Given Çeviri Türkçe
32,217 parallel translation
But now, you've given me time.
Fakat şimdi bana zaman kazandırdınız.
Who can blame them really, given the rising tide of crime.
İşlenen suç sayısındaki artışa bakarsak, kim onları suşlayabilir ki?
It's like you've given him his life back.
Ona hayatını geri verdiniz.
Given the size of the kidney tumor,
Böbrek tümörü çok büyük olduğu için 36 mm iğne kullanacağım.
[Glenn E. Martin] We've taken discretion away from judges, arguably the most neutral party in the court, and given it over to prosecutors.
Takdir hakkını, muhtemelen mahkemelerin en tarafsız parçası olan hakimlerden alıp savcılara verdik.
That, um, order given by J. Edgar Hoover was essentially to destroy any black, progressive... Third World movement in this country.
J. Edgar Hoover tarafından verilen emir bu ülkedeki her siyah, ilerici Üçüncü Dünya hareketini yok etmek üzerineydi.
Huge incentives given to contractors for very long contracts, so it's actually a disincentive to provide the service, because you're going to be paid anyway.
Uzun vadeli sözleşmeler için muazzam teşvikler veriliyor. Hatta hizmeti vermenin bir getirisi yok, çünkü zaten paranızı alıyorsunuz.
And what if I said I lost confidence in your ability to know what I'm looking for in any given situation?
Benim ne aradığımı bilme yeteneğin konusunda sana olan güvenimi kaybettim desem ne olur?
- Yeah, but the only issue is, we need to find traders that are willing to bankroll the son of a bitch, given his reputation.
- Evet ama tek sıkıntı namından dolayı pisliği finanse etmek isteyecek birilerini bulmak zor.
I don't know anything about a house, certainly not for a person who doesn't have any confidence in my ability to know what he's looking for in a given situation.
Ev falan bilmiyorum hele de ne istediğini anlama yeteneklerime güvenmeyen birinin evini hiç bilmiyorum.
I'm sorry, kid, normally I would've given you a little more time to recover, but this is kind of a special situation.
Üzgünüm, evlat, normalde kendini toparlaman için sana biraz daha zaman tanırdım, ama bu özel bir durum.
Now, given that, given what we've found, is there anything you'd like to admit to me?
Şimdi, bulunup bana verilen şeyleri göz önüne alarak, bana itiraf etmek istediğin bir şey var mı?
What's Martin given you?
Martin sana ne almış?
Consideration is being given as to how to approach the incident.
Olayın nasıl gerçekleştiği belirsiz.
You've given me a lot of encouragement. Thank you.
Çok cesaret verdin, sağ ol.
I still haven't given them an answer.
Hala bir cevap vermedim.
I've given this a lot of thought and I've changed my mind.
Bunu çok düşündüm ve fikrimi değiştirdim.
You were given opportunity to cede this territory.
Size bu bölgeden vazgeçmeniz için bir fırsat verilmişti.
For all you have given me, I make these vows.
Bana verdiğin her şey için bu yemini ediyorum.
Because the love of God has been poured out in our hearts through the Holy Spirit, who has been given to us.
Çünkü Tanrı'nın sevgisi bize verilmiş Kutsal Ruh aracılığıyla yüreklerimize dökülmüştür.
No doubt in part to the care Aida has given to you.
Aida'nın sizinle iyi ilgilenmesi yadsınamaz tabii.
What I wouldn't have given for that in primary school.
İlkokula giderken bana verilmeyen bir şeydi bu.
Given the fact that they raided his cache, I would say... might have been sent by a rival smuggler.
Zulasına saldırdıklarını göz önüne alırsak, bence rakip kaçakçılar tarafından gönderilmiş olabilirler.
A box, a locked metal box given to me by a very important person at home.
Bir kutu, kilitli metal bir kutu. Ülkemde bana çok önemli bir kişi tarafından verilmişti. Parti yetkilisinin miydi?
Given the stakes, I-I need to be certain that I'm right.
Riskler göz önüne alındığında, haklı olduğuma emin olmalıyım.
Murphy must've given us the wrong password.
Murphy bize yanlış parolayı vermiş olmalı!
However, he is physically unsubstantial... since he wasn't given one.
Ancak, fiziksel görünümü belirlenmediği için bir görüntüsü yok.
KILL HIM IN GIVEN TIME.
VERİLEN SÜREDE ONU ÖLDÜRÜN.
Have you spoken with people in the scientific community that have given you some sort of a time frame?
