Impotence Çeviri Türkçe
246 parallel translation
With either, it is the same policy or the same impotence of policy.
Bunların her biri aynı fraksiyonu veya aynı önemdeki bir fraksiyonu temsil ediyordu.
A feeling of impotence, helplessness, weakness.
İktidarsızlık, zavallılık, zayıflık hissi...
- Impotence!
- İktidarsızlık!
Disturbing. It's the image of the impotence of Europe's left.
Avrupa solunun iktidarsızlığının bire bir yansımasıdır bu.
That impotence indicates its decline.
İktidarsızlık. Bu iktidarsızlık da onların çöküşünün resmidir.
The impotence of faith...
Acizlik olmayacak.
No more the impotence of faith, the naiveté of faith...
İnançta tecrübesizliğe artık yer yok! Acizlik olmayacak.
Impotence is beautiful, baby!
İktidarsızlık güzeldir, bebeğim!
Punched a couple of holes in your crusade for universal impotence, didn't it?
Sayemde iktidarsızlığa vurulan en ağır darbeyi indirdin, değil mi?
The impotence of the Aerial Command it worried Dowding.
Avcı komutanlığının çaresizliği, General Dowding'i endişelendiriyordu.
In a general sort of way, I think I put it down... to the impotence of the community that he played for.
Genel konuşursak, ben bu durumu karşısında çaldığı dinleyicilerin... kifayetsizliğine bağlıyorum.
"Afeeling of sweet impotence poured over my shoulders " and flowed through my limbs.
Tatlı bir güçsüzlük, kollarımdan aşağı aktı ve bacaklarıma doğru yöneldi.
Their impotence, their perversions the larcenies, the betrayals, their rivals.
İktidarsızlıklarını, sapıklıklarını... hırsızlıklarını, ihanetlerini, rakiplerini.
Their impotence, their perversions, the larcenies, the betrayals their rivals.
İktidarsızlıklarını, sapıklıklarını... hırsızlıklarını, ihanetlerini, rakiplerini.
"Fear of impotence," he says.
"Iktidarsızlık korkusu," diyor.
My impotence set in a year ago.
Güç kaybı bir yıl önce başladı.
It's impotence, not im-po-tence.
"İktadarsızlık" değil, "iktidarsızlık".
MOCKING YOUR VERY IMPOTENCE.
Ama daha fazla alaya alınmayacağım.
The main causes of impotence are :
Cinsel iktidarsızlığın temel nedenleri :
Don't make me responsible for the impotence of your friends.
Beni arkadaşlarının yetersizliğinden sorumlu tutma.
He was flying to Des Moines for an operation for sexual impotence.
İktidarsızlık ameliyatı için Des Moines'a uçuyordu.
"One out of every two males experiences impotence at least once in his late teens."
"Her iki erkekten bir 20'li yaşlarından önce iktidarsızlık yaşıyor."
Unfortunately our audience fall to those bizarre ideas, with which Kopicl and people similar to him are hiding their own artistic impotence.
ne yazık ki dinleyicilerimiz bu garip fikirlere kapılıyorlar Kopicl ve onun gibi düşünenler sanatsal zayıflıklarının arkasına saklanıyorlar. konser bu sefer doluydu.
Impotence.
Bu acizlik.
Impotence is caused by what we call anxiety of execution.
İktidarsızlığın nedenine biz şiddetli boşalma korkusu deriz.
"The accused knows that futility and impotence breed rage"
"Sanık yararsızlığın ve iktidarsızlığın öfke doğurduğunun bilincindedir."
This impotence scheme of yours has given me a wife I never even dreamed existed.
Senin iktidarsızlık entrikan hayalini bile kurmaya cesaret edemediğim bir eş verdi bana.
Whether it's courage, fear, impotence, death.
İster cesaret olsun, ister korku, acizlik, ölüm.
Is impotence consistent with the pathology?
İktidarsızlık patoloji özelliği taşıyor mu?
Don't tell me only she can cure your impotence!
Hadi ama sadece ona karşı sertleştiğini söyleme bana!
Honey, tell everyone how that article on temporary male impotence has given you the courage to try, try again.
Geçici iktidarsızlıkla ilgili makalenin sen, yeniden denemeye nasıl teşvik ettiğini anlatsana.
Santa would be suffering from gall stones hypertension, impotence, and diabetes.
Santa safra kesesinden.. hipertansiyondan, iktidarsızlıktan, ve diabetten dolayı acı çekiyor olurdu.
All that talk about impotence, it got to me.
Bütün o iktidarsızlık hakıındaki konuşmaları beni etkiledi.
Impotence on top of everything!
İktidarsızlık, ise her şeyin üstünde!
He has a sexual impotence problem of some kind?
Bir çeşit cinsel iktidarsızlık sorunu mu var?
It's well-known that anti-Americanism has its roots in sexual impotence.
Amerikan karşıtı olmanın, cinsel iktidarsızlık kökenleri olduğu iyi bilinen bir şey.
Gambling causes impotence!
Kumar, iktidarsızlığa yol açar!
Hence, the agony of foreknowledge, plus the impotence to do anything about it.
Dolayısıyla da geleceği görme, ama bu konuda bir şey yapamamanın üzüntüsü.
How's that impotence thing?
İktidarsızlık sorunun ne oldu?
Impotence.
İktidarsızlık mı?
And as the impotence of those days faded into memory, grim desperation took a hold in his sex-crazed mind.
İktidarsız günleri tarihin derinliklerine gömülürken amansız bir çaresizlik, sekse takmış beynini kaplamıştı.
A man whose complete lack of business sense and managerial impotence...
İdari iktidarsız ve iş anlayışından yoksun bir adam
"Do you, Marge, take Homer in richness and in poorness..." "Poorness" is underlined. "... in impotence and in potence in quiet solitude or blasting across the alkali flats in a jet-powered, monkey-navigated...? "
"Marge Homer'ı zenginlikte ve fakirlikte -" "Fakirliğin" altı çizilmiştir sağlıkta ve hastalıkta ya da jet maymun tarafından kontrol edilen alkali plastiklerin patlamasında ve böyle devam ediyor
" Impotence happens to all men.
" iktidarsızlık her erkeğin başına gelir.
Against impotence. It gives immunity and total energy.
İktidarsızlık, bağışıklık sistemi ve enerji için.
At last, you will get it though in rare cases, it causes impotence.
Son olarak, nadiren de olsa, bazen iktidarsızlığa neden olabiliyor.
That's medication used for impotence.
O iktidarsızlık için kullanılan bir ilaç.
They're close to a side-effect-free anti-impotence drug.
Yan etkisiz bir iktidarsızlık ilacı yapıyorlar.
Impotence.
- İktidarsızlık.
Impotence fears.
İktidarsızlık korkuları.
Whereat grieved that so his sickness, age, and impotence was falsely borne in hand, sends out arrests on Fortinbras, which he, in brief, obeys, receives rebuke from Norway and, in fine, makes vow before his uncle never more to give th'essay of arms against Your Majesty.
Hastalığının, ilerlemiş yaşının kötüye kullanıldığını görünce kızdı. Çağırıp Fortinbras'ı, aldı buyruğuna. O da dinledi azarlarını Norveç kralının.