In detail Çeviri Türkçe
1,553 parallel translation
We took out our microscope, we reached out, and looked at the soil in detail and the picture that came down was astounding.
Mikroskopumuzu çıkarttık, uzandık ve toprağa ayrıntılı biçimde baktık... gelen resim hayret vericiydi.
The operation has been planned in detail.
Operasyon detaylı bir şekilde planlandı.
And if you look at the structure of the human brain in detail... you see that it's actually specifically designed it's carefully engineered... to experience the unified field to experience the unity of life.
Ve eğer insan beyninin yapısına detaylı olarak bakarsanız, birleşmiş alanı, hayatın birliğini deneyimlemek için özel olarak dizayn edilmiş olduğunu görürsünüz.
As soon as he's sure he wouldn't be unintentionally misleading'you, he'll want me to confide'em in detail.
izi bilmeden yanlış yönlendirmeyeceğine emin olduğu anda, size bunlan detaylarıyla anlatacağım.
Is there a monitor that shows these symbols in detail?
Bu sembolleri ayrıntılı olarak gösteren bir monitör var mı?
Well, if there's one thing he's good at, it's doing the work in detail.
İyi olduğu bi konu varsa o da detaylara dikkat etmesidir.
Then I could find out more in detail.
... daha fazla detay bulabilirim.
And you say it slow, because this is one of those moments in life that I'm going to want to remember in detail.
Ve yavaşça söyle, çünkü bu hayatın, bütün detaylarını hatırlamak isteyeceğim bir anı...
Show them the nails and the screws in detail. All right?
Onlara çivileri ve vidaları göster, detaylıca, tamam mı?
Ed will take down everything, so cover all your points in detail.
Ed hepsini not alacak, o yüzden düşüncelerini detaylarıyla bildir.
In a very violent gesture, as if adopting the role of Norman Bates mother, the murderer in Psycho, he opens up the curtain, inspects it in detail, looking for traces of blood there,
Ani bir hareketle, Psycho'daki katil Norman Bates'in annesinin rolünü sahiplenircesine,... perdeyi açar, detaylıca kan izlerini .. hatta banyo deliğini kontrol eder.
It's in your interest to tell me everything in detail.
Ayrıntılı olarak her şeyi anlatmak senin menfaatine.
Liked to talk about his sexual exploits in detail.
Cinsel hayatının ayrıntılarını anlatmayı severdi.
What I did was, I had many different applications, which I'd rather not describe in detail, but I got 3-D imaging different ways and the simplest way was projecting the right and left eye image from behind the screen at the right eye / left eye.
Detaylarından bahsetmemeyi tercih etsem de birbirinden farklı uygulamalarım vardı. Fakat, üç boyutlu görüntülemeyi farklı yollarla elde ettim. En kolay yolu ise, ekranın arkasından sağ göz ve sol göz görüntüsünü sağ göze ve sol göze yansıtmaktı.
If they like what they see, we will then discuss it in detail.
Eğer gördüklerini beğenirlerse, detaylarıyla oturup konuşacağız.
Yes, that's why I have to explain it in detail to someone from task force headquarters.
Biliyorum. Bu yüzden sadece Özel Tim ile görüşmek ve onlara ayrıntıları anlatmak istiyorum.
I can't allow even a single deviation or compromise in detail.
Detaylarda en ufak bir sapma veya yanlışlık olmamalı.
The two presidents discussed in detail various shared issues.
İki başkan, ortak meseleleri, detaylı bir şekilde tartıştı.
Yeah, whoever this traitor is... They're either on the president's detail or in a key liaison position.
Evet, bu hain her kim ise ya koruma ekibinden biri veya bu kodları bilebilecek bir konumda.
I had never seen the female part up close and in so much detail.
Kadın vücudunu hiç bu kadar yakından ve detaylı görmemiştim.
Oh, it's all in the detail, isn't it?
Her şey ayrıntılı değil mi?
There's no other example of this kind of erotic detail in his other Moroccan sketch books.
Ona ait öteki Fas serisi çizimlerinde bu türden bir erotik ayrıntı örneği bulunmuyor.
I can recall every detail of his games, from his first professional win with the Carps in 1967, with 10 Strikeouts, to a game on August 30th, 1973, when he hit that game-ending home run in a no-hit, no-run, extra-innings game
1967'de 10 oyuncu çıkarışı ile ilk Carps takımı galibiyetinden 30 Ağustos 1973 yılında oynadığı bir oyuna dek. Bu oyunda oyun bitirici top vuruşunu yaparak kendini başarıyla ispatlamıştır.
I had it moved here and was exact in every detail.
Onu buraya taşıttım ve her ayrıntısına kadar aynı.
Why would I bother to put that kind of detail in it?
Neden kendimi bu tür detaylar koymak için yorayım?
LAPD Burglary Detail gave us a list of go-to guys for high-end break-in tools.
