olmadığını söylesem de, aklımda bir yer ölümsüzlük için yanıp tutuşuyordu.
I'm doomed to be obsessed for eternity with a woman who despises me.
Beni hor gören bir kadına sonsuza kadar takıntılı olmaya mahkum edildim.
Well, you know, if I blow off the paper, then I'll probably fail the class and if I fail the class, that could be the beginning of a downward spiral that dooms me to wait the tables of Capeside's greasy spoons for eternity so count me in.
Eğer ödevi vermezsem, muhtemelen dersten kalırım ve eğer dersten kalırsam, Capeside'ın yağlı kaşıklarıyla dolu masalarını sonsuza kadar beklememe mahkum edecek aşağı doğru inen bir spiralin başlangıcı olabilir. O yüzden beni de say.
I never asked for eternity.
Ben asla ölümsüzlük istemedim.
But Cassius could use some company for eternity.
Ama Cassius'un sonsuzlukta bir arkadaşa ihityacı olabilir
They are preserved for eternity.
Sonsuza dek korunmaktadırlar.
That is for eternity!
Bu araştırmalar sonsuzluk için!
With you, our beloved, at our side... for all eternity.
Seninle, sevdiğimiz, yanımızda.. sonsuza dek.
Bear witness to the holy wedlock of this mortal couple bonded for all eternity.
Bütün ebediyete kadar, bağlanan bu ölümlü çiftin kutsal nikahına şahitlik edin.
Some questions are for answering others are better left to torture and torment for all eternity.
Bazı sorular cevaplanmak içindir. Bazıları ise sonsuza kadar işkence ve eziyet çektirmek içindir.
Let them burn for all eternity in the flames of hell.
Bırakın sonsuza dek cehennem ateşinde yansınlar!
But I can't believe that I will be condemned for all eternity for one mistake.
Ama bir hata yüzünden sonsuza dek ayıplanacağıma inanmıyorum. Benim tarafımdan değil.
Both immense and colorful temples like the great structure called Madinat Habu were the setting for magnificent rituals that proclaimed to all not only the Pharaoh's power and wealth, but his devotion to the gods he would one day join on a journey through eternity.
Çok büyük ve renkli Madinat Habu adlı büyük yapı gibi tapınaklar sadece Firavun'un gücü ve sağlığını değil aynı zamanda tanrılara bağlılığını da ilan eden olağanüstü tören yeri olarak hazırlandı. Bir gün sonsuzluğa giden geziye katıldı.
But tonight, when God destroys the world as we know it... Edie's soul goes to the Devil, and remains in hell for all eternity.
Ama bu gece Tanrı, dünyayı yok ederse, Edie'nin ruhunu Şeytan alsın ve sonsuza dek cehennemde kalsın.
Well, that kind of thing is the hardest - to make someone love you for all eternity?
Bu tür büyüler en zorudur. Birinin seni ebediyen sevmesini sağlamak...
Maybe you can strike one up with the Prince of Darkness as you burn for all eternity.
Belki Karanlığın Prensi ile çarpışabilir ve onu ebediyete kadar yakabilirsin.
I'd like to live with you and use your ass as a hat for all eternity.
Seninle yaşayıp poponu sonsuza kadar şapka olarak kullanmak istiyorum.
You could stay here for all eternity, or death.
Ebediyete kadar burada kalabilirsin ya da... ölüme kadar.
He was to remain sealed inside his sarcophagus the undead for all of eternity.
Sonsuza dek lahtinin içinde canlı olarak kalacaktı.
"For all eternity," idiot.
"Ebediyete kadar" salak.
And when the world ends, they'll have to sit outside the gates for all eternity.
Ve dünya yokolduğunda, tüm sonsuzluk boyunca kapıların dışında oturmak zorunda kalacaklar.
I will stay with you and keep you with me for all eternity.
Sonsuza kadar seninle olacağım ve seni yanımda tutacağım.
But I tell you all today I would rather die a man than live for all eternity as a machine.
Ama bir şey söyleyeceğim, sonsuza dek bir makine olarak yaşayacağıma... insan olarak ölmeyi tercih ederim.
And from the looks of his midsection, he'll burn like a tire dump for all eternity.
Ve yağlarına bakılırsa, eskimiş bir tekerlek gibi sonsuza dek yanacak!
I can read books for all eternity.
Sonsuza kadar kitap okuyabileceğim.
If you sin, you go to robot hell... for all eternity.
Günah işlersen, Robot Cehennemi'ne gidersin sonsuza kadar!
Now, as I prepare my soul for an eternity of fire and poking -
Ruhumu sonsuz ateş ve ucu sivri sopalara hazırladım -
Soon those bratty buttinskies will be encased in Lucite for all eternity.
Bu bacaksızlar yakında hakkın rahmetine kavuşurlar.
And there you shall stay, trapped for all eternity!
— Ve hep orada kalacaksın, sonsuza değin tutsak!
! Moses is trapped for all eternity in the Conch of Blind Faith.
Musa kör inanç kabuğuna sonsuza kadar hapsedildi!
We're damned for all eternity, but for just one day, all is well!
Hepimiz sonsuza kadar lanetliyiz, ama bir günlük herşey güzel.
When I find her, I'll make her immortal so I can screw her and kill her... every hour of every day for all eternity!
Onu bulduğumda, ölümsüz yapacağım. Böylece onu defalarca becerebilir ve öldürebilirim... Her gün her saat, sonsuza kadar!
For all eternity.
Sonsuza dek.
Those that disobeyed were frozen in place for all of eternity.
Buyruğa karşı gelenlerse Sonsuza kadar donup kaldı.
An indescribably horrific torture... administered by demons for the rest of eternity.
İblisler tarafından yapılan... tarifsiz, korkunç, sonsuz bir işkence.
Or maybe it will trap me inside for all of eternity.
Ya da beni sonsuza kadar içine hapseder.
"Believe in me, for I am the way to... " to eternity. "
İnan bana, Benim sonsuzluk yolumda yanımda ol
for all eternity.
sonsuza dek.
eternity 39
for everyone 132
for everything 480
for example 2752
for everyone's sake 25
for effort 35
for either of us 19
for every 20
for ever and ever 28
for england 33
for everyone 132
for everything 480
for example 2752
for everyone's sake 25
for effort 35
for either of us 19
for every 20
for ever and ever 28
for england 33