English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If i didn't

If i didn't Çeviri Türkçe

10,277 parallel translation
If I could tell the man in the Honda's dead from here, but I can't so our officers didn't stop for that.
Honda'daki adamın ölü olduğunu buradan görüp göremediğimi. Ama göremiyorum. Demek ki polislerimiz bunun için durmadı.
I didn't mean to imply... perhaps it's best if we start over, since we're going to be working together.
Öyle demek istememiştim... Birlikte çalışacağımız için baştan başlasak daha iyi olur.
Now, if you'll excuse me, I want to make sure Balzathar's glass eye didn't fall into his water bowl again.
Şimdi izin verirseniz Balthazar'ın cam gözünün yine su tasına düşmediğinden emin olmam lazım.
What would you say if I didn't go back to S.H.I.E.L.D.?
S.H.I.E.L.D.'a geri dönmeyeceğimi söylesem ne derdin?
I didn't know if you got much sleep.
O yüzden seni uyandırmamaya çalışıyordum.
Yes, he wss. He asked if we were looking forward to tomorrow. I didn't want to talk.
Yarın için sabırsızlanıyor musunuz diye sordu ama konuşmak istemedim.
I couldn't nominate him - If I didn't put myself into what he did.
Ne yaptığını bilmeseydim onu nasıl aday gösterecektim.
I wouldn't be asking you for your help if I didn't think we had a chance.
Şansımız olduğunu düşünmesem sizden bunu istemezdim.
I told him if he didn't behave himself, I'd kick his ass myself.
Düzgün durmazsa canına okuyacağımı söyledim.
And even if I didn't, I have notes, and if they found those, I'd be going to jail.
Hem yalan söylesem bile aldığım notlar var ve onları bulurlarsa hapse girerim.
I hated every goddamn second of it, because I know all you've been trying to do is help me, and the only reason I didn't apologize before is because if I knew it kept Sam out of prison, I'd do it all again.
Her saniyesinden nefret ettim çünkü senin tek yaptığın bana yardım etmeye çalışmaktı senden daha önce özür dilemedim çünkü Sam'in hapse girmesine engel olmak için aynıları bir daha yapardım.
If I didn't know better, I'd say you were 90.
Daha iyi bilmesem 90 olduğunu sanardım.
I didn't want to speak ill of a former knight, a former friend, but if Lancelot is in Camelot, that dagger isn't safe anywhere.
Eski şövalyem, eski dostum hakkında kötü konuşmak istemedim ama Lancelot, Camelot'a geldiyse hançer artık güvende değil.
You know I never would have done that to Henry if I didn't have good reason.
İyi bir sebebim olmasaydı Henry'e asla öyle bir şey yapmayacağımı biliyorsun.
I didn't know that. Louis, listening through the wall is not staying out of her case, and if Harvey finds out, he's gonna drop her.
Louis, duvarları dinlemek onun davasına dahil olmak demek ve Harvey bunu öğrenirse onu bırakır.
If I didn't know any better, I'd say you were flirting with my partner.
Seni tanımasam ortağımla flört ettiğini söylerdim.
If I didn't already have all the fear I need, Not another step.
- Bir adım daha atma.
She scared me with acupuncture if I didn't eat it.
Yemek istemezsem akupunkturla korkuturdu beni.
What if Light didn't even realize that she had a doppelganger here until I accidentally told her?
Ben kazara adını söyleyene kadar Light burada bir görsel ikizi olduğunu bilmiyorsa ya?
What would you have done if I didn't figure it out?
Eğer anlamasaydım ne yapacaktın?
Ooh, how you loathe me, so certain I've come to do you harm, yet, as I recall, we did plenty of harm to each other, and, if I'm not mistaken, we both rather liked it, didn't we?
Ooo, benden tiksiniyorsun, belli ki sana zarar vermek için buraya geldiğimi düşünüyorsun, hatırladığım kadarıyla, birbirimize bol bol zarar verdik, ve yanlış hatırlamıyorsam, ikimiz de bunu sevdik değil mi?
Clearly, I didn't know it was about vampires, because I wasn't paying attention, which you would know, if you ever paid attention to me!
Çünkü dinlememiştim. Eğer bir kereliğine beni dinlemiş olsaydın, fark ederdin.
I don't want to be that girl, but maybe there would be less conflict if they didn't shoot their shows at the same time.
Kezban falan demeyin ama programlarını aynı anda çekmeselerdi daha az çekişme olurdu gibime geliyor.
I thought if we're all going to hell, I didn't want Lily to miss the ride.
Hepimiz cehenneme gideceksek Lily'i de eksik kalmasın istedim.
I feel really bad about causing that fight, but I honestly didn't know if Tony Curtis was alive or not.
