English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'm dead inside

I'm dead inside Çeviri Türkçe

54 parallel translation
I'm Au Duh Lee outside, inside, while I am dead or alive. I'm Auh Duh Lee
Hem burada hem dışarıda, hem yaşarken hem de ölünce Oh Deuri'yim.
But I'm watching my entire career go down the sewer,'cause I've got a dead woman living inside me.
Ama kariyerimin dibe vuruşunu seyrediyorum çünkü içimde ölü bir kadın var.
I'm dead inside.
İçimde bir şeyler öldü.
I'm dead inside, anyhow!
Öldür beni.
It's me. I'm dead on the inside!
Benim yüzümden, içim ölmüş vaziyette!
I'm dead too. Inside. Because of this thing they put in me.
Esasen ben de öldüm bana yerleştirdikleri bu şey yüzünden.
I think Frankie must've done it up,'cause there was a lot of dry, dead skin inside the envelope.
Süslü bir kart. Sanırım Frankie ayarlamış, zarfın içinde kuru kemik vardı.
One of the stories may make me cry, then you won't think I'm dead inside.
Öykülerden biri beni ağlatırsa artık ruhumun ölmüş olduğunu düşünmezsiniz.
I'm dead inside.
Aslında ölüyüm.
I'm just scared of going dead inside.
İçimin ölmeye başlayacağından korkuyorum.
I got nothin'. I'm dead inside.
Hiç tık yok.
The second I start to feel like I'm enjoying myself, this voice comes inside my head and... it's like, "How can you be having a good time when Paul is dead?"
Yani ne zaman hayattan keyif almaya başladığımı hissettim anda o ses kafamın içine giriyor ve bana "Baksana, Paul ölüyken nasıl eğlenirsin!" diyor.
But now I'm dead inside.
Ama şimdi içim ölü.
- Well, I did the math and the way I figured it, if I stayed with Teddy with the partying and whoring I could be dead inside of two years. But if I stay with your mother, I could last another 10.
Hesap yaptım, ve farkettim, eğer Teddy ile kalırsam, partiler ve fahişeler ile, iki yıl içerisinde ölmüş olurum, ama annenle kalırsam en az 10 yılım daha var.
I'll be dead Inside a year.
Bir yıl içinde ölmüş olacağım.
In time, look after Teddy. I'm afraid, inside, he's already dead.
Teddy'ye baktığımda içinin çoktan ölmüş olduğunu anlıyorum.
That's nice, because inside I'm dead.
Bugün çok hoş görünüyorsun. Güzel. Çünkü içim ölü.
I'm dead inside. We're all going to spend time with him.
Benim içim ölmüş.
I'm dead inside.
İçim ölü.
- I'm dead inside.
İçim kan ağlıyor.
I used to think of you as my only friend, and sometimes you hurt me so badly inside, I wished you were dead.
Eskiden senin tek arkadaşım olduğunu düşünürdüm sonra bazen sen beni çok incitirdin ve içimden ölmüş olmanı dilerdim.
.. and I'm dead,..... you can come inside my corpse.
... cesedime girebilirsin.
Or the man I left inside is dead!
Yoksa içeride bıraktığım adam ölecek!
But I'm not sad. Oh, come on, you're dead inside.
Hadi ama, içten içe ölüyorsun.
Maybe I'm cold and heartless and dead inside.
- Hayır, öyle demek istemedim!
Oh, I'm so looking forward to seeing that sequel. Well, so am I. I'm not dead inside.
O seriyi izlemek için sabırsızlanıyorum.
I'm emotionally remote, and people think I'm dead inside.
Ben duygusal uzak değilim ve daha içimde ölü olduğumu düşünüyorum.
I'm dead inside.
Benim içim ölmüş.
Enough with this, "I don't care, I've seen it all, I'm dead inside." You're not.
Çünkü sen öyle değilsin.
I'm just glad you're not one of those "obsessed with my job - but cold and dead inside," surgeons.
Sadece şu "İşime çok bağlıyım ama ruhum ölü." diyen cerrahlardan olmadığına sevindim.
