He can talk Çeviri Türkçe
1,142 parallel translation
Maybe I'll just wait till he can talk.
Konuşana kadar bekleyebilirim.
He can talk.
Konuşabiliyor.
Forget it. He can talk to whoever he fucking likes.
Bos ver, Istedigiyle konussun,
He can talk himself into anything.
Kendiyle konuşulabilen birisi.
He can talk in my dreams. Stu.
O rüyalarımda konuşabiliyor Stu.
In my dreams. He can talk.
Rüyalarımda konuşabiliyor.
Maybe he can talk to you about staying with us a little longer.
Belki de bir müddet daha bizimle kalman için seninle konuşabilir.
What's he ever done that he can talk about?
O övünebileceği bir şey yapmış mı?
No, he can talk.
- Hayır. Konuşabiliyor.
It's someone who thinks he can talk to me like that without getting a crutch up his butt!
Benimle, kıçına koltuk değneği girmeden böyle konuşabileceğini sanan bir adamdır.
He can talk!
Konuşabiliyor.
- He can talk.!
- Konuşabiliyor.
He can talk his victims into injuring themselves.
Sadece konuşarak, kurbanlarının kendi kendilerine zarar vermesini sağlıyor.
He may be one of the leading intellectuals who can't talk on television. You know, that's a standard that's very important.
İkisi de İbranice öğretmeniydi, yani orta sınıfın alt kesimindeydik.
He has to give you a list of all his witnesses. You can talk to all his witnesses.
Şahit listesini vermek zorunda, onun bütün şahitleriyle konuşabilirsin.
You can talk to people, but I can't talk to nobody but Curley, or else he gets mad.
Sen herkesle konuşursun ama ben Curley'den başkasıyla konuşursam delirir.
Can he talk?
- Konuşabiliyor mu?
He didn't say you can't talk to the captain.
Kaptanla konuşamayacağını söylemedi.
How can he talk this way?
Bizimle ne biçim konuşuyor?
He used to talk about it all the time in the can.
Kodesteyken sürekli bundan söz ederdi.
He talks the talk, but can he walk the walk?
Ufak at da civcivler yesin.
Can he talk?
Konuşabilecek mi?
We can have Gail call us when he's there, go there and talk to him.
Gail'e söyleriz, bir dahaki gidişinde bizi arar.
- He can't talk now.
- Şu an konuşamaz.
I'm not either, but I can assure you after I talk to Quark, he won't hold you to this provision concerning the exchange...
Ben de değilim, ama seni temin ederim Quark'la konuştuktan sonra seni bu anlaşmaya ilişkin şartlar altında tutamayacak...
And he can't or won't talk about it.
Ve bunun hakkında konuşamıyor yada konuşmayacak.
Why should he talk if we can't protect him?
Korunmayacaksa niçin konuşsun.
It would be better if Uncle had someone to be with him... because he is hard of hearing and can't talk to me.
Amcamla yaşayacak birinin olması iyi olur çünkü o zor duyuyor ve benimle konuşamıyor.
If he can be taught to speak, then he can be made to talk.
Ona konuşmayı öğretebilirsek o zaman onu konuşturabiliriz.
He can't talk now.
Artık konuşamıyor.
- Well, can't you talk to your broker? - He's not a broker.
- Yatırımcınla konuşamaz mısın?
He says I can stay with him for six months and talk to him, play some chess if I like.
Diyor ki altı ay boyunca onunla kalıp, konuşabilir ve istesem satranç oynayabilirmişim.
- Harry, my God. He can't talk...
Konuşamıyor, çenesi kırık.
Talk to him as if he can hear you.
Sizi işitiyormuş gibi konuşun.
He can barely talk now!
Hiç konuşamıyor.
I'll talk to my uncle, see if he can help you get a job.
Amcamla konuşacağım. Bakalım sana iş bulabilecek mi?
If you'd like, I can talk to him see if he has an opening for a Lieutenant Commander.
İstersen onunla konuşabilirim bakalım bir binbaşıya görev yeri var mı.
If I'm late he can just talk amongst himself.
Geç kalırsam kendi aralarında sohbet ederler.
I'll talk to him but I can't guarantee that he'll listen to me.
Onunla konuşurum ama beni dinleyeceğine garanti veremem.
Who is he to say I can't talk to my own brother?
Kim bana kardeşimle konuşamayacağımı söyleyebilir?
Now, he'll only talk to you but you can't ask him anything... and don't stare at him.
Aklınızda bulunsun. Sadece o konuşacak. Ama kendisine soru sorulmasını istemiyor.
- Can he talk?
- Konuşabiliyor mu?
- He ain't buying it. Can't we talk this over?
Bu konuyu yeniden görüşemez miyiz?
He was cold : "l can't talk now."
Soğuktu ve şu anda konuşamam dedi.
He can talk.!
Konuşabiliyor.
Can't he talk?
- Konuşamıyor mu?
He's the only one who can talk some sense into him.
Bir tek o aklını başına getirir.
Can we talk? Y-Your dad? He's a fun guy, right?
Baban komik biri değil mi?
Because he likes me, and maybe I can convince him to talk some sense into his uncle.
Çünkü benden hoşlanıyor, belki onu amcasıyla.. konuşmak için ikna edebilirim.
Trying to talk me into ploughing them 10 acres of my beans... so he can try this, what do you call that, organic farming.
Benden fasulyelerimi 10 dönümlük araziye yaymamı istiyor. Böylece organik çiftçilik dediği şeyi deneyebilir.
Johnny, tell him he can't talk to you like that.
Johnny, ona seninle böyle konuşamayacağını söyle.
he can't swim 20
he can fly 25
he can handle it 31
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't help himself 22
he can't come 19
he can fly 25
he can handle it 31
he can't 392
he can't walk 19
he can't speak 18
he can't hurt you 21
he can't hear me 22
he can't help himself 22
he can't come 19