Inside out Çeviri Türkçe
3,402 parallel translation
I know you inside out.
Senin içini dışını biliyorum.
They'll turn him inside out to find out why.
Sebebini öğrenebilmek için onu lime lime edecekler.
She's had her whole world turned inside out. Just like I have.
Tüm hayatı altüst olmuş durumda tıpkı benimki gibi.
I told you, turn them inside out.
Ters çevirip giy dedim ya.
Nick, I know you inside out.
Nick, miden bulandı biliyorum.
You fucked me inside out. I believed you. Way to go, Mia, Mia...
Beni deli gibi siktin sana inandım Gidelim Mia, Mia...
When that stray bullet... took my little girl... It was like I'd been torn apart from the inside out.
O kurşun benden küçük kızımı aldığında içim dışım paramparça olmuş gibiydi.
No, she's pretending to cough herself inside out.
Hayır, öksürme numarası yapıyor.
It seeps into the bone marrow, so your body can no longer fend off its own bacteria, which starts to eat you from the inside out.
Kemik iliğine sızar böylece vücudun konakçı bakterilere karşı savaşamaz onlar da seni içten dışa doğru yemeye başlarlar.
Do I change my underwear or just turn these inside out?
İç çamaşırımı değiştirmeli miyim yoksa ters düz etsem yeter mi? 48 00 : 02 : 17,837 - - 00 : 02 : 20,339 4 yıl evvel ben de aynı muammaya düşmüştüm.
Not that I didn't enjoy the excitement of beating that train at the crossing, but you can only turn your underwear inside out once.
Tren yolundan karşıya geçerken, trenle yaptığımız yarıştan zevk almadığımdan değil ama iç çamaşırlarının içini bir kez dışına çıkarabiliyorsun.
You gotta start from the inside out or else you'll step on the clean.
içten disa dogru yapmalisin. Yoksa temiz yere basacaksin.
They boiled from the inside out.
İçten dışa doğru kaynamışlar.
I've been turning my underwear inside out since Thursday.
Perşembeden beri donumu çevirip giyiyorum.
If you don't let me help you, your expression will consume you from the inside out.
Eğer sana yardım etmeme izin vermezsen dışavurumun seni içten dışa tüketecek.
And when grave robbers discovered some scratch marks on the inside of some of the coffins, we decided to make sure that our dead were completely dead... out of kindness.
Bazı mezar hırsızları tabutların içinde tırnak izleri olduğunu görünce ölülerimizin kesinlikle ölü olduğundan emin olmak istedik... nezaketten.
Mm. Fine both inside and out.
Hem iç güzelliği hem de dış güzelliği vardı.
Debra, you shut yourself inside these walls for the last six months doing your damnedest to shut everything and everyone out.
Debra, kendini bu duvarların içine hapsetmişsin. Son altı aydır her şeyi ve herkesi uzak tutmak için elinden geleni yapıyorsun.
You should stay here, inside, out of view.
Sen burada kal. Dışarı çıkma, kimseye görünme.
You're going to need to figure out a way to get them to me once I'm inside.
Ben içerdeyken onları almanın bir yolunu bulman gerekecek.
Not in any visible way, but they'll learn her inside and out before they hand her back.
Öyle görünür bir şekilde değil ama onu iade etmeden önce içini dışını öğrenecekler.
Can you make it a big one so you can stuff me inside of it and smuggle me out of here? GARY :
Büyük bir tane getirsen de beni içine tıkıştırıp buradan gizlice götürsen?
You can get out exposition fast, plus you get to see inside a character's head.
Daha hızlı yorumlayabilirsin,... ayrıca karakterin kafasından neler geçtiğini anlayabilirsin.
And in the end... I opened his stomach, reached inside and pulled out what was in my hand.
Ve en sonunda midesini açtım içine ulaştım ve elime ne geldiyse dışarı çektim.
The girl inside..., is she moving out?
Peki... içerideki kız... taşınıyor mu?
She climbed inside your head, she pulled all your ugly secrets out and exposed them.
Beyninizin duvarına tırmanıp, tüm çirkin sırlarınızı ifşa etti.
And if you tried to find out where that was coming from, and you looked inside the television, you're not going to find it.
Ve bunların nereden geldiğini öğrenmeye çalışır... kutunun içine bakarsanız, aradığınızı bulamazsınız.
How would you like it if I turned your life inside-out?
Peki ya ben senin hayatındaki her şeyi dışarı yansıtsam nasıl hissederdin?
