Hub Çeviri Türkçe
821 parallel translation
We are a hub... for the workers of the West
Bir merkezimiz var... Batı'dan gelen işçiler için
A hub... for the people of the East... who stand up to fight... against the yoke of the Capital
Bir merkez... Doğu'dan gelen işçiler için... herkes mücadeleye hazır... Sermayenin boyunduruğuna karşı.
You've got my wagon up to the hub in mud!
Arabayı çamurun ortasına sürdün!
There's a hub back off to the left.
Arkada sol tarafa doğru bir merkez var.
If it wasn't for Stride, we'd still be hub-high in mud twenty miles out of Silver.
Eğer Stride olmasaydı Silver'dan yirmi mil uzakta hala çamurda olurduk.
I'm afraid you caught me on the hub there.
Bana zarar verebilirdiniz.
You just spent six months in Spain, in the hub of day-to-day action.
İspanya'da, günden güne artan olayların merkezinde altı ay geçirip yeni döndün.
The Germans'first objective will be to secure the hub of the road net in the Ardennes.
Almanların ilk amacı Ardennes'in merkezindeki yolları güvenceye almak olacaktır.
The motor's in the hub, Jim.
Motor tam merkezde, Jim.
It is the emptiness of the hub that makes them useful.
Göbekteki boşluk onları kullanışlı kılar.
Hi, Hub.
Selam, Hub.
Hey, Hub.
Baksana Hub.
At times, you are the master of time itself, the master of the world, a watchful little spider at the hub of your web, reigning over Paris :
Bazen, bizzat zamanın efendisisin dünyanın efendisisin Paris'e hükmeden, ağının tam ortasında tetikte bekleyen minik, dikkatli örümceksin :
I can't even lift the thing. It won't go on the hub.
- Kaldıramıyorum bile.
Its commercial hub, to the 18th century.
Ticaret merkezi 18. yüzyıldan.
Bid a fond adieu to Boston, the hub of New England.
New England'ın kalbi Boston'a veda edin bakalım.
Hub Kittle, from Lewitsky and Knupp, New York, public relations.
Ben Hub Kittle. Lewitsky ve Knupp'dan.
It's great PR though, isn't it, Hub?
Ama ödüle layık değil mi?
- Hub, is this for real?
- Hub, haber doğru mu?
Fuck off, Hub.
Defol Hub.
Go to Filene's, go to the Hub, go to Slattery's, Boston and call out the name Willy Loman.
Filene'ne git, Hubb'a git, Boston'a git! Willy Loman de de gör!
I want you to think of this precinct as the hub of a miniature communications network stretching from each of your homes to every officer, on duty and very dirty.
Bu karakolu evlerinizden her bir polis memuruna uzanan bir iletişim ağının merkezi olarak görmenizi istiyorum.
It's like the hub of a wheel with the crops radiating out.
Her yerde bitkiler var etrafa güzel kokular yayıyorlar.
Central Io is like a maze, but I will not let it become a hub of resistance!
Io'nun merkezi bir labirent gibi, fakat direniş üssü haline gelmesine asla izin vermem!
I don't care if you got gold hub caps... I said I ain't got no gas, you dig?
Altın külçelerin olsa da umurumda değil.
" It's far from Montmartre and Paris, the hub of the earth
" Montmarte ve Paris'ten uzak dünyanın merkezi
I can't believe we're at the hub of the NBS network.
NBS yayın grubunun merkezinde olduğumuza inanamıyorum.
It's not exactly the hub of a thriving metropolis right now.
Şu an tam olarak gelişen bir merkez.
Hub, it was rebuilt after the Revolution.
Hub, devrimden sonra şato yeni baştan inşa edildi
You're hysterical, Hub.
Çok gerginsin, Hüb.
How about some herbal tea, Hub?
Biraz bitki çayına ne dersin, Hub?
That's impossible, Hub.
Bu imkansız, Hub.
Cheer up, Hub.
Neşelen Hub.
He brought it back.
Hub'deydi. Geri getirdi.
If Hub feels at home here, it may jog his memory.
Eğer Hub burada kendini evinde hissederse, belki hafızası canlanabilir.
It's expensive, but it's for Hub.
Pahalı ama, bu Hub için...
Hub!
Hub!
Hub, what happened to you?
Hub, Sana ne oldu?
No need to explain, Hub.
Boşver, Hub.
Hub, you've got some explaining to do.
Hub, Galiba bir açıklama yapman lazım.
Hub, help me!
Hub, imdat!
Hub, knock first!
Hub, Önce kapıyı çal!
You want a tranquilizer, Hub?
Sakinleşmek istiyorsun, Hub?
Hub, it's Bea.
Hub, Bu Bea.
Hub caps, rearview mirrors.
Jantlar, arka aynalar.
- The radius roll trailing from the cross member locates each hub fore and aft.
Enine öğeden süzülen ışın, her dişli göbeğini tam yerine yerleştirir.
- Aren't we the hub of activity?
- Etkinlik merkezi değil miyiz?
Who founded the former hub of the Byzantine Empire... Who's that guy in the corner?
- Şu köşedeki kim?
Go to the docking hub.
Kenetlenme merkezine gidin.
Haleh, hook up a 3.0 ET tube hub to a cath and bag him.
Haleh, 3.0'lık bir ET tüpünü bir katetere bağla.
Which brings me right to the very hub of the matter.
Ki bu da beni işin can alıcı noktasına getiriyor.