Kavga yüzünden kötü hissediyorum ama Tony Curtis'in yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum.
But it could be not great later and I feel like I'd be a bad boyfriend if I didn't prematurely freak out about that.
Ama sonra harika olmayabilir ve şimdi tepki vermezsem kötü bir sevgili olacağımı hissediyorum.
I didn't say anything, but I can talk to him if you want.
Ben bir şey söylemedim ama eğer istersen onunla konuşabilirim.
I trust you, I do. I wouldn't be your partner if I didn't.
Eğer güvenmesem ortağın olmazdım.
If you didn't heal so quickly, I'd be very worried.
Eğer çabuk iyileşmeseydin, daha çok endişelenirdik.
If I'd a-just attempted it, it means I didn't get it done.
If bir-sadece I'do ı o bitmiş alamadım anlamına gelir, bunu denedi.
Yeah, I didn't have to be there to know That if Tanner could convince her to do that bullshit
Tanner'ın onu bu saçma dava için en başta ikna ettiğini bilmem için orada olmam gerekmiyor.
But if you knew that, and still didn't come forward, Then I can fire your ass for that, too.
Ama bunu bildiğin halde bana söylememen yüzünden seni de kovabilirim.
I didn't know if you liked flowers or chocolate, so...
Çiçek mi seversin yoksa çikolata mı bilemedim.
With a single mom, I didn't know for sure if it was coming, but...
Bekâr bir anne olduğundan cevap gelip gelmeyeceğinden emin değildim ama...
You know, it's times like this where I think, if I didn't talk and you were a normal baby, we wouldn't have any of these problems.
Bazı zamanlar düşünüyorum da ben konuşamasaydım, sen de normal bir bebek olsaydın hiçbir sorun yaşamazdık.
Ok, well, I didn't send this, and trust me, if I were going to prank you, it would be a lot more creative.
Pekâlâ, bunları ben yollamadım. Ve inan bana, sana şaka yapmak isteseydim çok daha yaratıcı şeyler yapardım.
I didn't know if you knew who he was, or what he's been doing to this city.
Tam onun kim olduğunu veya bu şehre ne yaptığını bilip bilmediğini bilmiyorum.
Even if you didn't off her, even if you're messing with me- - which I do not recommend... I see it in your eyes.
Onu öldürmediysen bile, bana şu an yalan söylüyor olsan bile ki kesinlikle tavsiye etmiyorum bunu, gözlerinde görüyorum onu.
I knew John was a natural leader, even if he didn't.
O bilmese de ben John'un doğal bir lider olduğunu biliyordum.
I didn't know if you like red or white, so...
Hangi rengi sevdiğini bilmiyorum.
So if I have that feeling as a parent, why didn't I feel it from my son?
Bir ebeveyn olarak böyle bir duyguyu hissedebiliyorsam neden oğlumu hissedemedim?
I have made my whole life about getting justice for my father, even if it meant I didn't have a life and now I met a really great guy, and that doesn't even feel real to me
Bütün hayatımı babam için adaleti sağlamaya adadım. Bir hayatım olmasa bile. Çok iyi birisiyle tanıştım.
If I had to do it all over again, I'd have left you in that damn prison world so that I didn't have to see your face again.
Eğer tüm bunları tekrar yapmam gerekseydi, seni o lanet hapis hayatında bir daha yüzünü görmeyeyim diye bırakırdım.
Think I would ask you to make it if I didn't?
- Bilmeseydim senden yapmanı ister miydim?
I went to her house, to threaten her with the police if she didn't return the items.
Çaldıklarını geri vermezse onu polise gideceğimi söyleyerek tehdit ettim.
I didn't know if this was the right path for me, for my daughter.
Bunun benim için ve kızım için doğru yol olduğunun farkında değildim.
I told him that he wasn't gonna be able to live with himself if he didn't do this.
Ona, bu işi yapmazsa vicdanıyla yüzleşemeyeceğini söyledim.
She said she'd find someone else if I didn't have the nuts for it.
O kadar taşaklı değilsen başkasını bulurum dedi.
Honestly, I... I didn't know if we would make it.
Doğrusu, yaşayabileceğimizi sanmıyordum.
I didn't know what had happened, but when I was climbing those stairs, I was praying one thing, one thing only, that you were still behind that desk because I knew that if you were still in charge, that Defiance had a pulse.
Ne olduğunu bilmiyordum ama o merdivenlerden çıktığımda sadece tek bir şey için dua ediyordum eğer o masanın başında hâlâ sen varsan, çünkü eğer yönetim sendeyse Defiance'ın bir şansı olduğunu biliyordum.
When Madison didn't come back, I went outside to see if she was sick.
Madison geri dönmeyince kustu mu diye bakmak için dışarı çıktım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]