Ground rules Çeviri Türkçe
451 parallel translation
Oh, no, it's true that we don't know anything - oh, the ground rules for tennis or a recipe for shrimp curry... a - a little charity nursing - but nothing very important.
Hayır, hayır bu doğru. Hiçbir şeyi bilmediğimiz. Mesela tenisin temel kurallarını bilmeyiz, veya acılı karides yapmayı bilmeyiz.
You know, somebody should have given me a copy of the local ground rules.
Birinin bana burada uyulması gereken kuralları anlatması gerekiyor.
Mr. Fats brown, on the other hand, having relinquished the champion's mantle, has gone fishing. These are the ground rules in the twilight zone.
Bay Roger Simpson Leeds, insan kalbinin veya ALACAKARANLIK KUŞAĞI'nın çözemeyeceği tam bir karanlık...
The ground rules here, however are different.
Ancak şu andaki durum, biraz daha farklı.
The ground rules are simple.
Oyunun kuralları basit.
First, let us lay some ground rules.
Önce, tartışma temelini koyalım.
But keep in mind, won't you, that the same ground rules apply.
Ama temel kuralların geçerli olduğunu unutmayın, olur mu?
- I want some ground rules right now.
- Bazı kurallar istiyorum, hemen, şimdi. - Sen ne istiyorsan.
We had some ground rules.
Bazı kurallarda anlaşmıştık.
I have abided by all the ground rules you laid down, Barnett.
Koyduğun bütün kurallara uyduk Barnett.
I think we've got more important things to talk about, like you and me and some ground rules for working together.
Sanırım konuşmamız gereken daha önemli konular var. Mesela sen ve ben gibi, ve birlikte çalışmanın bazı temel kuralları olduğu gibi.
Every day we get the lineup cards... and then explain the ground rules to the managers.
Her gün takım kadrolarını alıyoruz ve maç kurallarını anlatıyoruz.
And then in the eighth inning, some clown hits one in the bull pen... so the left fielder, he knows the ground rules, he doesn't chase after it.
Sonra bir şapşal, kulübeye atıyor, sol kanattaki, onun peşinden gitmiyor.
And I say, " I'm sorry, they just changed the ground rules.
Kurallar değişti.
A few ground rules :
Birkaç altın kural :
That's a whole new set of ground rules.
Bu da bir sürü yeni kural demektir.
Okay, let's set the ground rules here. ( indistinct excited chatter )
Pekala, Temel kurallarý belirleyelim.
These are the ground rules.
Bunlar saha kurallarıdır.
Chuck and I decided before we hit national air we should establish a few ground rules.
Chuck, ulusal yayına geçmeden önce temeldeki kurallar oturtulsun istiyor.
Ground rules? What is this, Dan?
Temeldeki kurallar mı?
These are the ground rules.
- Tamam. Bunlar başlıca kurallar kurallar.
- The ground rules.
- Başlıca kurallar.
So, Tess, a few ground rules.
Evet Tess, bir kaç prensibimiz var.
No, no, no. I'm going to win because I've got her to accept the ground rules.
Hayır, hayır, hayır. Ben kazanacağım çünkü ona temel kuralları kabul ettirdim.
Dad just came by to lay down some ground rules... for when I come home... no more running away, no more setting his cars on fire.
Babam sadece, ben eve geldiğimde kendi kurallarını uygulamaya çalışıyor. Daha fazla kaçmak yok, arabasını ateşe vermek yok.
Uh, listen, before we get started, we, uh - we might wanna set some ground rules.
Dinle, başlamadan önce bazı kurallar koysak iyi olur.
Let's go over the ground rules.
Oyun kurallarını tekrar bir gözden geçirelim.
Now, it's time to lay down the ground rules of the house.
Şimdi, evin temel kurallarını koymanın vakti geldi.
Very well. But first, some ground rules.
Önce temel kuralları konuşalım.
Of course you can go out on dates. But we do have certain ground rules.
Tabi ki çıkabilirsin, ama bazı kesin kurallarımız var.
- You and your ground rules!
- Sen ve senin kuralların!
So follow the ground rules.
Bu bakımdan, lütfen ana kurallara uyun. Birincisi...
There are no ground rules.
Kural yok.
- Some ground rules, though.
- Bazı yer kuralları.
You know, there are ground rules in families just like on this ship.
Ailelerin de temel kuralları vardır. Tıpkı bu gemide olduğu gibi.
We're not conducting any business until we set some new ground rules.
Bazı kurallar belirlemeden iş konuşmayacağız.
By the way, Drew has some ground rules and....
Bu arada Drew'in bazı temel kuralları vardır.
I'm here to let you in on a few ground rules.
Sana birkaç temel kuralı göstermek için buradayım.
I'm sorry, I just need to clarify the ground rules of Maris and my separation.
- Şimdi mi? Üzgünüm. Maris'le ayrılığımızın temel kurallarını belirlemeliyim.
You know, just in case, we should come up with ground rules.
Her ihtimale karşı, temel kurallar koyalım.
- Me neither. As long as you get a few ground rules laid down.
Benim de, tabii bazı temel konularda anlaşabilirsek.
So... having firml y established the ground rules what are you doing two weeks on Saturday?
Şimdi, temel kuralları belirlediğimize göre, iki hafta sonra Cumartesi ne yapacaksın?
There would have to be a few ground rules.
Belli başlı bir kaç kural koymalıyız.
I thought with some ground rules, we could set some things straight.
Bazı temel kurallar getirirsek, bazı şeyleri konuşabiliriz.
But there are a few ethical ground rules... we should quickly get out of the way.
- Ben de kalkabilir miyim? - Hayır. Geziden önce bitirilecek ödevi var.
No ground rules.
Hayır, hayır, hayır, öyle değil.
One of the rules says I can't ground anyone just because he asks me to.
Kurallardan biri, sırf istiyor diye birini uçmaktan men etmemek.
The rules say I have to ground anyone who's crazy.
Kurallara göre deli olanların uçmasını yasaklamalıyım.
There are ground rules.
Evet.
But we haven't touched the ground outside,... so we haven't broken any rules.
Ama dışardaki toprağa dokunmadığımız için,... yeminimizi bozmuş sayılmayız.
On the ground, there's separate rules for national guards and active duty soldiers.
O tarz ayrımcılık her zaman yapılıyor. Buradaki tek fark benim kabul etmem.