No one from the inside or outside will be able to get in or out.
İçeriden ya da dışarıdan kimse girip çıkamayacak.
I'm freaking out inside.
İçten içe ödüm patlıyor.
Nothing, but these are supposed to look like they're on the inside trying to get out, not on the outside trying to get in.
- Hiçbir şey yok fakat göründüğü kadarı ile içerdekiler dışarı çıkmaya çalışıyor dışardakilerin de içeri girmeye hiç niyeti yok gibi.
So, glad to get back and go and get inside the hut and hopefully weather it out.
Kulübeye dönüp geçmesini bekleyeceğiz.
You cover the truck in gasoline, inside and out.
Her tarafına benzin dök.
Now, I continued to work the detail, went undercover for a while, got to know his crew inside and out.
Sonra ben üstünde sivil olarak çalışmaya devam ettim, ve çetenin işini dışını öğrendim.
- We'll work this out inside.
Bu işi içeride çözsek?
So I went, I got myself into a transcendent state, turns out the only thing I have inside me is a very angry hockey coach.
Transa geçme merkezlerinden birine gittim ama meğerse, içimdeki tek şey küplere binmiş hokey koçummuş.
If I can get inside his compound, I can get Alexis out.
Eğer evinin içerisine girebilirsem Alexis'i dışarı çıkarabilirim.
She's probably got more cameras than the Pentagon, inside and out.
- Şakamı yapıyorsun? Binanın içinde ve dışında muhtemelen, Pentagon'dan daha fazla kamera vardır.
And then, she gnaws through the wood with those rodent-like teeth, and then uses this finger again to reach inside the hole and get the bugs out.
Sonra bu kemirgenvari dişlerle ağacı oyup tekrar bu parmağı kullanarak oyuğun içine ulaşıyor ve böcekleri dışarı çıkarıyor.
Yeah- - no, listen, we need to get inside, we need to figure out which of Dana's teammates she was close to and we need to know what was going on in her life that got her killed.
Hadi ama. Evet, tabii aralarına girip Dana'nın ölüm nedenini takımdaki yakın arkadaşlarından öğrenmeni istiyoruz.
Better to have you inside the tent pissing out, than outside the tent pissing in, I suppose.
Çadırın içinde işemen, dışında işemenden daha iyidir, sanırım.
He goes into the station with the first briefcase, leaves this one inside, then comes out carrying the same one he went in with. - No-one watching any the wiser. - So what's in it?
İlk çantayla birlikte istasyona gidiyor orada bırakıp kimsenin ayırt edemeyeceği birebir aynı başka bir çantayla dışarı çıkıyor.
Which, after the hostage crisis and your unfortunate conference call fiasco means that while you may be wandering out in the White House version of a siberian work camp, I'm curled up by the fire inside.
Bu sayede rehine krizinden ve konferans görüşmesi fiyaskondan sonra sen bir Sibirya çalışma kampının Beyaz Saray versiyonunda dolaşırken ben ateşin yanında kıvrılıp yatacağım.
So maybe we're looking at this whole thing inside-out.
Yanisi olaya tam tersinden bakıyor olabiliriz.
Everybody needs to get out of the pool and inside.
Havuzdan çıkıp eve geçmelisiniz millet.
I go inside, I get whatever's in that shredder, and I get out.
İçeri girip o parçalayıcının içinde ne varsa alıp dışarıya çıkacağım.
He knows this city inside and out.
Bu şehrin her yerini bilir.
Introducing the entirely new Ford Fusion... Stunning design inside and out, just like me.
Karşınızda yepyeni Ford Fusion nefes kesici tasarım, hem içi, hem de dışı, tıpkı benim gibi.
She sometimes likes it when I half pull out, when I'm barely inside, and she'll just rock against me, to get me deeper.
Bazen ben yarısını soktuğumda çok hoşuna gidiyor çok az içine giriyorum. Ve o kendi hareket edip içine alıyor.
And the reason I didn't gloat inside was because I was hoping I'd see you out here.
Havamı içeride atmamamın sebebi seninle dışarıda karşılaşacağımı ummamdı.
The Zygons all pop inside the pictures, wait a few centuries till the planet's a bit more interesting and then out they come.
Zygon'lar resimlerin içine giriyor, gezegen ilginçleşene kadar birkaç yüz yıl bekliyorlar ve çıkıp geliyorlar.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299
out of my mind 17
out of the blue 171
out of interest 20
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
outstanding 214
out loud 97
out of 299