I'm sitting here Çeviri Türkçe
1,186 parallel translation
The only reason you're sitting here instead of in the station house right now is because I've got a couple of good friends down there.
Polis merkezi yerine burada oturmanın tek nedeni orada birkaç iyi arkadaşımın olması.
I can't tell if I'm sitting here and I'm talking too much or what. I can't tell if I'm sitting here and I'm talking too much or what.
Burada oturmuş, boş boş mu konuşuyorum anlamadım.
You were sitting here in this chair... and I... was here.
Burada ki sandalyede oturuyordun... ve ben... buradaydım.
I'm sitting here only to talk to you of love.
Ben sadece sevgi ile senle konuşmak için buraya oturuyorum
Sitting here, looking at you, letting my mind wander a little, thinking what if you and I...
Burada oturup seni izlemek, aklımın şu düşüncede gezinmesine izin vermek... Ya sen ve ben...
I've just been sitting here for a day-and-a-half, cooling my heels.
Bir buçuk gündür burada oturup, topuklarımı soğutuyorum.
I can do a lot more good there than sitting around here on Mars.
Burada oturarak zaman kaybedeceğime, orada çok daha iyi işlere yardım dokunabilir.
Pacey, I think that if you really wanted to be having casual sex with someone right now you'd be doing it instead of sitting here having a hypothetical discussion about it.
Pacey, bence eğer gerçekten birisiyle sıradan bir seks yapmak istiyorsan burada oturup varsayım üzerine konuşacağına gidip onu yapsan daha iyi olur.
I'm just sitting here reflecting on my fond memories of Durka and the Zelbinion.
Burada oturmuş Durka ve Zebinion hatıralarımı yansıtıyorum.
You know, I've been, well, sitting here, trying to figure out why I was so eager to play matchmaker for Dad.
Oturmuş, neden babama hevesle çöpçatanlık yapmaya çalıştığımı çözmeye çalışıyordum.
I'm sitting here like patience on a monument, waiting for discipline.
Heykel sabrıyla burada oturmuş, disiplin bekliyorum.
I mean, sure, it looks like I'm just sitting here, but...
Evet burada oturuyorum gibi görünüyordur.
You think I'm sitting here, I'd bring my wife?
Buraya gelirken onu getireceğimi nasıl düşünürsün?
I'm sitting here not thinking about pastrami on rye?
Sence ben burada pastırmalı sandviç mi düşünüyorum?
I'm just sitting here eating nuts.
Ben sadece burada oturup fıstık yiyorum.
Which is why I ended up here, hoping some day I'd be standing at a stoplight or sitting in a diner and I'd look up and, you know... how does that Sinatra tune go?
Bir gün kızımı tekrar görme umuduyla buraya geldim. Sinatra şarkısında söylediği gibi, pişmanlıklarım az.
And if I'm right exacerbated by the Temporal Lobe Epilepsy this seems as real to him as you and I sitting here.
Ve eğer haklıysam Zamansal Lob Epilepsisi yüzünden ağırlaşmış bu ona gerçek gibi geliyor senin ve benim burada oturduğumuz gibi.
I'll just be sitting over here waiting for ya, all right?
Ben burada oturup seni bekleyeceğim, anlaştık mı?
I saw myself kissing him... and it was as real as I'm sitting here now.
Kendimi onu öperken gördüm. Ve şimdi burda oturmam kadar gerçekti.
That's why I'm always sitting here talking.
O yuzden bu noktadayiz.
And we're sitting here at this bar all very nice and cosy... I'm a bit of a bloody let down to you.
Burdayiz, barda oturuyoruz, rahatiz ve... sizi gizlice uzdum.
I'm sitting here confessing to a fucking murder...
Bir cinayeti itiraf ediyorum.
If I hadn't stayed here when your mother fucked off you'd still be sitting on the floor in a soaking nappy.
Eğer annen çekip gittiğinde burada kalmasaydım... sen hâlâ yerde sabun yiyerek oturuyor olurdun.
That's why she's sitting there, why I'm sitting here, why you're up there.
Bu yüzden buradayız, Sayın Yargıç. Bu yüzden biz burada otururken, o da orada oturuyor.
You know, sitting here with all these movies, I was just thinking about all the cool celebrities... that have stopped into the Quick Stop over the years.
Bu kadar film yanı başımızdayken, aklıma Hızlı Mola'ya uğrayan onca ünlü geldi.
I'm sitting here and elevator, and....
Orada oturuyordum ve asansör, ve...
