Impotent Çeviri Türkçe
547 parallel translation
Impotent rage was overflowing.
Öfke giderek büyüdü.
" During the entire war of 1870 the execution of the campaign was lame, impotent and nullified by petty jealousies among the generals each of whom thought only of securing a field marshal's baton for himself.
" 1870 deki savaş süresince yürütülen mücadele zayıf, aciz ve etkisizdi. Generaller arasındaki yersiz rekabetler savaş alanındaki görevlilerin sadece kendi güvenliğini düşünmesine sebebiyet verdi.
Or widows, impotent men, ugly old men, cripples.
Dullar, iktidarsız erkekler çirkin yaşlı adamlar, kötürümler.
Only impotent men are faithful.
Sadece aciz erkekler sadık olur.
One Says :'I have had intercourses, - with the girlfriend of one of my friends '-and for two months, have been impotent! '
İçlerinden biri : "Arkadaşlarımdan birinin kız arkadaşıyla cinsel ilişkiye girdim ve iki aydır iktidarsızım." diyor.
The Impotent man has also ran out and sentries are placed all around the compound.
İktidarsız adam da kaçtı ve alanın her yerine nöbetçiler yerleştirildi.
But today, the Major is no longer Impotent!
Ama bugün, Binbaşı artık iktidarsız değil!
I'm impotent, understand?
Acizim, anlıyor musunuz?
You will be able to watch, and you will see that he isn ´ t impotent, understood?
Bakabileceksiniz ve oğlumun iktidarsız olmadığını göreceksiniz, anlaşıldı mı?
You, half-impotent as a man and as an artist when I turn off the light, be brave, make the leap!
Hem bir erkek hem de bir sanatçı olarak, yarı iktidarsızsın. Ben ışıkları söndürünce üzerine atlayacaksın.
Don't talk about me as if I'm an impotent old woman!
Benimle sanki işi bitmiş, yaşlı bir kadınmışım gibi konuşma.
Usually not, but since he explains that the hero is impotent... that his brother is gay and that the sister is a nymphomaniac... why should he dismiss the heroine?
Yazar, kahramanın iktidarsız, erkek kardeşinin eşcinsel..... yengesinin de cinsel isteklerinin aşırı olduğunu belirttiğine göre... Kızla ilgili de bir açıklama yapmalıydı, öyle değil mi?
I am impotent. And I like it.
Ben bir acizim, ve bu hoşuma gidiyor.
No, I'm not impotent if that's what you're thinking.
Hayır, eğer düşüncen buysa iktidarsız değilim.
Fred used to say he guessed he was impotent.
Fred iktidarsız olduğunu tahmin ediyordu.
Peppino Califano is impotent!
Bak söylüyorum, Peppino Califano'nun kuşu ötmüyor!
He's impotent.
O iktidarsız.
For impotent men?
İktidarsızlığa mı iyi geliyor?
You made me impotent again!
Senin yüzünden iktidarsız oldum yine!
You're nothing but impotent, but you give yourself out as a great man.
Eziğin birisin ama kendini önemli bir adammış gibi sunuyorsun.
- He's impotent!
- İktidarsız!
You impotent bunch are incapable of screwing!
Siz iktidarsızlar düzüşmeyi de beceremezsiniz!
I'll tell you why. Because the pig is impotent!
Kız kardeşini görün, çünkü ninesine benziyor.
But everyone must believe... that it isn't the trick of an untalented artist, impotent artist
Birinin, bir beceriksizin yaptığı işi, zayıf olarak nitelendirmesine gerek yoktur.
"I'm impotent."
"İktidarsızım!" diye.
No, I am only impotent.
Hayır, ben sadece iktidarsızım.
He'll be a typical intellectual, disagreeable and impotent.
Tipik entelektüel! Hem muhalif, hem iktidarsızdır!
I get the feeling that you're trying to make my virility look impotent.
Beni cinsel yönden güçsüz bırakmaya çalıştığın hissine kapılıyorum Wilma.
But you had just implied I was impotent.
İktidarsız olduğumu ima ettin.
And for example, radical feminists are often told by male radicals that they want to castrate them, make them impotent.
Örneğin, radikal erkekler radikal feministlere sık sık onların kendilerini hadım etmek ve iktidarsız hale getirmek istediklerini söylerler.
The Great Powers flexing their military muscles like so many impotent beach boys.
Büyük Güçler askeri kaslarını esnetiyorlar, zayıf sahil çocukları gibi.
- Are you impotent?
- İktidarsız mısın?
I've been impotent for years.
Ben yıllardır iktidarsızım.
What the hell is wrong with being impotent?
İktidarsız olmanın nesi kötü?
If there is a despised, misunderstood minority in this country... it is us poor, impotent bastards.
Eğer bu ülkede anlaşılamayan, nefret edilen bir grup varsa, o da iktidarsız erkeklerdir.
I'm impotent, and I'm proud of it.
Ben iktidarsızım ve bununla gurur duyuyorum.
- Power to the impotent!
- Yaşasın iktidarsızlar! Yaşasın, bebeğim!
You know... when I say impotent, I don't mean merely limp.
Biliyor musun iktidarsız deyince, sadece ondan söz etmiyorum.
When I say impotent... I mean I've lost even my desire to work.
İktidarsızım dediğimde çalışma arzumun yok oluşundan da söz ediyordum.
That's what I mean when I say impotent.
İşte iktidarsızım derken bunu kastediyordum.
You'll lose your mind and turn impotent!
Aklını kaçırıp sıska ve iktidarsız biri olacaksın!
He was impotent and his wife used to laugh at him.
İktidarsızmış, karısı da ona gülermiş.
You're a hypocrite... an impotent, a pimp, a worm.
Sen ikiyüzlü iktidarsız, pezevenk ve solucanın tekisin.
You impotent wretch.
Sen iktidarsız sefil adamın tekisin.
A poor, impotent creature who's afraid to admit it to himself -
Bunu kendine bile itiraf etmekten korkan zavallı iktidarsız yaratık...
And that you are a filthy impotent man...
Ve senin pis bir beceriksiz olduğunu...
But I am an impotent fool.
Ama ben aciz bir aptalım.
But, I am an impotent fool.
Ama ben aciz bir aptalım.
I discovered how to make a man impotent hiding his sombrero.
Bir adamın şapkasının saklanarak nasıl iktidarsız yapılacağını ben keşfettim.
The thing to remember is they hate women, and are mostly impotent.
Kadınlardan nefret ederler ve genelde iktidarsızdırlar.
Impotent?
- İktidarsız mı?