English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He wasn't there

He wasn't there Çeviri Türkçe

1,276 parallel translation
- He kissed her, right there in front of me like I wasn't even there.
Orada, benim önümde. Sanki orada yokmuşum gibi.
- You were picking him up at school. - He wasn't there.
Onu okuldan sen alacaktın
- He wasn't in there.
- Orada değildi.
Dean. He wasn't in there.
Dean, orada değildi.
- You sure he wasn't in there?
- Orada olmadığına eminsin değil mi?
If that's how he chose them, he wasn't stalking you. There was no sexual fixation.
Kurbanları öyle seçiyorsa izlediği ve takıntısı siz değildiniz.
HE WASN'T THERE.
Orda değildi.
He said he wasn't gonna kill anybody, that he was there to call a truce.
Kimseyi öldürmeyeceğini, barış yapmak için geldiğini söyledi.
It doesn't mean he wasn't there.
Bu onun orada olmadığı anlamına gelmez.
You were wrong at the time - he wasn't dead - but that's neither here nor there.
Anlaşıldı, o zamanlar haklı değildin çünkü Apophis ölü değildi, fakat...
She joked it's the only thing he ever gave her from there that wasn't ordered straight out of their catalog. A trying time.
ORDAN VERDİKLERİ TEK ŞEY KATALOG
He wasn't there. Nor was his secretary.
Kendi de sekreteri de büroda yoktu.
She wasn't even there the night he died.
çocuk öldüğünde kadın orada bile değildi.
Now, he acted swiftly, and he, the sheriff and his men went to Martha's house to arrest her. But Martha wasn't there, and she hadn't been the previous day, either.
Tanrının adamı olduğu için... hızlı hareket etti. o ve şerifiın adamları... fue a la casa de ella arrestarla... onu tutuklamak için martha'nın evine gittiler.
I never really took notice, until he wasn't there anymore.
O gitmeden önce bunu anlayamamıştım.
And then he looked right through me as if I wasn't there
"Sonra dosdoğru bana baktı orada yokmuşum gibi"
What would it be like if he wasn't there anymore?
Artık orada olmaması ne tür bir duyguydu?
I remember traveling with my father,... and there wasn't a person he didn't know.
Babamla seyahat ettigimi hatirliyorum, ve bunu bilmeyen tek insan yoktu.
He wasn't there yet.
Daha gelmemişti.
- He wasn't there?
- Orada değil miydi?
Why'd you say he wasn't there?
Neden orada olmadığını söyledin?
My partner and I passed by the toilet just now. He wasn't there.
Ortağım ve ben demin tuvaletin oradaydık.
All this hero stuff was like there were some guys in a movie, but, you know, Bill wasn't like that. He's just an ordinary guy.
Tüm şu kahramanlık hikâyeleri falan, Bill öyle biri değildi.
You know, he wasn't there that long, and with everything happened...
Uzun saçlı uzun kollu bile olabilir.
He wasn't there yesterday.
Dün gündüz orada değildi.
What I am sure of is that he helped us escape and if it wasn't for him, we would have never got out of there.
Emin olduğum şey kaçmamıza yardım ettiği, ve o olmasa oradan asla çıkamayacağımız.
He wasn't there.
Orada yoktu.
Because I was there when he died, and it wasn't a suicide.
Çünkü öldüğünde oradaydım ;
He acted like I wasn't there.
Ben burada yokmuşum gibi davrandı.
What wasn't expected was what happened once he got there.
Ama asıl beklenilmeyen oraya vardığında olan şeydi.
The town's not that big Believe me when I say he wasn't there
Kasaba o kadar büyük değil, orada yoklar inan bana.
Well, that just proves my point, that he wasn't trying to hurt you on purpose, because if he was, there would be no way that he would stop doing it for somebody like holly.
Bu senin canını kasten yakmayı çalışmadığını ispatlar işte. Çünkü eğer çalışıyorduysa imkânı yok bundan Holly gibi biri için vazgeçmezdi.
He just wasn't fitting in there.
Oraya uygun değildi.
But he wasn't there.
Ama kendisi yoktu.
He'd only been here one day and there wasn't even anything wrong with him.
Sonuçta buraya geleli sadece bir gün olmuştu ve hiçbir şeyi yoktu.
He wasn't there.
Evde yokmuş.
There was one in a cage, but he wasn't moving.
Kafeste bir tane gördüm ama o da hareket etmiyordu.
And he just wasn't there.
Ve o yoktu.
Why is Harry sayi ng he wasn't there?
Harry, neden Peter'in orada olmadığını söylüyor?
When he wasn't there, he came all the way up here.
Orada bulamayınca buraya kadar gelmiş.
Oh, he-he was right there... and then he wasn't...
O tam buradaydı ve birdenbire yok oldu.
He wasn't there again today
Bugün yine orada değildi
He wasn't there again today I wish I wish he'd go away
Bugün yine orada değildi umarım umarım uzaklara gitmiştir..
But it wasn't the custom then for men to be in the room for deliveries so I can't see how it would've been much different had he been there.
Ama o zamanlar erkekler doğum odasına girmezlerdi burada olsaydı ne fark ederdi bilmiyorum.
Wasn't he the leader of your gang there?
oradaki senin çetenin lideri değil mi?
So even if you did the right thing and it was perfect he couldn't bear to accept it because there wasn't a choice.
Eğer doğru şeyi yaptıysa ve mükemmelse onu böyle kabullenmek gerekirdi.
Keith's gear was in the living room, but he wasn't there.
- 10 gün önce. Keith'in eşyaları salondaydı ama o yoktu.
Even if we could put him there, he wasn't making anything illegal.
Orada olduğunu kanıtlasan bile yasa dışı bir şey yapmıyordu.
He straddled two worlds just like I did, but he wasn't invincible there.
O benim yaptığım gibi iki dünya, ata biner ama orada yenilmez değildi.
And there wasn't much he could do about it.
ve onun yapabileceği pek bir şey yoktu.
Did he have a Coke for breakfast when I wasn't there?
Ben yokken kahvaltıda kola içiyor muydu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]