English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He'll be there

He'll be there Çeviri Türkçe

996 parallel translation
If there's any food within 25 miles, he'll be the one to get it.
25 mil içinde yiyecek bir şey varsa onu bulacak tek kişidir.
Well, when he comes to my theatre to read a part i shall offer him, There'll be 3 of us.
- Ona önerdiğim bir rolü okumak için benim tiyatroma geldiğinde üçünüz olacaksınız.
He'll be there.
Orada olacak.
When Mr. Zaroff falls down there, he'll be all through hunting.
Bay Zaroff buraya düştüğünde av hayatı sona ermiş olacak.
There'll be plenty of trouble when he comes to.
Kendine geldiğinde çok patırtı kopacak.
Sure, he'll be there.
Tabii, orada olacak.
He says there'll be no more white man.
Hiçbir beyaz adamın kalmayacağını söyüyor.
When he gives the game away to the ambassadress, there'll be the deuce of a row. I wouldn't miss it for the world.
Bunu dünyada kaçırmam.
There'll be another assistant and he won't even notice.
Başka bir asistan olacak ve o fark etmeyecek bile.
There he'll be set ashore without pay, to await orders.
Emirleri beklemek için ücret almadan sahilde kalacak.
There'll never be a moment in his whole life when he'll ever regret having married me.
Hayatı boyunca, benimle evlendiğine pişman olacağı tek bir an bile olmayacak.
He'll be there at 4.
4'te orada olacakmış.
Maybe tonight he'll be there, the impresario.
Belki bu gece orada olacak, menajer yani.
When Mars'wife gets my car fixed, and he finds out what happened there'll be plenty of trouble.
Mars'ın karısı arabamı tamir edince, ve burada neler olduğunu anlayınca sorun çıkacak.
We'll just find someone who was in your class at college and he'll identify you, and that's all there'll be to it.
Üniversiteden bir arkadaşını bularak o olmadığını ispatlarız.
Drive on. He'll be there ahead of us.
Oraya bizden önce varacak.
And he'll be there, setting waiting.
Ve çok geçmeden orada olacak.
WHAT MAKES YOU SO SURE HE'LL BE THERE?
Oraya gideceğinden çok mu eminsin?
OH, HE'LL BE THERE, ALL RIGHT.
Kesinlikle orada olacak.
He'll be there in full view of 70,000 cheering fans.
Yetmiş bin taraftarın gözü önünde olacak.
Just meet him once. He'll be there.
Kendisi buluşmaya hazır, bir gör.
He gave me this. $ 2,000 and there'll be more.
Bana bunu verdi. 2000 dolar, daha da verecek.
I'm going to look up at six o'clock, and there he'll be.
Saat altıda başımı kaldırıp bakacağım, ve orada olacak.
There's a wedding, and he'll be alone in the ward.
Bir düğün var ve kendisi koğuşta yalnız olacak.
He'll be there in the morning, and he'll stay there.
- Sabahleyin oraya gelip orada kalacaktır.
If he calls, say I'll be there at 2 : 00.
Eğer ararsa, 2 : 00'de orda olacağımı söyleyin.
He'll be there at 8.30.
Saat 8 buçukta orada olacak.
Mendoza'll be there, won't he? Uh-huh.
Mendoza da orada olacak, değil mi?
He'll be sitting there waiting to blow your head off.
Kafanı uçurmak için orada bekliyor olacak.
They've got a signal through to the officer commanding there, told him to do what he can, but I don't suppose that'll be very much.
Oradaki kumandana bir sinyal göndermişler ne yapacağını söylemişler ama pek fazla bir şey olacağını sanmıyoruz.
He insults me, but one day there'll be a payoff!
Bana hakaret etti ama birgün ödeyecek.
He'll be in there.
Orda olacak.
How do you know he'll be there tonight?
- Orada olacağını nereden biliyorsun?
He'll be there by 6 : 00.
Saat 6 : 00 gibi orada olur.
And if there's a God in heaven, I'm sure he'll be in Gus'corner tonight.
Ve cennette Tanrı varsa, bu gece Gus'ın köşesinde olacağına eminim.
If he's lucky, he'll have a marker, if he isn't, it won't make a difference because there won't be anybody to mourn him.
Şanslıysa, bir mezar taşı olur. Değilse, pek de fark etmeyecek çünkü yasını tutan kimse olmayacak.
Mr. and Mrs. Van Daan, you're upstairs. I regret there's no place up there for Peter. But he'll be here, near us.
Ne yazık ki yukarda Peter için yer yok ama burada, yakınımızda olacak.
He'll be there at 3 : 30.
Saat 15.30'da gelecek.
He'll be there half an hour after sunup.
Şafaktan yarım saat sonra orada olacak.
- We've decided, and he'll be there.
- Karımızı verdik, orada olacak.
He'll be there for sure.
Mutlaka gelir.
And he'll be there till I remove him.
Ve, seni sheriff olarak atıyorum.
Wait there, please, he'll be right with you.
Lütfen bekleyin, birazdan gelecek.
That footslogger knew all the time he was gonna have her up there. I'll never be able to...
Bu ayakçı onun her an kızın yanında olduğunu biliyordu.
There's a good chance he'll be picked up.
Umarım sahip olabileceği... iyi bir şans vardır.
He'll be right there.
Birazdan gelecek.
He'll be there.
Yolda geliyor.
Which indicates there's no telling when he'll be back.
O yüzden ne zaman gelir bilemeyiz.
- Yes, he'll be right there.
- Evet, birazdan gelir yanınıza.
He's in there, he'll be right out.
İşte içeride, şimdi çıkar.
Somebody tell him if he's going to be in Ruby tonight... that I'll be there sometime.
Ona söyleyin, bu gece Ruby'ye gideceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]