English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He is fine

He is fine Çeviri Türkçe

584 parallel translation
Oh, he is fine.
Oh, o da iyi.
He is fine.
Gayet iyi.
He is fine
İyi.
And let me just tell you that he is fine.
Sadece onun ve bizim oldukça iyi olduğumuzu söylemeliyim,
He is fine, but much tired.
- İyi, ama çok yorgun.
It's a fine thing that my boy, Patrick, is finally hearing something that's good for his soul and he's liking it.
Oğlum için iyi bir şey Patrick. Sonunda ruhunu rahatlatacak güzel şeyler duyuyor ve hoşuna gidiyor.
Looks like Alice is going to get married, and I think she'll be very happy because we just met the boy you sent her and he looks fine.
Görülüyor ki Alice evlenecek, bence çok da mutlu olacak... çünkü ona gönderdiğin delikanlıyı az önce gördük, iyi birine benziyor.
- No, sir, mighty fine dog, he is.
- Hayır bayım, o çok zeki bir köpektir.
Yes, sir, mighty fine animal, he is.
Evet bayım, o çok iyi bir hayvandır.
He's from a fine family and is a fine man.
İyi bir aileden geliyor, iyi bir insan.
This, my fine feathered friend, is the fire guard rota from Mr. Colpeper's house... and the dates that I've quoted to you are the nights that he was on duty.
Bu liste, benim pek şık arkadaşım Bay Colpeper'ın evinden aldığım yangın nöbeti çizelgesi ve sana alıntı yaptığım tarihler de onun nöbette olduğu geceler.
He's fine where he is.
Olduğu yerde gayet iyi.
" Little Jimmy is fine, but he misses his daddy almost as much as I do.
" Küçük Jimmy iyi, ama babasını özlüyor, benim gibi.
- How is Tom? - He's fine.
- Tom nasıl?
Is he fine?
İyileşmiş mi?
- He is a fine man.
- O iyi bir adam.
He is a righteous and fine man.
Adalet yanlısı, çok iyi biri.
They say he's real handy with a knife. oh, this is a very fine boy.
Elinin bıçağa çok yatkın olduğunu söylüyorlar. Oh, gerçekten çok tatlı bir çocuk.
Your husband's knee is fine now, but he must be careful.
Kocanızın dizi şimdi iyi, ama dikkatli olmalı.
A fine boy, he is, having an actress for a mistress!
O harika oğlun metres olarak bir aktristi seçmiş işte.
He had a sudden chance for a fine job in the colonies.
Kolonilerde aniden iyi bir iş fırsatı yakalamıştı.
He's doing fine up in Idaho.
Idaho'da iyi iş yapıyor.
He is such a fine man.
O iyi bir adam.
This Plessis-Belli? res is a fine fellow He fights like he dances
Genç Plessis-Bellieres dans eder gibi dövüşür!
He is a fine person.
Gayet iyi bir insandır.
You're one of our lord's cavalry escorts, and given that your son is a fine man, he chose him.
Efendimizin süvari alayındaki muhafızlarından birisin, ve oğlunda senin gibi iyi biri. Efendimiz onu seçti.
He was just fine.
Çok iyi iş çıkardı.
- I feel fine, captain. - Is he, Bones?
- İyiyim, Kaptan.
- He is in a fine state....
- Kendini ne hale sokmuş!
His nose is crushed, but he'll be fine in a month.
Burnu ezildi, ama bir ay için de iyi olacak.
And the Speaker - a very fine speaker, Algy FitzRoy - he got up and he said, "lt is for the House to rise if it so wishes to express its feelings."
Hatip, ateşli hatiplerden, Algy Fitzroy ayağa kalktı ve kamaraya "Hislerinizi ifade etmek isterseniz ayağa kalkma sırası sizindir." dedi.
My husband is so serious, he just doesn't loves fine objects.
Kocam çok ciddi. o sadece uçan, güzel nesneleri seviyor.
He's a great man, you know. A fine Roman in the best tradition - even though he is a bit of a republican.
Her ne kadar biraz Cumhuriyetçi olsa da çok iyi bir Romalı.
And I can tell you that Nate Salsbury has never been as proud in his long career as he is tonight to present our very first after dark, request performance and to dedicate it to you our finest American and your fine, new wife.
Ve size şunu söyleyebilirim ki Nate Salsbury, kariyeri boyunca... ... hiç bu geceki kadar gurur duymamıştı çünkü... ... bugün özel istek üzerine ilk gece şovumuzu sunuyoruz ve...
That'll be fine, too. When Max is hungry, he'll eat anything.
Boris!
And if he's in shape.... Fine, I hope he is.
Eğer formda ise güzel, umarım öyledir.
IS HE FINE?
Buraya gel de şu eski boktan bisikletini al.
Where is he? He's fine.
- O, iyi canım!
Air is fine, but oxygen.... lf he's on wall oxygen, tell me how many liters of flow.
Hava iyi ama oksijen... Eğer oksijen sınırındaysa, akışın kaç litre olduğunu söyle bana.
No, Etienne is fine, he was lucky.
Etianne'in bir şeyi yok. Şans işte.
He is a fine man, very proud.
İyi bir adam, çok gururlu.
If the record is right, then he's a fine pilot, maybe even their best.
Sicili doğruysa çok iyi bir pilot, belki de en iyisi.
Problem is, he doesn't have any big needs so he's fine, really fine the way he is.
Asıl problem hiçbir büyük ihtiyacı olmaması, bu yüzden gayet keyfi yerinde gerçekten, o öyle gayet iyi.
He's doin'a real fine job.
O gerçekten çok güzel iş çıkarıyor.
He is a fine boy, Mr. Holmes.
O iyi bir çocuk, Bay Holmes.
I assure you, madam, whatever Mr. Darrell is doing he is servicing the needs of your fine organisation.
Sizi temin ederim ki, madam, Bay Darrell, her ne yapıyorsa sizin güzel organizasyonunuzun ihtiyaçlarına hizmet ediyordur.
He's doing just fine where he is.
O yaşantısından çok memnun.
He is a fine policeman.
İyi bir polis memuru.
He's going to be fine. You know what a hard worker he is.
Ne kadar iyi çalıştığını da biliyorsun.
SHE SAID, "HEATHCLIFF IS A LOVELY BOY " AND DOING FINE IN MATH NOW " BUT HE'S STILL COMING FOR DINNER EVERY NIGHT.
" Heathcliff harika bir çocuk ve şu an matematiği çok güzel, ama hala bana yemeğe geliyor.
They know he's a thief, but the fraud is a technical fine line.
Hırsız olduğunu biliyorlar. Ama dolandırıcıIık teknik bir sorun sayıIıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]