How you going Çeviri Türkçe
6,313 parallel translation
And I was going to wait until just before dessert and the waiter was gonna bring you a glass of champagne, and I was going to tell you how much I love you and how right for one another we are,
Tatlıya kadar bekleyecektim. Sonra garson sana bir kadeh şampanya getirecekti. Seni ne kadar çok sevdiğimi ve birbirimiz için yaratıldığımızı söyleyecektim.
How are you going back, mom?
Eve nasıl döneceksin anne?
How's everything going with you?
Her şey yolunda mı?
I haven't shown you how I'm going to greet them inside the house yet.
Ama onları evin içinde nasıl karşılayacağımı göstermedim daha.
You know, I had to see how the new receptionist gig is going. Very good.
- Yeni resepsiyonist işi nasıl gidiyor görmem lazımdı.
So... how are things going with you and Loraine?
Loraine ile aranız nasıl gidiyor bakalım?
How can you be sure he's going to Portland?
Onun Portland'a gittiğinden nasıl emin olabiliyorsunuz?
But once you find out where he's going, how are you gonna know who he is?
Nereye gittiğini anladın diyelim, peki onu nasıl tanıyacaksın?
I'd ask you how the reunion was going, but the body bag kind of gives it away.
Mezunlar toplantısı nasıl diye sorardım ama ceset torbası her şeyi açıklıyor gibi.
And how are you going to find a substitute for your class this late?
Bu kadar zaman geçmişken dersine vekalet edecek birini bulabilecek misin?
Gaekwad, how long are you going to stand here?
Gaekwad, ne kadar zamandır burada duruyoruz?
Look how high you're going! What an amazing day this is!
Ne kadar yükseğe çıkıyorsun böyle!
How many strains you got going here?
Kaç tür büyütüyorsun burada?
You do remember how hard it was to find the money to keep this place going.
Hastaneyi ayakta tutmak için para bulmakta ne kadar zorlandığımızı hatırlıyor musun?
How long are you going to be in your cage?
Kafesinizde ne kadar süre kalacaksınız?
How you try to ensure that in the midst of all of that chaos and the killing that's going on, that you keep your eye on the mission that has to be accomplished, that's not easy to do.
Bütün o ölümlerin ve kaosun ortasında yapılması gereken göreve konsantre olmaya çalışmak kolay şey değil.
How fast were you going, bud?
Ne kadar hızlı gidiyordun?
How are you studies going?
Çalışmalar nasıl gidiyor?
You have any idea how fast you were going?
Ne kadar hızlı gittiğinize dair bir fikriniz var mı?
How were you going to support yourself in exile?
Sürgündeyken kendine nasıl bakacaktın?
How do you know they weren't actually going out to look for cats?
Gerçekten kedi kurtarmak için gitmediklerini nereden biliyordun?
- How are you going to stop it?
- Nasıl durduracaksın? - Bilmiyorum...
How the hell do you think that's going to happen when you're at the bottom of a bottle?
Şişenin dibini görmüşken bu nasıl olacak?
How're you going to do it?
- Nasıl yapacakmışsın?
We're going to send it to your daddy so he can see how much fun you're having with us.
Sonra babana göndereceğiz. Bizimle ne kadar eğlendiğini o da görsün.
You teach your kid something wrong like wood comes from birds and you see how long you can keep it going.
Çocuğuna odunun kuşlardan geldiği gibi yanlış bir şey öğretip ne kadar süreyle inanacaklar görmek eğlenceli olurdu.
Do you have any idea how fast you were going, sir? Peter? !
- Ne kadar hızlı gittiğinize dair bir fikriniz var mı, efendim?
If you want to scare that kid away forever, carry on how you're going.
Eğer çocuğun sürekli korkmasını istiyorsan,... bu olayın peşini bırakmaman gerek.
I was going to tell you how much he's improved.
Ben de sana atın ne kadar geliştiğini söyleyecektim.
How are you going to do that?
- Nasıl yapacaksın bunu?
If you're going to help, even if it's mostly with your computer, You should know how to defend yourself.
Eğer bize yardım edeceksen, bunu yaparken çoğunlukla bilgisayar başında da olsan kendini nasıl savunman gerektiğini öğrenmelisin.
Is this how you're going to handle suspects?
Şüphelileri böyle mi zapt edeceksiniz?
And how are you going to stop us?
