Friend Çeviri Türkçe
126,199 parallel translation
We were diving, my friend Mike and I.
Arkadaşım Mike'la dalış yapıyorduk.
He was my dad's best friend.
Babamın en iyi arkadaşıydı o.
I have to unpack my best friend having a secret bae.
En iyi arkadaşımın gizli erkek arkadaşını sindirmeliyim.
I will juice you like an orange, my friend.
Portakal gibi suyunu çıkaracağım dostum.
I didn't say shit about it, and now my friend is dead.
Bu konuda ağzımı açmadım ve sonunda arkadaşım öldü.
Your friend?
Arkadaşın mı?
You know, if something should happen to your... your good friend, Giles, I bet she'd make a sharp replacement.
Yakın dostun Giles'ın başına bir iş gelirse yerine geçecek mükemmel bir isim olur.
Your friend...
Arkadaşınız...
Twenty years as my friend, are you really that stupid?
20 yıllık arkadaşımsın, bu kadar salak mısın cidden?
Next on the playlist is "What a Friend We Have in Jesus."
Sıradaki şarkı, "What a Friend We Have in Jesus".
- My friend's in the car, and I need some...
- Arkadaşım arabada, ihtiyacım var...
Your old friend!
Eski dostun.
He said that he got held up when he had to hospitalize his friend, when he called.
Dediğine göre arkadaşı hastanelik olmuş, o yüzden gecikmiş.
- She's my old friend!
- Eski dostum!
When my friend's father had a cardiac check-up, they found two major blocks.
Arkadaşımın babası kalbine baktırmış iki büyük kütle bulunmuş.
How is your friend's family?
Arkadaşının ailesi nasıl?
Dad, a friend of mine asked the same question that girl asked, when he saw you with me.
Baba... Bir arkadaşımız da bizim için aynı soruyu sormuştu.
'With my cute friend Jomon.'
'Tatlı arkadaşım Jomon'la'.
Didn't I tell you about my friend? He has come!
Sana bahsettiğim arkadaşım geldi.
Vaidehi's friend.
Vaidehi'nin arkadaşı.
Friend means " they are thick friends!
Arkadaştan kastım sıkı fıkı dostlar.
My friend! - Also from Kerala.
- Ben de Kerala'danım.
Perumal said that his daughter is a thick friend of yours?
Perumal, kızıyla senin sıkı fıkı olduğunuzu söyledi.
Lawrence Boyd can be friend to no man.
Lawrence Boyd hiç kimseyle arkadaş olamaz.
Your friend Lawrence Boyd.
Arkadaşın Lawrence Boyd.
You should have told me that your friend is such a marvelous court jester.
Arkadaşının harikulade bir saray soytarısı olduğundan bahsetmen gerekirdi.
He is no friend of mine.
O benim arkadaşım değil.
Chuck is not your savior. And if I'm not your friend, you have no friends.
Eğer ben arkadaşın değilsem hiç arkadaşın yok demektir.
From me to my best friend.
Benden en iyi arkadaşıma.
And nobody wants a friend like that.
Ve kimse böyle bir arkadaş istemiyor.
Then his friend comes along.
Sonra arkadaşı gelir.
His friend comes along.
Arkadaşı birlikte geliyor.
He was a friend of a cousin of a client, some sort of scientist, who needed help funding his various tech ventures, so Tabor...
O bir müşterinin kuzeninin arkadaşıydı,... bir tür bilim adamı, teknolojik şeyler için paraya ihtiyacı vardı, Tabor da
- He's your friend?
- Arkadaşın o mu?
He was a good friend. I'll miss him.
İyi bir arkadaştı onu özleyeceğim.
The way I treated you when we first came out of stasis, for how I treated your friend, Victor.
Dondurucu bölmeden çıktığımızda sana davrandığım gibi arkadaşın Victor'a da davrandığım için.
We've got to stop thinking of him as our friend. He stopped being that the moment he downloaded. Ryo Ishida's memories.
O'nu arkadaşımız olarak görmeyi bırakmalıyız Ryo Ishida'nın hafızasını yüklediğinden beri öyle olmayı bıraktı.
It's been far too long, my old friend.
Çok uzun zaman oldu eski dostum.
I got it from a friend of yours. He could use a lift. I'm sending you his coordinates.
Bir arkadaşınızdan aldım sana koordinatlarını gönderiyorum.
I want my friend back.
Arkadaşımı geri istiyorum.
Your friend?
Arkadaşın?
What? No, he was my friend. My mentor...
O benim arkadaşım, akıl hocamdı.
Give us the file. We'll deal with the kidnapping, and your friend will be safe. I promise.
Dosyayı bize ver kaçırılmayla ilgilenelim, arkadaşın güvende olsun, söz veriyorum.
Adrian. Adrian's friend.
Adrian, Adrian'ın arkadaşı.
Apparently, he was a classmate and a friend of your brother's.
Anlaşılan o ki, kardeşinizin sınıf arkadaşı ve dostu.
Remember that friend I mentioned, T.J.? The one on the station in the Mirzam system?
- Sana bir arkadaşımdan bahsetmiştim Mirzam sistemindeki istasyondan T.J.
'Kay, look... I know you think he's your friend'cause he's teaching you how to fix all this junk, but you can't trust him.
Pekala, bak bu çöpleri tamir etmeyi öğrettiği için onu arkadaşın sanıyorsun biliyorum ama ona güvenemezsin.
We're actually here to pick up a friend.
Buraya bir arkadaşımızı almaya gelmiştik.
- A friend?
- Arkadaş mı?
While I appreciate your desire to keep the peace, I hope you can appreciate my desire to rescue a friend.
Barışı koruma arzunuzu takdir ederken arkadaşımızı kurtarma arzumuzu takdir etmenizi umuyorum.
- A friend.
- Bir arkadaşımı.