He's back there Çeviri Türkçe
804 parallel translation
Even if he continues to talk back, act brash or bratty in the future be understanding of him, and continue to be there for him, okay?
Dinlemese de, gururlu davranıp her şeyi pat diye söylese de onu anlamaya çalışıp hep yanında ol.
- He's run out there through the back door.
- Arka kapıdan kaçtı.
I wonder if that guy back there thinks he's bullying me.
Oradaki adamın bana dayılık taslayıp taslamadığını merak ediyorum.
He's liable to keep paying you back until you're there the rest of your life.
Seni hayatının sonuna kadar orada tutabilir.
He goes back to the West Coast, there's a good-looking girl there... and there's another murder.
Batı'ya döndü ve orada başka bir güzel kızla tanıştı. Bir cinayet daha işlendi.
Reckon he's laying an egg back there, Jim?
Sence orda yumurtluyor mu, Jim?
There's always the chance he may come back again.
Yine de geri gelebilir.
He says there's something important on the Teletype six or seven items back.
Telekste önemli bir mesaj olduğunu söylüyor.
Well, he's pretty quiet back there.
Orada epeyce sessiz oturuyor.
He's back there, waiting for you.
- Arkada, seni bekliyor.
But he's back now. You have him there.
Ama dönmüş, işte burada?
There's no reason he can't be back at his desk tomorrow!
Bu adamın yarın işinin başında olması lazım!
Everybody wants to ride point so's he'll get in sooner. I'll bet there ain't a man back in the drag!
Herkes önde sürmek istiyor ki bir an önce varabilsin.
He's back there.
Arkada duruyor.
He's got a lot of good sailors to take care of back there.
Orada ilgileneceği pek çok iyi denizci var.
There was a Cheyenne Chief, Black Kettle, a great chief. A few years back he signed a treaty with the American government. He put an American flag on his tipi to show he meant to keep it and the US government kept it.
Bir Cheyenne şefi vardı, Black Cattle ( Siyah Sığır ), Büyük bir şefti Beş altı yıl önce Amerikan hükümetiyle bir anlaşma imzaladı O Amerikan bayrağını, anlaşmayı koruyacağını göstermek için çadırının önüne astı.Ve Amerikan hükümeti anlaşmayı sürdürdü Sonra, dört yıl önce bir avuç serseri, başıbozuk tipler Kendilerine Kolorado Gönüllüleri diyen bu serseriler Çok cesur, kahramanlar!
Maybe there's somebody else he wants to stab in the back.
Belki arkadan bıçaklamak istediği bir başkası vardır.
He makes you remember yourself a long time back, but there's been nothing.
o sana kendini uzun zaman önce hatırlattı, Fakat şimdi her şey bitti.
He's trying to remember when he put the key back in there.
Anahtarı ne zaman çantaya koyduğunu hatırlamaya çalışıyor.
And he's been there and come back.
O oraya gitti ve geri döndü.
And then he whipped around once, he whipped around twice, then he went back, then he spun him around once, and he spun him around twice, and finally he looked up and there he saw the last killer coming towards him, aiming.
sonra geri döndü, bir kez daha etrafında döndü, ve kendi etrafında iki kere döndü, ve sonunda başını kaldırıp baktı son katil nişan almış ona doğru geliyordu.
Oh, somewhere, someone once said... that there's always a point at the beginning of a love affair... where a man can draw back, where he's still safe.
Bir gün birisi demişti ki bir aşk ilişkisinin başlangıcında, bir adam güvende olduğu halde geri adım atıyorsa bunda mutlaka bir anlam vardır.
Jake. if you go back there. he's gonna kill you.
Jake, oraya geri dönersen, O seni öldürecek.
But he's coming back today, and there's something I just gotta know.
Fakat bugün geri dönüyor ve benim öğrenmem gereken bir şey var.
He's messed up as bad as those two back there.
Diğer iki cesetten farksız...
Oh, he's just back up there.
Öyle mi, yeni çıktı buradan.
'CAUSE I THOUGHT HE HAD ME ON MY BACK. AND THERE I WAS, LYING THERE,
Gözlerimi kamaştıran ışıkları seyrediyordum.
Even though there's no surf, he's right back in the swim.
Dalga olmamasına rağmen hemen yüzmeye döndü.
Which indicates there's no telling when he'll be back.
O yüzden ne zaman gelir bilemeyiz.
What's he doin'back there?
Arkadaki ne yapıyor?
If we take the kill to that fellow back there and he thinks she's a good provider, he might get the general idea, too.
Eğer avı arkadaşın arkasına alabilirsek ve o da kendisinin iyi bir tedarikçi olduğunu düşünecek, o da genel fikri alabilir.
- He's right back there in the old stable.
- Eski ahırın orada.
You've been told, he's not going back there.
Sana götüremezsin dedik.
Hah. Now he's kissing her soft, white neck while she runs her fingers up his back. Soon, there's nothing she won't give to him.
Şimdi o herif, onun narin, beyaz boynunu öpüyor parmaklarını sırtından aşağı süzüyor.
He's back there sleeping.
Arkada uyuyor.
He's still back there.
Hala peşimizde.
He's going to stay there till you get back on your feet, even if it costs Sarek his life.
Sen geri alana kadar orada kalacak, Sarek'in hayatına mal olsa bile.
Don't tell me he's not back there.
- Burada olmadığını söyleme.
If he's still there, open the back door for us.
Hala içerideyse arka kapıyı aç, kilitli olabilir çünkü.
And when my mother heard he refused the money, she sent me to your house through the back door to say that there was something wrong with my father's head.
Ve annem onun parayı reddetdiğini duyduğunda, babamın kafadan sorunları olduğunu... söylemem için arka kapıdan beni sizin evinize yolladı.
He's got a lot of good men back there to keep him company!
Onunla arkadaşlık edecek bir sürü adam var.
I think he's... yes, he's off. Gervaise is there, and Oliver's still at the back, having trouble with the matchboxes.
Gervaise geçti Oliver hâlâ kibrit kutularıyla uğraşıyor.
- He's back there counting.
- Arka tarafta sayım yapıyor.
He wanted to go back to America... but there was a problem because he'd been deported.
Bruno Amerika'ya dönmek istiyordu. Ancak sınır dışı edildiği için sorun yaşıyordu.
So the cafe owner back there, he's your uncle?
Demek kafe sahibi amcan ha?
He's got a gold mine over in those hills back there.
Onun şu tepelerde altın madeni var.
Well, it set me back a few years, but at least there's a new pack of coyotes yapping up in the hills, and my boy said he saw a deer and a fox.
Birkaç yıl öncesine göre iyi. Tepelerde yeni çakal sürüsü var. Oğlum, bir geyik ve bir tilki gördüğünü söyledi.
You know, as a matter of fact, a while back here there was a captain of detectives, and he and I didn't get along.
Bilirsiniz ya, aslında geçmişte bir zamanlar burada bir detektif yüzbaşısı vardı, onunla ben geçinemezdik.
If he's there, I'll bring him back.
Yakalarsam hemen getiririm.
He knows if there's a lady tapping beetle within half a mile she'll hear him and answer back.
Biliyor ki, eğer yarım millik mesafe içinde bir bayan tık-tık böceği varsa, onu duyacak ve cevap verecek.
When he goes howling back there to Washington where's that leave you boys?
O Washingtona dönüp ulumaya gittiği zaman senin çocuklar nerede kalacak?
he's back 468
back there 214
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
back there 214
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35