English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I know it

I know it Çeviri Türkçe

124,680 parallel translation
Well, I know it doesn't bring Lisa back, or the others, but at least we know he can't hurt anybody else again, right?
Lisa'yı ya da diğerlerini geri getirmeyeceğini biliyorum, ama en azından artık kimseye zarar veremeyecek değil mi?
I don't think it, I know it.
Düşünmüyorum, biliyorum.
I know it by heart, Miss Cuthbert!
Ezberledim, Bayan Cuthbert.
I know it's killing you.
Bu seni rahatsız ediyor biliyorum.
I know, I know it's hard.
Biliyorum, biliyorum, zor.
Ma'am, I know it hurts, but if you don't lay still, you're gonna hurt yourself a lot more... please.
Acıdığını biliyorum ama kıpırdamadan durmalısınız. Yoksa kendinize daha çok zarar vereceksiniz.
I know it was her idea!
Onun fikri olduğunu biliyorum.
I know it doesn't change anything, but he's 16, and he is open on a table.
Bir şey değiştirmeyeceğini biliyorum ama 16 yaşında ve ameliyat masasında. - Bir şey buldun mu?
I swear, I didn't know how late it was.
Yemin ederim saatin farkında değildim.
I don't know, she just said she didn't need it.
Bilmiyorum, paraya ihtiyacı kalmadığını söyledi.
You know well as I do, it's got serious side effects.
Benim kadar iyi biliyorsun ki çok ciddi yan etkileri var.
No, it's... I don't even know what this number is.
Hayır, numarayı bile tanımıyorum.
Well, that's all I know about it.
Benim başka bir bilgim yok.
I've come to know the exact knack of it.
Huyunu benden iyi bilen yok.
How can you call it a good night when you know this must be the very worst night I've ever had?
Buna nasıl iyi bir gece dersiniz? Hayatımın en kötü gecesi olduğunu biliyor olmalısınız.
I don't know where it is!
Nerede olduğunu bilmiyorum!
I know we haven't made it easy on you since you got back.
Döndüğünden beri senin için işleri kolaylaştırmadığımızı biliyorum.
But I need to know so that we can... Make it right.
Böylece onu düzeltebiliriz.
I'll bet you know the rest, but I'll run through it anyway.
Bahse girerim devamını biliyorsundur ama yine de söyleyeceğim.
See, I know what's happening right now with the brain but it still freaks me out.
Şu anda beynin etkisinde olduğunu biliyorum ama yine de beni korkutuyor.
Well, you know, when we changed places, it was over, like, two hours, and, you know, I had to pee and...
Bilirsin işte... Biz yer değiştirdiğimizde sonuçta iki saat falan sürmüştü ve işemem gerekiyordu...
I know Octavia gave it to you.
- Biliyorum Octavia verdi onu sana.
I know who it is.
Ben kim olduğunu biliyorum.
I even know that he banished you for it.
Seni sürdüğünü bile biliyorum.
I wasn't fine with it, and you know that.
Hoşuma gitmeyen bir şey olduğunu biliyorsun.
And I know where it is.
Nerede olduğunu biliyorum.
You know, maybe if I still had A.L.I.E.'s code eating away my brain, I could figure it out.
Belki A.L.I.E.'nin beynimi yiyen koduna sahip olsam çözebilirdim.
It's been 2,199 days since Praimfaya. I don't know why I still do this every day. Maybe it's my way of staying sane, not forgetting who I am... who I was.
Praimfayadan bu yana 2.199 gün geçti, neden her gün bunu yapıyorum bilmiyorum, belki de delirmemek için bulduğum bir yoldur, kim olduğumu unutmamak için,
I know, and it is, but, I don't know, maybe now that I'm a dad,
Biliyorum, ve öyle de,
I don't know but he said it was urgent.
Bilmiyorum ama acil olduğunu söyledi.
Forget it, keen, I know that look.
Boşversene Keen, bu bakışı biliyorum.
I just wanna know how you feel about it.
Nasıl hissettirdiğini bilmek istedim sadece.
I know why you said it.
Niye söylediğini biliyorum.
Sorry. I know his name because it's on all our stationery. I...
Haklısınız, özür dilerim.
You know, your mom says the difference between the two of us is that you were born with money and I had to earn it.
Annen aramızdaki farkın, senin para içinde doğman benim ise hak etmek için uğraşmam olduğunu söylüyor.
I'm sorry, it's just, my brain is going a little... You know?
Özür dilerim, kafam biraz dağınık.
Kurt, I'm sorry, I didn't know that it was a trap.
Kurt, üzgünüm, tuzak olduğunu bilmiyordum.
Because I know you better than anyone, and I know exactly what you're going through right now, and it's hell.
Çünkü seni herkesten daha iyi tanıyorum, ve şuan başından geçenleri tamamen anlayabiliyorum. Berbat bir şey.
I know you're gonna kill me, so just do it already.
Beni öldüreceğini biliyorum, şimdiden öldür.
I mean, that's the whole "you know" of it all is I liked you from the second I opened that door.
Demek istediğim, hepsi bu. Bilirsin seni kapıyı açtığım andan beri sevdim.
It's like, this morning, I knew what my future was, you know? And... now...
Bu sabah geleceğimin nasıl olacağını biliyordum.
And I know that that's not fair to say to you, but it's true.
Sana bunu söylememin haksızlık olduğunu biliyorum ama doğru.
Now, I know that's not something you want to hear, but it's true.
Duymak istediğinin bu olmadığını biliyorum ama doğru.
I know you thought this program had problems, but it sure as hell has them now.
Önceden programda sorunlar olduğunu düşünüyordun ama şu anda da var.
Or maybe it's just that I don't know how to get rid of them.
Belki de bunun sebebi onlardan nasıl kurtulacağımı bilmememdir.
I know, but can't it wait just another minute?
Biliyorum ama biraz bekleyebilir miyiz?
I do not know how you do it.
Bunu nasıl yapıyorsun anlamıyorum.
I don't know. They'll figure it out.
Bir şekilde bulacaklardır.
I know, but if we could, she'd say give it to her son. Right?
Biliyorum ama sorabilseydik oğluna verilmesini söylerdi değil mi?
It's the one thing I know how to cook.
Pişirmeyi bildiğim tek şey hindi.
I know when flap coverage is warranted and when it isn't.
Flep yapmaya ne zaman gerek var, ne zaman gerek yok biliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]