English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He won't wake up

He won't wake up Çeviri Türkçe

69 parallel translation
He won't wake up, he's drunk as a lord, but look.
Uyanmayacak, bir beyefendi kadar içti ama bak.
I'll make him so tired he won't be able to wake up.
Onu o kadar yoracağım ki, yataktan kalkamayacak.
If Steve should wake up in the middle of the night and feel restless or want to walk around the bed he won't disturb you.
Steve gece yarısında uyanıp evde dolaşmak isterse seni rahatsız etmez.
He won't wake up.
Uyanmayacak.
But he's probably fallen asleep and won't wake up.
Ama muhtemelen uyumuştur ve uyanmaz.
He won't wake up after that injection.
İğneden sonra bir süre daha kendine gelemez.
He won't wake up!
Ama uyanmıyor!
He won't want to wake up to gasoline and grease.
Benzin ve gres yağı kokuları arasında uyanmak istemez.
He won't wake up.
Uyanmayacaktır.
He's got a lump on his face the size of a boiled egg, and he won't wake up.
Suratında, yumurta kadar bir şişlik var, ve uyandıramıyoruz.
Why won't he wake up?
Neden uyanmıyor?
We're a little worried because he won't wake up.
Biraz endişeliyiz, çünkü uyanmıyor.
We're very worried. You know, he... he - he won't wake up.
Biliyorsunuz, o - o bir türlü uyanmıyor.
Maybe he'll wake up and he won't remember.
Belki uyanacak ve hatırlamayacak.
- He won't wake up.
- Uyanamaz. Öldü.
He won't wake up.
- Evet. Bir türlü uyanmıyor.
- He won't wake up in the morning.
Onun yüzünden. Sabah uyanamıyor. Çok yorgundum.
He's going to seem fine, but as his heart gets worse, he will become increasingly fatigued, and he will sleep more and more, until one day he will fall asleep, and he won't wake up.
İyi gözükebilir ama kalbi her geçen gün daha kötüye gidecektir. Her geçen gün daha fazla bitkin hissedecek ve daha fazla uykuya ihtiyaç duyacaktır. Sonunda bir gün son uykusuna dalacak ve bir daha uyanamayacaktır.
He's in surgery, and there's a 99 % chance he won't wake up.
Doktora göre 10'da 9 hiç uyanmama şansı varmış.
He won't wake up!
Uyanmayacak!
He's asleep and won't wake up for another two hours.
Daha iki saat uyanmaz.
You're concerned about the bed! How do you know he won't wake up?
Onu nasıl tedavi edebiliriz diye düşüneceğine yatak için endişeleniyorsun!
Well, maybe you'll get lucky and he won't wake up. Oh!
Şey, belki şansın döner ve adam uyanamaz.
He won't wake up, will he?
Ayılamaz, Ayılır mı dersin?
How do you know he won't wake up when you yank that thing out?
O şeyi çıkardığında, uyanmayacağını nerden biliyorsun?
He won't wake up until we get home.
- Eve varana kadar uyanmaz.
- He won't wake up.
- Uyanmıyor.
But once we put him out, if we don't solve this... he won't wake up.
Fakat komaya soktuktan sonra, sorunu çözemezsek bir daha uyanamayacaktır.
He won't wake up for the next one.
Gelecek sefere uyanamıyacak.
He won't wake up.
Uyanmıyor.
He was shaking, and then he just--he just- - he won't wake up.
Titriyordu, ve sonra sadece... sadece uyanmıyor.
He won't wake up!
Uyanmıyor!
He won't wake up.
Uyanmaz.
He is tired... He won't wake up for a long time...
Çok yoruldu, uzun bir süre uyanmaz herhâlde.
If Dwight finds out about me, then he finds out about you, and you still won't wake up my dad and find out what Dwight wants.
Eğer Dwight beni öğrenirse, ardından seni de öğrenecek ve sen babamı uyandırmayacak ve Dwight'ın ne isteğini bulamayacaksın.
Oh, I'II have to wake him up, otherwise he won't sleep tonight.
Onu uyandırmak zorundayım, yoksa gece uyuyamaz.
He is! He won't wake up until daybreak,
Gün ağarana kadar da uyanmaz.
He won't wake up now.
Artık uyanmayacak.
That way, in the morning, he won't wake us up when he's hungry.
Böylece, sabah uyandığında acıkırsa bizi de uyandırmamış olur.
I sometimes think that I'm the reason he won't wake up.
Bazen uyanamama nedeninin ben olduğumu düşünüyorum.
When he does, Boyd will take a little nap and wake up in the tourist welcome center, but he won't be collecting any brochures.
Aldığında da küçük bir uykuya dalıp turist ağırlama merkezinde uyanacak. Ama broşür almak için değil.
But if Joo Won doesn't wake up... My aunt... If she finds out that he disappeared again, she'll have a really hard time.
Eğer Joo Won uyanamazsa teyzem yine kaybolduğunu duyarsa. bu sefer elinden geleni ardına koymaz.
He won't wake up anymore
Artık uyanmayacak, değil mi?
He won't wake up I won't meet him
Uyanmayacak. Artık onunla göremem.
My little brother's sick, too, and he won't wake up.
küçük kardeşim de hasta ve uyanmayacak.
Well, he won't wake up.
- Uyanmaz!
There's a good chance he won't wake up.
Uyanmama ihtimali fazla.
He won't wake up.
- Uyanamayacak.
He won't wake up until Mary Margaret comes back.
Mary Margaret dönene dek uyanmayacak.
He won't wake up till spring.
Bahara kadar uyanmaz.
He won't wake up if we stay quiet.
Sessiz olursak uyanmaz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]