Bilim camiasından size zaman aralığı verebilecek biriyle görüştünüz mü?
Given the scenarios and the projections put forward by the science, our islands will be underwater, and so the question is, what do we do about it?
Bilimin işaret ettiğine ve yaptığı tahminlere göre adalarımız su altında kalacak. Esas soru şu : Bu konuda ne yapabiliriz?
So is it possible to ever pass a carbon tax now, given the current political situation?
Şu anki politik durumda karbon vergisinin kabul edilmesi mümkün mü?
And the greatest fear about all of this is leaving this planet in better shape than we were given it and that's not what we're doing today.
Bu hususta en büyük korkulardan biri de gezegeni bulduğumuzdan daha iyi hâlde bırakmayla ilgili.
I thought it best... given the circumstances.
En iyisinin böyle olacağını düşündüm.
We made a model of the nuclear fallout, and given there's no time for evacuations, we're looking at immediate casualties in the thousands, with millions more affected.
Nükleer döküntünün birmedelini yaptık Tahliye için zaman olmadığını hesaba katarsak, anında binlerce kişi ölecek... ve milyonlarcası da etkiye maruz kalacak.
Given your status in Witness Protection, we can't offer you anything official.
Tanık Koruma'da olduğun için sana resmi bir şey teklif edemeyiz.
" Ask and it will be given to you.
Dile ve arzun gerçek olsun.
At any given time there might be 10 to 15 studies going on.
10 ilâ 15 arası çalışma aynı anda yürütülebilir.
If you're watching this, that means Melissa's managed to escape and given you Mom's ring.
Bunu izliyorsan Melissa kaçmayı başardı ve annemin yüzüğünü sana ulaştırdı demektir.
Look, given what's just happened, we may want to cancel the Elizabeth Vargas interview.
Bakın az önce olanlardan dolayı Elizabeth Vargas röportajını iptal etmek isteyebiliriz.
And difficult times, certainly, to lead, given the challenge from the governor of Michigan, the near riot in the Capitol.
Ve Michigan valisinin davranışları ile mecliste neredeyse çıkan ayaklanmaya bakacak olursak liderlik etmek için de zor zamanlar kesinlikle.
Given that and the fact that Kirkman was fired, is it possible the country's being led by the wrong Designated Survivor? "
'Bu noktada, Kirkman da kovulduğuna göre acaba ülke yanlış seçilmiş varis tarafından mı yönetiliyor? '
Given this surprising development, we decided to follow Peter, and see if our cameras could capture his story, as well.
Bu sürpriz gelişmeyi göz önüne alarak, Peter'ı takip etmeye karar verdik, ve kameralarımızı gördüğünde belki bize hikayesini anlatabilir.
You know, now that I'm not tied down by the show, it's given me more time to pursue my true passion :
Biliyorsunuz, artık diziyle bir bağım yok, bu sayede gerçek tutkularımın peşinden gitme vaktim oldu :
Given Articles 533 and 535 of the Penal Proceedings Code... we declare Knox, Amanda Marie, and Sollecito, Raffaele guilty of the crimes charged.
Ceza Muhakemesi Kanununun 533. ve 535. maddeleri uyarinca, Knox, Amanda Marie ile Sollecito Raffaele'in suçlu olduklarini beyan ediyoruz.
Then you should have given them to me.
Sen bana söyleyeceğini söyledin.
If you haven't given him that shot yet, it might be too late.
Şimdi müdahaleni yapmazsan,... çok geç olabilir.
I've given them a place to feel special, find glory, and earn a little cash, too.
Onlara kendilerini özel hissedebilecekleri, övgü alabilecekleri biraz da para kazanabilecekleri bir yer verdim.
What have you ever given them?
Peki sen onlar için ne yaptın?
This scarab was given to my family by the people of Agrabah many generations ago, a gift for freeing the kingdom from darkness.
Bu kutsal böceği Agrabah halkı nesiller önce krallığın karanlıktan kurtarılmasının hediyesi olarak aileme vermiş
What... exactly as predicted, given the court of public opinion.
Tam olarak beklenen bu değil.... Kamuoyunun düşündüklerine bakarsak...
Questions have been raised regarding the possibility of elder abuse by a female in-home care provider, to whom Judge Mullen has given more than $ 1 million in the form of a series of checks from a money market fund.
Yargıç Mullen'e yaşlı istismarı yapıldığına dair soruşturmalar var. Çünkü Yargıç Mullen tarafından kadın bakıcısına seri çekler halinde para piyasası fonundan 1 milyon doların üzerinde ödeme yapılmış.