I'm gonna lose my job and we've been sitting here for hours.
İşimi kaybedeceğim. Saatlerdir burada oturuyorum.
And I'm in the most gorgeous place in the world, and I'm sitting here next to you.
Dünyanın en muhteşem yerindeyim ve burada seninle oturuyorum.
I've been sitting here a half an hour. Tomorrow you're gonna read my obit : "Local Man Dies Waiting for Flapjacks."
Yarım saattir bekliyorum, yarın ölüm ilanım çıkar : "Yaşlı adam dayanamadı."
I don't know. I'm just sitting here mourning the whole situation.
Sadece durumdan dolayı karalar bağlamış, oturuyorum.
I... I saw you sitting here. And I just wanted you to know... that if you want to talk to somebody and I know I'm the last person in the world you want to talk to, I know that, man, I just... I...
Burada oturduğunu gördüm ve şunu söylemek istiyorum eğer biriyle konuşmak istersen, biliyorum hayatta en son konuşmak isteyeceğin kişi benim, bunu biliyorum, sadece ben-
Here I am at a wedding sitting next to a guy who dumped me.
Bu çok kötü. Beni terk etmiş bir adamla düğünde yan yana oturacağım.
That means I'm stuck with : "So we were watching you in there and you were sitting right here."
Yani ben de "Seni orada izliyorduk ama sen yanımızda oturuyordun." diyeceğim.
I'm sitting here, being threatened just because they want to give them the key
Burada namlunun ucunda duruyorum ve bunun nedeni senin bu adamlara aptal şifreyi vermemen. - Sana söyledim.
I have been cooking for 20 hours, while you two have been sitting back on the couch like 2 beached whales, not even noticing or caring that I am living here.
- Siz ikiniz koltukta iki balina gibi otururken... -... ben son 20 saattir yemek pişiriyordum. - benim de burada yaşadığımın farkında bile değilsiniz ya da umrunuzda bile değil.
Donna, I'm sitting right here.
Donna, ben de buradayım.
But still, I'm looking at you, and you got all this already... and you're sitting here with me, working with a partner... in the city where you live, on a job that's gotten more complicated... than you thought it was gonna be.
Ama yine de, sana bakıyorum, ve sen bunlara zaten sahipsin... ve burada benimle oturuyorsun, ortağınla beraber... yaşadığın şehride çalışıyorsun, ve bu iş düşündüğünden çok daha... karmaşık bir hale geldi.
Haku could die while I'm just sitting here...
Ben burada böyle otururken Haku orada ölebilir.
Brandy, I'm sitting here with a friend of yours.
Brandy, yanımda bir arkadaşın var.
I'm tired of sitting up here, not having a man with me when I want.
Burada oturup istediğim zaman erkeğimi yanımda buIamamaktan bıktım.
I'm sitting here with the lovely and talented Miss Kiki Harrison.
Şuan güzel ve yetenekli Kiki Harrison ile birlikteyim.
While I'm sitting here talking to you, I'm also checking the room, memorizing it.
Şu anda seninle konuşurken aynı zamanda odayı inceliyor ve ezberliyorum.
I'm sitting here playing with myself. Touch my tits...
Oturmuş vücudumla oynuyorum Gögüslerimi elliyorum...
I'm getting stir crazy just sitting around here.
Burada kös kös oturup durmak beni delirtiyor.
I am sitting here for one reason only.
Bir tek neden için buradayım.
- I'm a sitting duck up here as well.
- Burada bile bir enayiyim.
I'm sitting here with my wife... and I believe that she can shed some light on this controversy.
Karımla oturuyordum ve bu olayı aydınlatacağını sanıyorum.
Last night I never would have guessed we were gonna be sitting here like this.
Dün gece, burada böyle oturacağımızı tahmin bile edemezdim.
As I was sitting here, I was reminded of the night I chose to become a priest.
Burada otururken papaz olmayı seçtiğim geceyi hatırladım.
Excuse me. I'm sitting right here. You can ask me.
- Affedersiniz.Burada oturuyorum.Bana sorabilirsiniz
- I'm sitting right here.
Nazal seri ve sağ el filmi.
i'm sitting 22
i'm sitting right here 21
i'm sitting there 18
i'm sitting down 18
sitting here 47
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
i'm sitting right here 21
i'm sitting there 18
i'm sitting down 18
sitting here 47
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here it is 2313
here we are 2264
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here comes the bride 39
here it comes 620
here it is 2313
here we are 2264
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106