Elimizde, yüksek teknoloji kesici aletler bulunduran adamların LAPD hırsızlık kayıtları var.
Veronica, I think when you get out in the world a little more, you'll discover that not all well-dressed, articulate, detail-oriented men are gay.
Veronica, hayatta biraz daha tecrübe edindiğinde iyi giyimli ve titiz tüm erkeklerin eşcinsel olmadıklarını anlayacaksın.
And when it lands, I want my Secret Service detail to take him into custody, is that clear?
İndiği zaman da, Gizli Servis'in... onu tutuklamasını istiyorum. Anlaşıldı mı?
I'll call Secret Service detail, see what they have in mind.
Gizli servisi arayacağım, bakalım akıllarında ne var.
Allison, you just finished describing to me, in exhaustive detail, all the ways your dream is different from what happened in real life.
Az önce rüyanın gerçek hayatta olanlardan farklı olduğunu detaylı biçimde anlattın.
If they can get over the catatonic periodm mthey vwll remember evelything they lived in that periodm minto the smallest detail,
Eğer katatonik dönemi atlatırlarsa o döneme dair yaşadıkları her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlarlar.
These men in your security detail, do you trust them?
Güvenlik ekibindeki bu adamlara güveniyor musun?
You see how the detail is so evident in these photos?
Görüyor musunuz, detaylar fotoğraflarda ne kadar belirgin?
But I thought the salmon in your teeth was a nice detail. [RITCHIE GIGGLES]
Ama ağzınızdaki somon balığı çok hoş bir ayrıntı olmuş bence.
That way we can go through your options in greater detail.
Böylece seçenekleriniz üstünde daha detaylıca konuşabiliriz.
What role would I play in the midst of all those hardcore down-to-the-last-detail Civil War re-enactors?
En son detayına kadar düşünülmüş İç Savaş canlandırmasında onca kişi arasında kimi canlandıracağım?
This occurred just as Gabrielle Solis was conferring with her new divorce lawyer, and describing in vivid detail her husband's affair with their maid, who also happened to be their surrogate.
Aynı anda Gabrielle Solis, yeni boşanma avukatıyla görüşüyordu, ve kocasının hizmetçisi ile olan ilişkisinin ince ayrıntılarını anlatıyordu, aynı zamanda nikah memurları olan bu adama.
For instance, in the case of Donna Basset, we can see that there is no such thing as an insignificant detail.
Örnek vermek gerekirse, Donna Basset olayında, Önemsiz ayrıntı diye birşeyin olmadığını gördük!
You wanna discuss this in great detail right now, let's do it.
Bu meseleyi enine boyuna tartışmak mı istiyorsun, peki o zaman.
Your boyfriend got one detail wrong in that interview of his.
Erkek arkadaşın yaptığı açıklamada, bir konuda yanılıyor.
But for us in the detail, it's a time when we know we're on, and... the tension starts to build.
Ancak bizim asıI görevimiz bu noktada başlar ve gerilim giderek artar.
Sam's story matches dean's to the last detail.
Sam'in hikâyesi son ayrıntısına kadar Dean'inkiyle örtüşüyor.
I've been given clearance to talk to you in more detail.
Sana daha fazla detay anlatmam için yetki verildi.
I must admit I have a soft spot, for it was while I was doing La Bohème at the Staatsoper in Vienna that I met the incomparable Franco Zeffirelli, whose meticulous attention to detail has been a yardstick by which I measure all my work.
Viyana'da Staatsoper'da La Boheme'i yaparken eşsiz Franco Zeffirelli'yle tanıştım. Onun detaylara gösterdiği özen, bütün işlerimin ölçüsü oldu.
I went over our material with you in minute detail and you assured me it would be admitted as evidence.
Senin aracılığınla, elimizdeki materyali bütün ayrıntısıyla sundum ve sen de bunun kanıt olarak kabul edileceğine dair bana garanti verdin.
Every detail of Diane's killing matches a series of murders the Bureau and I are investigating up in Columbus, Ohio.
Diane'nın cinayetindeki her detay bir seri cinayetle eşleşiyor. Büro ve ben Columbus, Ohio'da bu cinayetleri araştırıyoruz.
Her story was incomprehensible. That's not all. She spoke like she was there, in such detail.
Rika-chan'ın hikayesi, rahatsız ediciydi... ve sadece o değil, sanki oradaymış gibi konuştu...
Attention to detail is very important in re-enactments.
Canlandırmalarda detaylar çok önemlidir.
Put a police detail on Kim'round the clock.
Kim'in başına 24 saat polis koyduk.
Once we know who they are, we'll fill in every detail of their lives, from their huevos rancheros to their crème brûlée.
Kim olduklarını öğrendiğimiz zaman, hayatlarındaki ayrıntılar hakkında da bilgi sahibi olmuş olacağız. Etli bohça böreğinden, şehriyeli kuzu güvece kadar.
You lost your protection detail in Paris.
Paris'te korumanı ekmişsin.