Fractured Çeviri Türkçe
914 parallel translation
You can see the fracturing, but even though it's fractured, it's not melted.
Buralarda çatlakları görebilirsiniz, Ama her ne kadar çatlamışsa da, erimemiştir.
Fractured skull, I guess.
Kafatası çatlağı, sanırım.
I have burns all over... That explains my gloves. My spine is fractured in two places.
İki yerinden kırılan omurgam gümüş levhalarla kaynatıldı.
A fractured...
Çatlamış bir...
A fractured skull, I trust.
Çatlamış bir kafatası.
At first they thought his skull was fractured, but it ain't.
Önce kafatası kırık sandılar ama değil.
Boy, you were fractured.
Oğlum, dökülüyordun.
He fractured his skull, and he was laid up so long.
Kafatası çatladı ve çok uzun süre yattı.
He fell down the stairs and fractured his skull.
Merdivenden düştü ve kafatası çatladı.
- Uh, fractured tib and fib.
- Kaval kemiği ve baldır kemiği kırık.
- Her skull was fractured in her fall.
- Düştüğünde kafatası çatlamış.
- With a fractured skull?
- Çatlak bir kafatasıyla mı?
- Looks like a fractured skull.
- Kafatası çatlağı gibi.
- A fractured spine? - That's it.
- Çatlak bir omurga mı?
Fractured producer's jaw.
Yapımcının çenesini kırdı.
- We are fractured.
- Koptuk.
He died of a fractured skull, not a bullet wound.
Kurşun yarasıyla değil, kafatasındaki kırık yüzünden ölmüş.
His jugular vein was severed, he has broken ribs and a fractured skull.
Boynundaki ana damarı etkilenmişti, Kaburgaları da kırılmış ve kafatasında bir çatlak var.
- He has a fractured leg.
- Bacağında kırık var.
His neck and back were broken, his chest crushed, his skull fractured and here's one for Sherlock Holmes :
Boynu ve omurgası kırılmış, kaburgası ezilmiş, kafatası çatlamış... ve bu tam Sherlock Holmes'a göre...
- Anybody got a fractured skull?
- Kafatası çatlayan var mı?
Just sitting out on the terrace drinking, getting fractured on raspberry soda.
Balkonda oturuyordum bir şeyler içiyorum, ahududulu gazozla sarhoş oluyorum.
- Your record also shows that you've had your skull fractured, your arm broken twice, lost three teeth and been stabbed four different times.
- Kafatasın çatladı, iki kere kolun kırıldı, üç dişin yok ve dört kez bıçaklandın.
His skull was fractured.
Kafatası kırılmıştı.
He fractured one of the cells of the brain.
Beynindeki hücrelerden bazılarına zarar verdi.
Fractured skull
Kafatası çatlağı.
Fractured arm
Kol çatlağı.
~ Fractured eyes ~
# Kırık gözler...
I could be lying out there in the sand with a fractured skull.
Burada ayakta dikiliyor bile olmayabilirim. Çölde ölüyor olabilirim.
Hey, maybe you got a fractured skull and don't know it?
Hey, kafatasında çatlak olabilir bunu biliyorsun değil mi?
Zygoma's fractured.
Elmacık kemiği çatlamış. X - ışınlarıyla kontrol ettim.
Some, themselves almost fractured by gravity tides and by impacts with other asteroids have been captured by planets :
Bazıları, yerçekimi akımları ya da diğer asteroitlerle çarpışarak parçalanmaları sonucu gezegenler tarafından yakalandılar :
Might only be a concussion instead of a fractured skull.
Kafatası sarsıntısı geçirmiş. Yaralanma yok.
If he'd fractured his skull, something to knit the bones together?
Eğer kafatası kırılmış olsaydı kemikler birleşmez miydi?
What do we do if his skull's fractured?
Kafatası çatlamışsa ne yapacağız?
We'll say you fell down and fractured your thigh bone.
Yürürken düşünce uyluk kemiğinin çatladığını söyleriz.
Fractured tibia, sergeant.
Kırık kaval kemiği, çavuş.
"fractured tibia, sergeant."
"Kırık kaval kemiği, çavuş" muş.
"fractured tibia, sergeant," ooh.
"Kırık kaval kemiği, çavuş" muş.
He's a woman, you see So don't try that fractured tibia talk with me!
O bir kadın, o yüzden bana kırık kaval kemiği muhabbeti yapma.
Fractured spine and skull.
Omurgası kırılmış.
She has a fractured arm.
Bir kolu kırık.
Captain, the main fuel tanks are fractured.
Yüzbaşı, ana yakıt tankları hasar aldı.
His leg's not only fractured, the bone is splintered.
Bacağı üç yerden kırılmış. Kemiği de parçalanmış.
You have a fractured rib.
Kırık bir kaburgan var.
He died from a fractured skull.
Ölümü kırılan kafatasından olmuş.
I fractured it.
Sanırım onu kırdım.
Fractured ribs.
Kırık kaburgalar.
One in a serious condition with a broken pelvis and fractured jaw.
Bir tanesinin durumu kırık kalça ve çene kemikleri yüzünden ciddi.
FRACTURED LARYNX.
Köprücük kemiği kırılması.
Your skull was fractured.
Kafatasınız çatlamış.