I see her Çeviri Türkçe
17,185 parallel translation
But listen, if I see her drinking again,
Ama dinle, ı yine onun içme görürseniz,
Sometimes I see her talking to herself.
Bazen kendi kendine konuşuyor.
I see her.
Ben de onu.
I see her.
Onu gördüm.
You do love her. I can see it in you.
Onu gerçekten seviyorsun, bunu görebiliyorum.
I can't see her right now.
Şu anda onunla görüşemem.
I need to see her.
Nerede şu an?
He could see every single move I made, every person I talked to.
Yaptığım her hareketi, konuştuğum her kişiyi görebiliyorlardı.
I want to see her room.
Odasını görmek istiyorum.
I want to see her room now!
Odasını görmek istiyorum. Hemen!
Every time I see him, there's a new cost, there's something going on.
Onu her gördüğümde yeni bir masraf çıkıyor, bir şeyler oluyor işte.
You just... you treat her right,'cause I don't wanna see you losing her to some other man.
Sen ona doğru olanı yapıyorsun. Çünkü onu başka bir adama kaybettiğini görmek istemiyorum.
"O girl... every time I see you, My restlessness is growing."
# Güzel kız, seni her gördüğümde duramıyorum hiç yerimde. #
- I see everything.
- Her şeyi görüyorum.
I need to see her.
Onu görmem lazım.
I see everything.
- Her şeyi görüyorum.
Modest as ever, I see.
Her zamanki gibi alçakgönüllüsün.
I want to see her face when I come back.
Buraya dönünce yüzünü görmek istiyorum.
I don't see her.
Onu göremiyorum.
So you keep playing big all you want, but I see you.
İstediğin kadar erkek adam rolü oyna ben her şeyi anlıyorum.
The way I see it, chances are we're all dead tomorrow in any case, so why have awkward conversations?
Yarın her halükarda hepimiz ölmüş olacağız muhtemelen. - Neden garip sohbetler edelim?
Slean, I swore to you I would do whatever I had to to see you were Thane.
Slean, Thane olabilmen için gereken her şeyi yapacağıma söz vermiştim.
If you ever come anywhere near her again, I will personally see to it that you are deported back to where you came from.
Bir daha onun yanına yaklaşacak olursan seni geldiğin yere geri postalamalarını sağlarım.
Kelsey and I would like to thank her fans for their thoughts and for their prayers, and she wants me to let you guys know that we will see you on the road later this year to support her record.
Kelsey'le birlikte hayranlarına düşünüp dua ettikleri için teşekkür ediyoruz. Ayrıca ilerleyen aylarda albümünü desteklemek için yapacağımız yolculukta sizleri görmek için sabırsızlandığını söyledi.
I can't look at them every day and see nothing for them, I just can't.
Her gün onlara bakıp hiçbir gelecekleri olmadığını görmeye dayanamıyorum artık.
I, on the other hand, see everything.
Öte yandan ben, her şeyi görüyorum.
- give Patty your attention? - No, I can see her later.
- Evet, sonra görürüm onu.
I guess I wanted her to see I put a lot of effort into it.
Benim ne kadar çaba sarf ettiğimi görmesini istedim.
See, I just ran every single vampire out of this town, so... visiting hours are, well... never.
I sadece bu şehir dışına her vampiri koştu, bu yüzden, bkz. Ziyaret saatleri de vardır. Asla.
I need to see her.
Onu görmeliyim.
And I can't wait to see her.
Sabırsızlanıyorum.
I would kill to see her in a bathing suit.
Onu mayoyla görmek için neler yapmazdım.
I would really just like to see her.
Gerçekten onu görmek istiyorum.
He hung it in the living room, and I had to see that thing every day.
Resmi salona asmıştı. Yani bu şeyi her gün görmek zorundaydım.
I see. Did you call her?
Göremeyince onu aradın mı?
The last time I'd see her, I'd be holding her lifeless body in my arms.
Onu gördüğüm son kez cansız bedenini kollarımda tutuyordum.
You see that everything I've told you is true.
Sana söylediğim her şeyin doğru olduğunu göreceksin.
But if you come out back with me, I'll let you see whatever you want.
Ama eğer benimle gelirsen sana istediğin her şeyi görmene izin veririm.
Only every time I see you.
"Her" karşılaştığımızda.
I'll see what I can find on her.
Hakkında neler bulabileceğime bakayım.
But if you come out back with me, I'll let you see whatever you want.
Sen de benimle birlikte gelirsen görmek istediğin her şeyi gösteririm.
Only every time I see you.
- Seni her gördüğümde yapıyorsun.
I'll see if her P.O. has an address.
- Bakalım adresini bulabilecek miyim.
But I have to see her face to know if she's lying.
- Ama... Yalan söyleyip söylemediğini bilmek için onun yüzünü görmeliyim.
I can see why they called her Pretty Boy.
- Ona neden Güzel Çocuk dediklerini anlayabiliyorum.
I'll see you next week at our usual time.
Haftaya her zamanki saatte görüşürüz.
Leo, for Jeanne Galleta, I would walk through fire just to see her smile.
Leo, Jeanne Galleta'nın gülümsemesi görmek için ateşe yürürdüm.
Leo, for Jeanne Galleta, I'd walk through fire just to see her smile.
Leo, Jeanne Galleta'nın gülümsemeni görmek için ateşe yürürdüm.
I can't even see her.
Göremiyorum bile.
I didn't see her in there today.
Bugün onu burada göremedim.
I ask myself that very same question every time I see you, Eldritch.
Seni her gördüğümde kendime aynı şeyi soruyorum Eldritch.
i see 10118
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see your point 119
i see how it is 35
i see what you mean 147
i see love 28
i see it in your eyes 21
i see nothing 55
i see you 502
i see what you did there 35
i see you every day 16
i see your point 119
i see how it is 35
i see what you mean 147
i see love 28
i see it in your eyes 21
i see nothing 55