There it is Çeviri Türkçe
23,857 parallel translation
It doesn't mean she's out committing grand larceny. There it is.
- Hırsızlık yapacağı anlamına gelmiyor.
There it is.
İşte burada.
- ( computer chimes ) - There it is. Hey.
İşte burası.
There it is!
İşte!
Love you, Mom! There it is!
Seni seviyorum anne!
There it is.
Baklayı çıkardın.
There it is. There it is.
İşte bu, işte bu.
There it is.
- İşte oldu.
- There it is again.
- İşte burada yine var.
And that, that is your house right there, isn't it?
- Ve tam şuradaki evde sizinki, değil mi?
If there is one thing I learned from watching Dolly Parton's life story on a loop every nine minutes, it's that you got to be all in!
Her dokuz dakikada bir Dolly Parton'ın hayat hikayesini izlerken öğrendiğim bir şey varsa o da kesin olmaktır!
Is there anyone here who thinks that it's not Mary Drake?
Aramızda, bu kişinin Mary Drake olmadığını düşünen biri var mı?
The landscape of this country is changing, and there is nothing that anyone can do to stop it.
Bu ülke değişiyor ve kimsenin bunu durdurmak için yapabileceği bir şey yok.
It has to happen in that order, otherwise there is no Lucifer, there's no Cage, there's no nothing.
Bunun bir sırada olması gerekiyor yoksa ne Lucifer, ne kafes hiçbir şey kalmayacak.
The value of our company is in our intellectual property, our loyal customers, it's not out there.
Şirketin değeri bizim bildiklerimizde ve sadık müşterimizde.
I just wanted to say there is a "we" here... you and I, whether you like it or not.
"Biz" diye bir şeyin olduğunu söylemek istedim sadece. Sen ve ben, istemesen de.
If there's one secret that does seem to be able to remain safe these days, it is the identity of Thomas Shaw.
Görünen o ki bugünlerde gizli kalabilen tek sır Thomas Shaw'ın kim olduğu.
I know it's a crazy thing to ask, and this is not the right place or time, but there's never really a right time or place for anything these days.
Bunu söylemenin çılgınca olduğunun farkındayım ve hatta yeri ve zamanı da değil ama bu günlerde bu işin hiç doğru yeri ve zamanı yok.
There is a way to make it stop.
Bunu durdurmanın bir yolu var.
Whatever it is you're looking for, I don't think it's in there.
Aradığın her neyse orada olduğunu sanmıyorum.
Well, look, it's been almost a week since the girls have been able to hug their mother, so... if there's something we can do to make sure it's not two weeks, or three, or never... just tell me what it is we need to do.
Pekâlâ, bak, çocuklar annelerini kucaklamayalı neredeyse bir hafta oldu bu yüzden bunun iki, üç hafta yada asla olmayacağını garantilememizin bir yolu varsa bana yapmamız gerekeni söyle yeter.
There is, but it takes two weeks to take effect.
Var ama etki etmesi iki hafta sürer.
I heard someone say there was a body. Is it true?
Birini cesetten söz ederken duydum.
I mean, is there something wrong with it?
Başka bir yeri mi tavsiye edersiniz?
There is no way these kids would know these details if they didn't do it.
Eğer onlar yapmadıysa çocukların bu detayları bilmesi mümkün değil.
Wallace played the confessions at trial, and there is nothing like seeing the defendants say, "I did it,"
Wallace mahkemede itiraf videolarını izletmişti, ve sanıkların "ben yaptım" dediği görüntüler jürinin diğer her şeyi göz ardı etmesine yeter.
Could be something as simple as a dog tag from a solider that we knew to be there. Now we have a better shot than ever before of bringing these men home, but it is slipping away by the minute.
Şu anda bu adamı evine döndürmek için her zamankinden daha iyi bir şansımız var ama her saniye elimizden kayıp gidiyor.
Yeah, you know, it got me thinking, maybe there is something you can do for me.
Aklıma girdin, belki de benim için yapabileceğin bir şey vardır.
