English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If i may say

If i may say Çeviri Türkçe

585 parallel translation
And if I may say so, they, uh - they do wrinkle.
Ayrıca söylemem gerekiyor ki, onlar kırışıyor.
Col. Bishop, if I may say, is a very old and dear friend of mine.
Albay Bishop, söylemem gerekirse, benim eski ve iyi bir dostumdur.
We have a common sympathy in the pictorial arts, if I may say so, sir.
Resim sanatına ortak ilgimiz var gibi, efendim.
You look like an experienced motorist, if I may say so.
Tecrübeli bir şoföre benziyorsunuz gibi geliyor bana.
Forgive me, but you seem to be looking younger every day, if I may say so.
Beni affedin ama söylemem gerekir ki her geçen gün daha da gençleşiyorsunuz.
But if I may say so, by rather more than one copper, by a few coppers.
- Evet, aynen öyle. Ama deyim yerindeyse tek bir kaplamadan ziyade kaplamalarla.
If I may say so, sir, my favourite opera is Cavelleria Rusticana.
Fikrimi sorarsanız efendim, en sevdiğim opera Cavelleria Rusticana'dır.
Judy, it seems to me, if I may say so we are making rather a hasty decision.
Judy, bana öyle geliyor ki... ... çok acele bir karar veriyoruz.
Your intruder seems to have extruded, if I may say so, governor.
Odanızdaki kişi buharlaşmış olsa gerek efendim.
In marrying me, your mother and her family took no risk, either financially or, if I may say so, spiritually.
Benimle evlenmekle annen ve ailesi hiçbir riske girmedi, ne maddi ne de... diyebilirim ki, manevi olarak.
If I may say, it lies in the sinful relation between the duke and the governess.
Söylememe müsaade ederseniz dük ve mürebbiye arasında günahkar bir ilişki var.
But if I may say so, I hardly think the captain... is a suitable person to influence the lady.
Affınıza sığınarak, yüzbaşının bayanı etkilemek için uygun kişi olmadığını düşünüyorum.
But you have qualities that are just as important- - more important, if I may say so.
Ama sizin de özellikleriniz var, önem sırasında en az çok önemli özellikler, daha doğrusu.
It points, if I may say so, to your ankles.
Afedersiniz ama bileklerinizi gösteriyor.
I can't imagine, ma'am, if I may say so, any pleasanter journey than walking through life with you beside me, ma'am.
Sayın bayan, hayat yolculuğunda sizinle birlikte yürümekten daha güzel bir şey düşünemiyorum.
That is my duty and if I may say, my pleasure.
Bu benim görevim ve aslında büyük de bir zevk.
Charming young lady, if I may say so.
Söylemem gerekir ki büyüleyici bir bayan.
Oh what a lovely idea if I may say so.
Ah ne hoş bir fikir söyleyebilir miyim.
You are very hospitable, sir, and, if I may say so, for a recluse people, you speak remarkably good English.
Çok misafirperversiniz sör, ve şunu söylemeliyim, münzevi insanlar olarak, gayet iyi İngilizce konuşuyorsunuz.
Your Lordship, if I may say so, the staff at headquarters also know that.
Lord Hazretleri, karargahınızdaki personelin de bildiğini söylemeliyim.
I'm not a poet, but I've got an umbrella, and your hat, if I may say so, is singularly inadequate under the circumstances.
- Bir şair değilim ama şemsiyem var. Şapkanızın da bu şartlar altında çok yetersiz kaldığını söylememe izin verin.
It points, if I may say so, to your ankles.
Tabiri caizse sadece ayak bileklerinizi gösteriyor.
Overly tactful, if I may say so.
Hatta fazla anlayışlı.
If I may say so, without disrespect to my superiors, your visit has brought me something which I could not expect from any churchman in this country.
Diyebilirim ki üstlerime saygısızlık etmeksizin..... ziyaretiniz, bana bu ülkede hiçbir din adamından beklemeyeceğim şeyler anlattı.
Well, if I may say so, Your Majesty, I did try to warn you, but you, Sire, are incurably romantic.
Doğruyu söylemek gerekirse, Majesteleri, sizi uyarmaya çalışmıştım ama siz, efendim, iflah olmaz bir romantiksiniz.
You favor the Admiral yourself, Squire, if I may say so.
Siz de amirale çok benziyorsun, Sayın Vali.
Excuse me, but if I may say my opinion this last screen test is a waste of film
Affedersiniz, izninizle fikrimi söyleyebilir miyim bence bu son deneme filmi için boşuna film harcanmış.