Bizi durdurmak için ne yapacaksın?
You know, I don't know how much more I can keep it going.
Bunu daha ne kadar sürdürebileceğimi bilmiyorum.
- Okay, so how are we going to do this - if she keeps talking to you?
Seninle konuşup durursa bu iş nasıl olacak?
How are you going to do that?
Nasıl bulacaksın?
Huh? How are you going to get us in?
Bizi nasıl sokacaksın?
I don't know how fast you drove, Jane, but I was going 100 and you beat me.
Ne kadar hız yaptın bilmiyorum ama 100'le geldim, sana yetişemedim Jane.
How do you think it's going?
Nasıl gidiyor sence?
How's it going to look for them if I let you go?
- Sana izin verirsem öbürleri ne düşünür?
Is Leo Burnett in here, too? Well, I'm just curious how you think you're going to pull that off with Don Draper haunting your halls.
- Don Draper, ofisinizden dışarı adımını atmazken bu işi nasıl kapabileceğinizi merak ediyorum doğrusu.
How long are you going to be like that?
Daha ne kadar böyle devam edeceksin?
How long are you going to chitchat?
Daha ne kadar laklak edeceksiniz?
How are you going to pay for that?
Zararı ödeyecek parayı nereden bulacaksın?
I was going to lie to myself just like how you put it. That our friendship is just another form of love. So that I could have a fabulous life.
Neredeyse tıpkı senin yaptığın gibi senden hoşlanıp yanında rahat oluşuma aşk deyip geçecektim ve bu sayede Cheon Song Yi'nin hayatını iyileştirebilecektim.
How are you going to explain this?
Değilse bu durumu nasıl açıklayacaksınız?
Just like how you do it your way, I'm going to protect her my way.
Tıpkı senin gibi, ben de onu kendi yöntemimle koruyacağım.
So, we finally get him in handcuffs, and then he's going on and on about how powerful his attorney is, blah, blah, blah, and I'm like, " look, you're naked.
Sonunda onu kelepçeledik... Sonrasında ise onun avukatının ne kadar kuvvetli... olduğundan bahsetmeye başladı, ve ben dedim ki, " bak, sen çıplaksın.
In order to conserve a picture, you have to understand the materials of which it's made, how it's painted, what its condition is and most of all, how it's going to behave towards any proposed conservation treatment.
Bir resmi korumak için yapıldığı malzemeyi, ne şekilde boyandığını ve ne durumunda olduğunu anlamanız gerekir. Her şeyden önemlisi önerilen koruma materyaline ne şekilde tepki vereceğini bilmeniz gerekir.
If you go to a Rembrandt exhibition, no-one is going to tell you how the canvas is prepared and the paints are made and all these technical bits.
Bir Rembrandt sergisini izlemeye giden hiç kimse tuvalin nasıl hazırlandığıyla boyanın nasıl yapıldığıyla ve benzeri teknik bilgi kırıntılarıyla ilgilenmez.
And you can see how well that's going.
Ve bunu nasıl gidiyor iyi görebiliyorum.
how you doing 4787
how you doin 691
how you doing today 66
how you been 322
how you guys doing 70
how you feeling 834
how you've changed 16
how you've grown 36
how you like that 16
how you like me now 47
how you doin 691
how you doing today 66
how you been 322
how you guys doing 70
how you feeling 834
how you've changed 16
how you've grown 36
how you like that 16
how you like me now 47
how you're doing 25
how you holding up 309
how you feel 59
how you 33
how you doing there 63
how you doing in there 26
how young 16
how you feelin 71
how you know 20
how you say 63
how you holding up 309
how you feel 59
how you 33
how you doing there 63
how you doing in there 26
how young 16
how you feelin 71
how you know 20
how you say 63
how you know that 25
how you gonna do that 56
how you holdin' up 24
you going somewhere 108
you going home 25
you going 51
you going out 26
going 418
going to school 16
going my way 25
how you gonna do that 56
how you holdin' up 24
you going somewhere 108
you going home 25
you going 51
you going out 26
going 418
going to school 16
going my way 25
going forward 36
going somewhere 221
going out 103
going twice 111
going up 86
going well 18
going once 140
going to 34
going on 106
going to work 25
going somewhere 221
going out 103
going twice 111
going up 86
going well 18
going once 140
going to 34
going on 106
going to work 25