I'm dead inside.
İçimde ölü biriyim de.
I get inside the maximum-security nuthouse, save the President's daughter if she's not dead already, get past all the psychos who've just woken up.
Maksimum güvenlikli bir tımarhaneye gireceğim. Başkanın kızını kurtaracağım. Tabii henüz ölmediyse.
Just like I remember the first time he made me take my clothes off and how hard he kicked me when I didn't act like I liked it or how his breath smelled like cigarettes, how I could've gotten away a bunch of times, but every time I made it outside, I could hear his voice inside my head... that they didn't want me, that I was dead to them, and that the only reason I finally ran away was because he told me that he was gonna take another girl... because I was too old and used up
Tıpkı bana ilk kez kıyafetlerimi çıkarttırdığı anı ve hoşuma gitmiş gibi yapmadığım zaman beni nasıl tekmelediğini ya da nefesinin nasıl sigara koktuğunu defalarca kaçabilecek olduğum hâlde dışarı çıkmayı her başarışımda kafamda onun ailemin beni istemediğini benim onlar için öldüğümü söyleyen sesinin yankılandığını en sonunda kaçmış olmamın tek sebebininse bana ben artık çok büyümüş, kullanılmış ve iğrenç olduğum için başka bir kızı kaçıracağını söylemiş olduğunu hatırlıyor olmam gibi.
Still got it even though I'm dead inside.
İçim ölmüş olsa bile hala gaddar olabiliyorum.
I'm-I'm very sorry to tell you, he was found dead inside.
Bunu söylediğim için çok üzgünüm içerde ölmüş olarak bulundu.
I mean, the guy that I met was vibrant and hopeful, and this guy is crazy and dead inside.
Diyorum ki tanıştığım adam canlı ve iyimser biriydi ve bu adamsa deli ve duyguları ölmüş resmen.
I'm dead inside.
İçim ölmüş benim.
When I got here, I'd made so many wrong turns, felt empty, dead inside.
Buraya geldiğimde, çok yanlışlar yapmıştım, bomboş hissettim, içim ölü gibiydi.
I'm dead inside.
İçim ölü benim.
Can you tell just by looking at me that I'm dead inside?
Dışarıdan bakarak içimin ölü olduğunu anlayabiliyor musun?
I pushed to have him dead-drop the money inside the USSR.
Onu, Sovyetler Birliği'ne gizli parayı sokmaya ben zorladım.
Thanks to you, I'm dead inside.
Sayende içimden çürümüş biri oldum.
If Howard is dead, then the hard copy file in the safe inside that house is the only proof I'm a cop.
Howard öldüyse polis olduğumu kanıtlayacak tek dosya evin içindeki kasada.
I know that, but I'm just as afraid of her growing up inside of a dead marriage as her growing up in a house without her dad.
Bitik bir evliliğin içinde büyümesinin babasız büyümekten farkı olmaz diye korkuyorum.
- I'm dead inside.
- İçten ölmüş vaziyetteyim.
And when I say five dead, I'm only talking about inside the city limits.
Beş kişi öldü derken sadece şehir sınırları içindekileri diyordum.
I'm flying overhead the buffalo are falling dead inside.
Yukarıdan uçuyorum. Bufalolar ölü düşüyor içimde.
I kept on trying to audit. I could not figure out how I could have all these spirits of dead people attached to me, inside me, on me.
Seansı yapmaya çalıştım durdum ama bu ölü insanların ruhları nasıl içimdeler veya üstümdeler anlayamıyordum.
She may not be dead, Asher, but I'm sure she feels dead on the inside, and that's because of what your father did to her.
Ölmemiş olabilir Asher ama eminim içten içe ölmüş gibidir sebebi de babanın yaptığı.
I'm not putting my hand inside a dead person's mouth.
Ben elimi, ölü birinin ağzına sokamam.
Jace, if... if being a Shadowhunter means that I have to be dead inside... I'm not sure I want to be one.
Jace eğer bir Gölge Avcısı olmak, ölü gibi yaşamak demekse olmak ister miyim, bilemiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]