Take a very cool attitude, if I may say so, Sir.
Eğer bu şekilde söylediysem, bağışlayın, efendim.
If I may say so, there is another way.
Söylememe izin verirseniz, bir yol daha var.
If I may say so, no one but me could gather so many girls together in Kyo City.
Kendimle övünmeyi sevmem. Kyoto'da bile ben hariç kimse böylesine güzel kızları toplayamaz.
And the fun of it, if I may say so
İşin komik tarafı, bunu birde benim söylediğimi düşünsenize.
A very happy ending to this investigation, if I may say so.
Bana kalırsa bu araştırma bu şekilde mutlu sonla bitti.
If I may say so, sir, it's moments like these, when a man feels his work is really worthwhile.
İşte böyle anlarda efendim... emeğinin boşa gitmediğini kavrıyor insan.
AND IF I MAY SAY SO, YOU HAVE A VERY CURIOUS AND CHARMING HOUSE.
Ayrıca söylemem gerekirse çok ilginç ve büyüleyici bir evimiz var.
I admire your spirit, if I may say so
Doğrusunu söylemek gerekirse, cesaretini takdir ettim.
Now, aren't you looking chipper, if I may say so.
Düşüncemi söylememe izin varsa eğer ; çok canlı görünüyorsunuz.
If I may say so before retiring... you gentlemen date back 100,000 years.
Gitmeden önce şu kadarını söyleyeyim siz 100.000 yıl öncesinde kalmışsınız beyler.
You see, we've always been joint, as you may say and, uh... well, would it be asking too much, sir john, if a part, i mean, any part that you... ohh.
Bilirsiniz, biz her zaman birlikteydik ve... Ona da bir rol verseniz çok şey mi istemiş olurum, Sir John?
What you really mean and you're too kind to say... is that if I stay in my stateroom lie in bed, deny myself everything, even the mildest diversion, I may live to arrive at that charming sanitarium.
Söylemeye çalıştığın ama nezaketinden söyleyemediğin şey eğer kamaramdan çıkmaz yatakta uzanıp en ufak yanıltmacalar da dahil her şeyi inkar edersem sanatoryum da harika bir hayata yelken açabilirim.
There, your lordship, I think it is most becoming, if I may be permitted to say so.
Söylememde bir sakınca yoksa, inanılmaz yakıştığını söylemek isterim.
Minister, please if I may explain.
Sayın Bakan, Lütfen açıklamama izin verin.
But, if I may be permitted to say so, it is you who have the pearl!
Ancak söylemeliyim ki... ben istiridye isem kızınız da bir inci.
If I may say so, over-tactful.
Diyebilirim ki, aşırı anlayışlıydınız.
I may not be exactly in the best of shape... but if ever I meet this Mr. Jeffers... I'll thrash him within an inch of his life.
Çok zinde sayılmam ama olur da bu Bay Jeffers ile karşılaşırsam onu bir güzel pataklayacağım.
If I may, your Excellence... isn't there some better way, something not so drastic...
Müsade buyurursanız sayın Ekselans... çok daha iyi bir yöntem yok mu, bu kadar sert olmayan...
If it's any consolation to you, however, i may say my difficulty is wondering exactly where you stand.
Benim ne tarafta olduğumu merak ediyorsunuz. Sizi teselli edecekse, benim derdim de sizin ne tarafta olduğunuzu bilmemektir.
If Your Honor please I move to dismiss the charge of attempted murder and to permit her to withdraw her plea of not guilty for the purpose of entering a new plea.
Sayın Yargıç izninizle cinayete teşebbüs suçlamasından vazgeçip yeni bir savunma yapması için "suçlu değilim" savunmasından geri adım atması yönünde kendisine hak tanımayı öneriyorum.
If I may so say, Mrs. Muir, fiddlesticks.
Kusura bakmayın Bayan Muir, ama bu saçmalık.
If I may venture to say so, I am amazed at your calmness.
Haddim olmayarak söylemek istiyorum ki, sükunetiniz beni şaşırtmış durumda.
If I may, I'd like to say how deeply sorry I am- -
İzninizle çok üzgün olduğumu belirtmek istiyorum.
Well, if you say no I have a lot of questions to ask, you may be sitting in that chair for a couple of days.
Hayır derseniz soracak çok sorum var. Birkaç gün boyunca o sandalyede oturmak zorunda kalırsınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]