He lives there Çeviri Türkçe
269 parallel translation
- He lives there.
- Orada yaşıyor.
- He lives there. But he can wait.
- Orada yaşıyor ama bekleyebilir.
Perhaps he lives there himself.
Belki, o adam orada bir başına kalıyordur.
He lives there in that palace across that moat, half god, half king.
Şu su dolu hendeğin ardındaki kalede yarı Tanrı, yarı kral olarak yaşıyor.
He lives there.
Orada yaşıyor.
He lives there all year?
- Evet. - Bütün bir yıl orada mı yaşıyor?
I don't know if he lives there, but I can find out.
Orada yaşayıp yaşamadığından emin değilim. Ama öğrenebilirim.
I've been to the producer's, he lives there...
Yapımcı burada oturuyor, ona gelmiştim...
Right, let's go see this Léon Gayard, we'll see if he lives there.
Peki, gidip şu Leon Gayard ile görüşelim, bakalım orada mı oturuyor?
- He lives there.
- Şurada oturuyor.
He lives there with the former wife of his deceased brother, Mrs Vera Ackroyd, and her daughter, Flora - vultures, eagerly awaiting his demise.
Ölmüş olan kardeşinin eşi Bayan Vera Ackroyd ve kızı Flora'yla birlikte yaşıyordu. Ölümünü heyecanla bekleyen akbabalarla birlikte.
He lives there, rarely comes home
Orada yaşıyor. Nadiren eve gelir.
Durand lives there, but in case they search his room, he hides his cards in the attic where they could be anyone's.
Durand orada oturuyor ama odası aranırsa diye tavan arasında saklıyor. Oraya herhangi biri koymuş olabilir.
There's only one man who could and would, under certain circumstances, tell you what you want to know. He lives near geneva.
Tek bir kişi, duruma göre, bilmek istediğinizi size söyleyebilir.
He stood there with our lives in his pocket, because I knew if he saw her... he'd sell us both for $ 1.95.
Oracıkta hayatlarımız ellerinde duruyordu, çünkü Kathie'i görürse ikimizi de çok ucuza satacağını biliyordum.
Just find out where he lives and tell him we'll take him there.
Yalnızca nerede yaşadığını öğren ve onu evine götüreceğimizi söyle.
Zouk lives up in the garret. Shall we go see if he's there?
Zouk yukarıda, çatıda yaşıyor.
He lives up there.
Üst katta oturuyor.
He practically lives there.
Nasılsa orada yaşıyor.
He lives over there.
Şurada oturuyor.
There's a maniac lives there, and he's dangerous.
Orada manyağın teki oturuyor, tehlikeli birisi o.
If there's a God, Howard, he probably lives in this building. Now, this is a big step for you.
Bir Tanrı varsa muhtemelen bu binada yaşıyordur.
He lives just there.
Pek uzak değil.
- He don't? He lives off the interest... and there'll be lots of interest. - No.
- Dokunmaz mı?
There's a fella that lives south of here about 10 miles, he used to raise domestic rabbits.
Burada 10 mil güneyde yaşayan bir adam, yerli tavşanlarla uğraşıyor.
An old man lives alone there and he left early.
Orada yaşlı bir adam yaşıyor ve erkenden çıktı.
- He never lives there.
- Evet. - Ama orada hiç yaşamadı.
You know, the first thing that our office did this morning was check that security service out there where he lives.
Biliyor musunuz, bu sabah bizim büronun yaptığı ilk şey onun yaşadığı yerdeki güvenlik hizmetini kontrol etmekti.
He still lives there.
Hala orada yaşıyor.
Erica, underneath this haunted, driven shell of a man... there lives a warm homebody... who likes to watch TV and chew cashews... while the woman he loves is finishing a good novel.
Erica, bir erkeğin sert kabuğu altında.. evcimen bir adam vardır... Televizyon seyretmekten, çekirdek çıtlatmaktan hoşlanan.
He lives in the wooden shack over there
Şurada, bir yuvada yaşamakta
Because if he did, there may be men out there risking their lives looking for him.
Çünkü yaptıysa, dışarı da onu aramak için gelen adamların hayatları tehlikede.
He'd sit there and Look in the kitchen where one of them Lives.
bak istersen biri mutfakta.
He lives in the Amazonas, he works there with his assistant Suzanna.
Amazon'da yaşıyor, orada asistanı Suzanna ile çalışıyor.
While we risk our lives out there, he's sitting back thinking of chicks.
Biz orda can alıp can verirken, o arkasına yaslanıp piliçleri hayal ediyordu.
He lives with his father down there.
Babası ile birlikte yaşıyor.
From there he was brought to Amsterdam, where his uncle lives.
Oradan da amcasının yaşadığı Amsterdam'a getiriliyor.
an old boyfriend of mine, whom i now hate, lives in cuernevaca and he sells equipment to all the farmers around there.
Şimdiye kadar birşeyi tutma ihtiyacı hissetmedin mi?
There's only one good osteopath, and he lives in London.
İyi bir kemik hastalıkları uzmanı var. Londra'da yaşıyor.
He lives in there.
Çıkar onu buradan. O orada yaşıyor.
Then I met some astrologer... and, uh, he told me that there's a lot of money to be made in psychic phenomena- - that people flock to it because their lives are so empty.
Sonra bir astrologla tanıştım. Ruhçulukta iyi para var hayatları bomboş olduğundan insanlar başına üşüşüyor dedi.
- He lives up there! - What?
- İşte şurada yaşıyor.
Isn't there one in which he usually lives? - Lord, yes.
Birinde daha fazla oturuyordur, değil mi?
He saved our lives down there.
Orada hayatımızı kurtardı.
Where he lives, there are sharks.
Yaşadığı yerde köpekbalıkları var.
The pain he lives with every day is so intense that there isn't any other kind of pain that he can even think about right now.
Her gün yaşadığı acı, onun başka tür bir acı düşünemeyeceği kadar çok yoğun
Except over there they call him Annual Gift Man, and he lives on the moon.
Japonya'dan.Yalnız orada ona, "Yıllık Hediye Dağıtan Adam" diyorlar ve Ay'da yaşıyor.
He's the best doctor there ever was, and he saves people's lives all the time.
Çalıştığı yerde ki, en iyi doktor, ve her zaman, insanların hayatını kurtarıyor.
There lives a guy called Ghena who is filmed in crowd scenes, he's a regular at the psychiatric ward.
Ghena adında bir adam yaşıyor kalabalık sahnelerde gözüküyor ve psikolojik tedavi görüyor. Büyük büyükbabası bir kont.
Pastor Wredmann is only on suspension so he still lives there.
Rahip Wredmann sadece geçici olarak görevden alındı, yani hâlâ orada yaşıyor.
How can he be an outsider when he's been there with us every day trying to make our lives better?
Ve yeteneklerinin ne olduğunu bilmeyenleri bile destekledi ve cesaretlendirdi. Her gün bizimle olup hayatımızı güzelleştirmeye çalışan biri nasıl bir yabancı olabilir?
he lives 86
he lives here 59
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
he lives here 59
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35