Helen Çeviri Türkçe
6,939 parallel translation
And... what am I going to tell Helen? Oh!
Helen'e ne diyeceğim?
What the hell am I going to tell Helen, Kevin?
! Helen'e ne diyeceğim Kevin? !
But they are organised, Helen.
Çok organizeler Helen.
They're not going to get away with this, Helen.
Bu yaptıkları yanlarına kalmayacak Helen.
The thing is, the thing I didn't know... Helen's ill.
Bir de şey varmış, ben bilmiyordum bunu Helen hastaymış.
Then he turns around and tells me Helen's got cancer and he offers me more money! Jesus.
Sonra birden Helen'in kanser olduğunu ve bana para vereceğini söyledi!
Helen?
- Helen?
I think, er, Helen.
- Helen'den dolayı galiba. - Neden ki?
Honestly, Helen, Catherine'd do anything for anybody.
Gerçekten Helen. Catherine herkes için elinden geleni yapar.
It's... She's Helen Gallagher. It's Nevison Gallagher's wife.
Yani Helen Gallagher yahu.
Hi, Helen.
- Merhaba Helen.
Helen, it's Catherine.
Helen, ben Catherine.
Helen..... I think, after tomorrow, they are going to let her go.
Helen yarından sonra kızımızı bırakacaklar.
Morning, Helen, love.
Günaydın Helen, canım.
This bunker will keep me and Helen safe in the inevitable war.
Bu depo beni ve Helen'i kaçınılmaz savaşta güvende tutacak.
Helen?
- Helen kim?
Victoria shared an academy award with Helen Mirren.
Victoria, Helen Mirren'la bir akademi ödülü paylaştı.
And the Oscar goes to Helen Mirren. - And Victoria chase. - What?
Ve Oscar, Helen Mirren ve Victoria Chase'e gidiyor.
I was about to accept the lead in an HBO drama when my darling Co-Oscar-winning Helen Mirren called.
Beraber Oscar kazanacağım çok sevgili Helen Mirren aradığında HBO'da, bir dram dizisinin başrol teklifini kabul etmek üzereydim.
Helen Mirren was in a freak accident in London.
Helen Mirren Londra'da korkunç bir kaza geçirmiş.
Does it have anything to do with the fact that you're carrying a harrods bag and Helen Mirren just fell into the Thames?
Acaba duyurun herhangi bir şekilde elinde taşıdığın büyük çanta ve Helen Mirren'in nehre düşmesiyle ilgili olabilir mi?
Our Helen?
Bizim Helen mi?
Look, Helen, the truth is...
- Bak Helen, işin aslı...
Brick : Mom, I'd like you to meet Violet, Opal Ruth, Sparkle, Helen, and Myrtle.
Anne tanışmanı istiyorum Violet, Opal Ruth, Sparkle, Helen ve Myrtle.
Helen just lost her husband, so don't play any Duke Ellington in the house.
Helen eşini kaybetti yani evde Duke Ellington çalmasa iyi olur.
You said to let you know if Helen turned up.
- Helen gelirse haber ver demiştin.
Where is she?
- Helen nerde?
He's got an appointment with social services at ten to five, so if you want to grab her, I'll bring you over a cup of tea.
Onun saat 5'ten 10'a kadar Sosyal Hizmetler'de randevusu varmış yani Helen'le bizzat konuşmak istersen ben çay getireyim.
Helen?
Helen? Merhaba.
You have told the police, Helen.
- Şu anda vermiş oldun Helen.
Nobody'll wade in, we have techniques, we have highly trained people, Helen.
Kimse bodoslama dalmıyor. Bizim de tekniklerimiz var. Yüksek eğitim almış personellerimiz var Helen.
Oh, good Lord... Do you not think this is the right way forward, Helen?
Bunun doğru olmadığını mı düşünüyorsun Helen?
This is Helen.
- Bu Helen.
Helen, hello.
- Helen, merhaba.
And Helen said the last phone call was this morning?
Helen'in söylediğine göre en son bu sabah aramış.
Oh, Helen.
Helen.
Well, Helen's got more degrees than a thermometer.
Helen'in bir termometreden daha çok derecesi var.
With Helen Prins and a mountain of luggage.
Helen Prins de vardı, bir de dağ kadar bavul.
Who is Helen Prins?
Helen Prins kim?
So, just us, just family, and Ann, Helen and Nevison.
O yüzden aile üyeleri ile birlikte Ann, Helen ve Nevison da gelecek. Süpermiş.
Helen, Ann and Nevison are here.
- Helen, Ann ve Nevison geldi.
Helen Mirren.
Helen Mirren.
"Helen Mirren, Oscar's surest bet"?
"Helen Mirren, Oscar'ın kesin kazananı mı?"
Hi, I'm Helen Butler.
Merhaba, ben Helen Butler.
It's good to see you again, Helen.
Seni tekrar görmek güzel Helen.
- This is Helen.
- Bu da Helen.
I had Helen.
Helen'im vardı.
I popped the question the night we graduated college.
Üniversiteden mezun olduğumuz gece Helen'e evlenme teklif ettim.
None of my family had come, but Helen's parents took us both out to the nicest restaurant in town, and her dad bought a $ 200 bottle of wine... and afterwards all our friends were so excited.
Benim ailemden kimse gelmemişti, ama Helen'in ailesi bizi şehirdeki en güzel restorana götürdü. Babası 200 dolarlık bir şarap şişesi açtırdı. Arkadaşlarımızla birlikte hepimiz çok heyecanlıydık.
So... she doesn't want her mum to know. Because..... Helen might never need to know.
Annesinin bilmesini istemiyor.
Helen.
Helen.