There is no way that she drugged me without you signing off on it.
Senin onayın olmadan beni haplamasının imkânı yok.
If he blows it, there's no job.
Eğer patlarsa iş falan kalmaz.
For everything that you did for me in there, but that is it.
İçeride benim için yaptıklarının karşılığı ama bu kadar.
But it won't disrupt the hackers'signal unless there is an electric current running through it, so get out.
Ama elektrik içinden geçen akımı olmadan hackerlerin sinyalini bozmayacak ;
Is there a different line for people who just made one tiny mistake and it's not her fault'cause she was just overwhelmed at the time?
Çok ufak bir hata yapan ve hatanın sorumlusu aslında kendisi olmayan, çünkü formu doldurduğu sırada işi başından aşkın olan kişiler için başka bir sıra var mı?
Out there is history. And nobody knows more about it than me.
Kimse de benden iyi bilmiyor.
Amaya, it's been forever, what the hell is going on in there?
Amaya, iki saat oldu, içeride neler oluyor?
You said it yourself... there is no bravery without fear!
Kendin demiştin, korku olmadan cesaret de olmaz.
I mean, is there any stopping it even?
- Durdurmanın yolu var mı ki?
Whether you realize it or not, there is no Flash without Iris West.
Sen farkına varsan da varmasan da, Iris West olmadan Flash da olmaz.
This is about teaching the 4 of you what happens out there and how to handle it.
Dördünüze dışarıda neler olduğunu ve nasıI başa çıkacağınızı öğretmekle ilgili bu.
Because knowing what Church's endgame was is like... it's like this thing that's still out there, lurking.
Çünkü Church'ın planının hala işler bir şekilde orada olduğunu bilmek...
I mean, not as crazy as me knowing Kung Fu, but it is definitely up there.
Kung Fu bilmem kadar değil ama kesinlikle delilik bu. - O yaptığın Kung Fu değildi.
It has shown me that there is still so much more to do, so please, I'm begging you to come with me because I cannot do it alone.
Yani lütfen, sana yalvarıyorum benimle gel, çünkü sensiz yapamam.
Because the Green Arrow hit it already, and we already got everything that there is to get there.
Çünkü Green Arrow oraya gitti bile ve oradan alınacak her şeyi çoktan aldık.
- You know, you'll be in the store, maybe you're, like, checking the price of onions or something, and you just look up and there he is, and then your eyes meet and it just works,
Bir markette olursun. Soğan fiyatlarına falan bakıyorsundur. Kafanı kaldırırsın ve oradadır!
It's a miracle anything is still intact in there.
Buradaki her şeyin sağlam olması bir mucize.
Yeah, I don't think there is anything beautiful about it.
Bence hiç de güzel değil.
The point is, the lion wouldn't be registered, so there would be no way to search for it.
Asıl sorun aslanın kayıtlı olmaması yani aramanın yolu yok.
It feeds on lies and hate, but here there is not that world.
Yalandan ve nefretten besleniyor, ama burada o dünya yok.
Here there is only this world, and I want you in it with me.
Burada sadece bu dünya var ve bende orada seni yanımda istiyorum.
I had it set up for when Alexis is there by herself.
Alexis tek başına oradayken gerektiğinde kullansın diye kurmuştum.
Kate Beckett is going to be dead by the end of the night, and there is nothing you can do about it.
Kate Beckett bu gece bitmeden ölmüş olacak, Ve bununla ilgili yapabileceğin hiçbirşey yok.
there it is again 133
there it goes 120
there it was 64
there it goes again 28
it is 11007
it is good 116
it is done 137
it is not okay 24
it is what it is 220
it isn't 1519
there it goes 120
there it was 64
there it goes again 28
it is 11007
it is good 116
it is done 137
it is not okay 24
it is what it is 220
it isn't 1519
it is mine 58
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't fair 52
it isn't much 21
it is me 119
it isn't worth it 21
it isn't real 27
it is not possible 57
it is beautiful 109
it isn't possible 18
it is possible 151
it isn't fair 52
it isn't much 21