Glides Çeviri Türkçe
62 parallel translation
It glides across the record and it goes to this point right here.
Plağın üzerinde kayıyor ve tam bu noktaya gidiyor.
And glides and slides across the floor
Ve süzülür ve kayar Zemin boyunca
Glides softly on the breeze
Meltemde hafifçe salınır
With hair that gilds the water as it glides,
Dalga dalga yayılırken suyu altın yaldızla süsler saçları.
The unsuspecting breakfast glides ever closer to its doom.
Durumdan habersiz kahvaltı kayarak sonuna yaklaşmaktadır.
And in the clear blue sky, a hawk glides... wide and easy.
ve açık mavi gökyüzünde, bir şahin... kolayca kayıyordu.
And in the blue sky, a hawk glides wide and easy.
Ve mavi gökyüzünde bir şahin kayarcasına uçuyordu.
He's so greasy, he glides when he walks.
O kadar çok briyantin kullanıyor ki yürürken neredeyse kayıyor.
Everybody glides along on roller skates or on jogging shoes... with those Martian radio things over their ears. You look around you.
Etrafına bir bak.
It has flaps of skin between its arms and its legs, and it glides with them.
Bacaklarıyla kolları arasında bulunan deri dokusu sayesinde süzülür.
When his spirit returns at sunset and enters his shriveled body, when he rises slowly from his dusty coffin and creeps out into the darkness, when he glides across the empty desert where nothing is heard but the cry of the jackal... And the shuffle of his bony feet across the sand.
Günbatımında ruhu geri dönüp pörsümüş bedenine girdiğinde... tozlu tabutundan yavaşça kalkıp... karanlığın içinde emekleyerek ilerlerken... bir çakalın ulumasından başka hiçbir sesin duyulmadığı... boş çölde akıp giderken... kumun üzerinde kemikli ayaklarının hışırtısını duyabilirsin.
"The Wild Goose Glides along the Beach!"
"Vahşi Kaz plaj boyunca süzülür!"
It glides as softly as a cloud.
Bir bulut gibi yumuşakça süzülür.
A creature that glides through the air.
Öyle bir hayvanki, hava da süzülerek gider.
- Ah, and the beaches and then the plane just glides in.
Plajları görüyorsun. Sonra uçak süzülerek iniyor.
As the bird glides forward, the air flowing under the wing is impeded by the wing's downward curve.
Kuş ileri süzüldükçe, kanadın altından süzülen hava kanadın aşağıdaki kavisinden engellenir.
It's travelling economy, wasting as little energy as possible, as it glides through the waters of the tropics.
Dönenceler arasındaki denizlerde süzülürken ucuza seyahat edip mümkün olduğunca az enerji harcar.
A one and half metre long common octopus glides by.
Bir bucuk metre uzunlugundaki bir ahtapot yan tarafta kayip gidiyor.
You can see that they can steer when one squirrel uses the same take-off point but glides away to land on different trees.
Havada yön değiştirebildiklerini biliyoruz çünkü bir sincap aynı kalkış noktasından atlıyor ama süzülerek başka bir ağaca konuyor.
Outspoken American activist Lilly Moscovitz, the maid of honor, glides forward as a vision in pink.
Samimi Amerikan eylemcisi Lilly Moscovitz, baş nedime, pembeler içerisinde ileri doğru kayıyor.
It glides in, scoops up an easy meal and carries it away.
Süzülerek geliyor, bu kolay yemekten iri bir lokma alıp uzaklaşıyor.
Dewy morning glides your forehead night Resides in your tresses.
Sabahın çiy damlaları teninden süzülüyor. Gece saçlarında kayboluyor.
"where all is painted in an instant and on which " everything glides "
Sessiz hafifliğinin bir yansımasıdır... bu hayatın. "
She glides zig-zagger.
O ateş gibi yakar.
Your water metaphor relating to emotional distance, but then that glides into this erotic thing...
Duygusal uzaklıkla ilişkilendirdiğin su metaforu ama sonra şu erotizme kayan şey.
little miss snowflake glides.
Dünya güzeli kar tanesi gibi süzülür.
She hang glides, she ice climbs.
Uçurtma planörle uçuyor, buzlara tırmanıyor.
The spray flies as the speedboat glides
Sürat motoru köpük köpük kayar gider
It glides forward.
İleriye doğru kayıyor.
It glides forward.
İleriye doğru süzülüyor.
Serena just glides through.
Serena aradan sıyrılıverdi.
I like know it feels when the water glides off my ass.
Suyun popomun arasından kayıp gidişi hoşuma gidiyor.
It glides down into your belly and blooms into a feeling of peace. In a world beset by evil.
Dört bir yanını kötülüğün kuşattığı bu dünyada midene yavaşça iniyor ve içinde barış tohumları açıyor.
It glides along a little.
Biraz gidiyorlar.
This youngster glides on air currents rising from the mountain slopes below.
Bu genç, aşağıdaki dağın yamaçlarından yükselen hava akımıyla süzülüyor.
From here, he glides to a place he knows... where he can deal with the bone, where there are giant rock slabs on the lip of an escarpment.
Buradan, dev kaya tabakaları bulunan ve kemiğin hakkından gelebileceği,... önceden bildiği bir yere doğru süzülüyor.
It's just you've got no chance, have you? If it goes wrong, it's not like a plane that glides.
Olur da bir sorun çıkarsa uçak gibi süzülmez.
How she glides? You can't take your eyes off her.
Nasıl da süzülüyor, başka yöne bakamıyorsun.
And as the tail beats occur, the animal's pointing up, and when she glides, she points down.
Kuyruğunu salladığında hayvan yukarı doğru bakıyor, süzüldüğünde de aşağı doğru.
"That orbéd maiden with white fire laden, whom mortals call the moon,." "Glides glimmering o'er my fleece-like floor..." "By the midnight breezes strewn."
"Ölümlülerin Ay dediği beyaz alev yüklü o yuvarlak bâkire gecenin esintisi eşliğinde pösteki döşemem üzerine parıldıyor."
The quiet girl who glides silently through the place with a gentle, ethereal smile, who is that person?
Nazik, sonsuz bir gülümsemeyle sessizce etrafta süzülen kız, kimdi o?
Okay, up next, a pair of, uh, low-profile, super limited edition Air Glides, released only in Japan.
Tamam sonraki ayakkabımız kısa bilekli sadece Japonya'da satılmış Süper Kısıtlı Seri Hava Kayakları.
"it runs like it glides"
# Süzülerek gidiyor
It glides up along your leg.
Bacağın boyunca süzülüyor.
Its electric motor glides you along without vibration.
Elektrikli motoru sayesinde yolda adeta kayacaksınız.
By holding its rear legs back and to the sides, it was able to become an incredibly efficient glider... moving through the forest in a series of long, looping glides.
Arkadaki ayaklarını geriye ve kenarlara açarak son derece etkili bir planör olabilirler. Orman boyunca bir dizi uzun döngüler halinde süzülürler.
It glides, man.
Süzülüyor abi.
But the camera glides beautifully into a perfect world.
Ama kamera, kusursuz dünyaya doğru güzel bir şekilde kayar.
She glides through the garden on hidden wings.
Gizli kanatları ile süzülüyor bahçede.
She just glides.
Adeta akıyor.
The camera glides. Greens and blues.
Kamera kayar.