English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Greatest

Greatest Çeviri Türkçe

12,411 parallel translation
The question is whether we are prepared to allow room for the natural world's greatest hunters.
Sorun şu, doğanın en görkemli avcıları için bir yaşam alanı ayırmaya hazır mıyız?
The greatest tropical forest on Earth is the Amazon.
Dünya'nın en büyük tropikal ormanı Amazon'dur.
The greatest threat to wild dogs comes from humans.
Vahşi köpeklere yönelik en büyük tehdit insan kaynaklı.
But as always, the greatest weapon in the war against poaching is the next generation.
Her zaman olduğu gibi, bu mücadeledeki en önemli silah gelecek nesiller.
Kachinsky says he accepted the Dassey case knowing it would be his greatest professional challenge.
Kachinsky, Dassey'nin avukatlığını meslek hayatının en zor davası olacağını bilerek kabul ettiğini söyledi.
the penguins'greatest enemy.
Penguenlerin en büyük düşmanı.
They're facing the greatest challenge of their young lives and they'll only go when all are ready.
Genç yaşamlarının en büyük zorluğuyla yüzleşiyorlar ve sadece bütün hepsi hazır olduğunda gidecekler.
to leave a legacy, here at the Wren after we're gone, is the greatest.
... yani Wren'de kalacak bir miras bırakmak şereflerin en büyüğüdür.
You know, last night, that was the greatest night of my entire life.
Biliyor musun, dün gece hayatımın en harika gecesiydi.
Some of the greatest thinkers in the world, who believe social scientists must be allowed to study human behavior unfettered by conventional concepts.
Dünyadaki bazı harika düşünürler sosyal bilimlerin insan davranışlarını geleneksel konseptlerle serbestçe çalışmasına izin verilmesi gerektiğine inanıyor.
He should have been my greatest champion... but his focus was not always on the mountain.
En büyük şampiyonum olması gerekirdi ama dikkati hep dağda değildi.
That, lord, is one of your greatest miracles.
Bu, senin en harika mucizelerinden biridir.
The greatest migration in human history.
İnsanlık tarihinin en büyük göçü.
Yeah, you know, maybe we're not all geniuses. So we're not the greatest generation, so what?
Dâhi olmayabiliriz, gelmiş geçmiş en mükemmel nesil değilsek ne olmuş?
And I know you'd be the greatest possible mother to my child.
Ve çocuğuma olabilecek en iyi annenin sen olduğunu biliyorum.
- I'm gonna hate myself in the morning for saying this, but that could actually be the greatest closing line of all time.
Sabah bunu söylediğim için kendimden nefret edeceğim ama bu gelmiş geçmiş en büyük yakınlaşma hattı olabilirdi.
You see, there are only a few genes that separate the greatest rock stars in history from male models.
Gelmiş geçmiş en büyük rock yıldızlarını erkek mankenlerden ayıran sadece birkaç gen vardır.
I may not be the greatest fighter of all time, but what I learned that day...
Tüm zamanların en iyi boksörü değilim belki, ama o gün...
And I call him one of the greatest performers there are.
Bugüne kadar olan en iyi maçlarından biri olacağını düşünüyorum.
This is probably the greatest treasure in this room.
Muhtemelen odadaki en değerli hazine.
Fighting here has been one of Vinny Pazienza's greatest dreams since becoming a professional boxer.
Burada dövüşmek boksörlüğe başladığından beri Vinny Pazienza'nın en büyük hayaliydi.
That was the greatest day of my life!
Şimdiye kadar geçirdiğim en güzel gündü!
" All comparisons with greatest writers.
En büyük yazarlarla kıyaslamalar.
I've been away so long... we have to celebrate my return to the greatest of nations... with all things American.
Çok uzun zamandır uzaktaydım, Dönüşümü ulusların muhteşemliği adına kutlamalıyız Amerikan olan her şeyle birlikte.
It's the greatest idea in the world.
Dünyadaki en büyük fikir budur.
The man with the hands of stone, from Panama, has to be regarded as one of the greatest fighters of all time.
Panama'dan gelen demirden yumruğu olan adam tüm zamanların en büyük dövüşçülerinden biri olarak kabul ediliyor.
I hope you hear my greatest hits.
Benim best of albümüm
The greatest gift a grandson can give his grandfather is a hot college girl who wants to have unprotected sex with him before he dies.
Bir torunun büyükbabasına verebileceği en büyük hediye ateşli bir üniversiteki kızdır. Ona ölmeden önce korunmasız seks vermeyi arzulayan bir kız.
You are turning down getting some of the greatest head of your life from one of the hottest girls
Biraz almaktan vazgeçiyorsun Hayatının en büyük başının En sıcak kızlardan birinden
And take the greatest care yourself.
" Ve kendinize çok iyi bakın. Sevgilerimle, Abe.
That was Abe's greatest gift of all.
O görünmezdir, Jake. Abe'in en büyük özelliği buydu.
It's a great city, but, come on the greatest city in the world?
Harika bir şehir, ama haydi dünyanın en büyük şehri mi?
"What's that smell?" "Oh, that's the greatest city in the world."
"Bu koku nedir?" "Ah, bu dünyanın en büyük şehri"
You, truly, are one of the greatest talents in this business.
Siz, gerçekten, bu işte en büyük yeteneklerden birisiniz.
I am the greatest chef on this planet!
Ben bu gezegenin en büyük şefiyim!
I will take you to this dance school, and you will become the greatest dancer, and I will become the greatest inventor ever!
Seni bu dans okuluna götürürüm Ve en büyük dansçı olacaksın, Ve bende şimdiye kadarki en büyük mucit olacağım!
Oh, greatest ballet master of all time!
Oh, tüm zamanların en iyi bale ustası!
Sir, this is the greatest abstract question of our world.
Bayım, Bu bizim dünyanın en büyük soyut sorusu.
I killed your daughter, and released the greatest power within you.
Kızını ben öldürdüm. Sendeki o büyük gücü ortaya çıkardım.
And this is the greatest wonder of all.
Ve işte en büyük mucize.
Then you will be making the greatest of mistakes, for you will deny yourself what your spirit needs most.
Ruhunun en çok ihtiyaç duyduğu şeyde kendini inkar edersen, işte o zaman hayatının en büyük hatasını yaparsın.
To Egypt's greatest builder.
Mısır'ın en büyük mimarına.
Zaya thought you were the greatest thing in all of creation.
Zaya senin yaradılıştaki en önemli şey olduğunu sanıyordu.
It is the single greatest architectural achievement that ever was and ever will be.
Bu hem geçmişin, hem de geleceğin en büyük mimarı başarısı.
I thought you were the greatest of all the gods.
Tanrıların en büyüğü sensin sanıyordum.
I am the greatest god.
Tanrılar değil en büyük Tanrı.
You didn't think I'd misplace Egypt's greatest treasure?
Mısır'ın en değerli hazinesini kaybedeceğimi sanmadın ya.
And you'll be murdered by the world's greatest lover.
Siz de ölmüş olursunuz dünyanın en büyük âşığı tarafından.
Kelly, that would be the greatest thing that ever happened to me, if a man's being honest.
Kelly, bu başıma gelebilecek en güzel şey olurdu. Eğer dürüst olmam gerekirse.
And in times of grave threat, mount an aggressive offense if America is to hang on to that trophy of being the greatest nation on Earth.
Ve ciddi tehdit altındaki zamanlarda saldırgan bir suç oluşturun Eğer Amerika, Dünya'daki en büyük ulus olma ödülüne asılacak olursa.
♪ Towards our greatest memories ♪
Yürü!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]