Interact Çeviri Türkçe
575 parallel translation
Without water, there's nothing to let the grains of sand interact.
Su olmadan, kum tanelerinin etkileşmesini sağlayacak hiçbir şey olmazdı.
They can't move around and interact, just the same way that on a frozen world, the atoms and molecules can't move around and interact to form the chemistry necessary for life.
Hareket edemez ve etkileşim yapamazlar, Sadece donmuş dünya ile aynı yönde hareket ederler, Atomlar ve moleküller yaşam için gerekli Olan kimyasalları oluşturmak için
Be on your guard when you interact with him.
Onunla karşılaştığında dikkatli ol.
The only way we're going to get those two to successfully mate is if they're alone together, so you've got to get your father and mother to interact in some sort of social...
- Onları bir araya getirmenin tek yolu, yalnız oldukları bir an birbirlerinden etkilenmelerini sağlamak için bir tür eğlenceli bir ortam...
The affected systems don't interact with each other.
Etkilenen sistemler genelde birbiriyle etkileşimde değil.
The holodeck has given us woodlands and ski slopes, figures that fight and fictional characters with whom we can interact.
Sanal güverte bize ormanlar, ve kayak tepeleri ve... etkileşimde bulunup, dövüşebileceğimiz yapay karakterler verirdi.
I can see and hear him, and he can see and hear me, but we can't interact physically.
Ben onu o beni görebiliyor duyabiliyorduk ama fiziksel iletişime geçemiyorduk.
We have two completely incompatible computer systems trying to interact.
Birbiriyle iletişim kurmaya çalışan tam anlamıyla uyumsuz iki bilgisayar var.
I allowed two of the nanites to interact for a school project.
İki nanitin okul projem için etkileşime geçmesine izin verdim.
Don't talk to anyone, don't touch anything, don't do anything, don't interact with anyone and try not to look at anything.
Kimseyle konuşma, hiçbir şeye dokunma. Hiçbir şey yapma. Kimseyle temasa geçme ve hiçbir şeye bakmamaya çalış.
He has to be able to interact with them.
Onlarla etkileşim kurabilmeli.
Interact?
Etkileşim mi?
Your skills are not in doubt. The Captain is merely concerned with your ability to successfully interact with his trained minions.
Becerilerine hiç şüphe yok Q. Kaptan sadece, eğitimli adamlarıyla... başarılı bir biçimde etkileşim kurma becerinden şüphe ediyor.
More importantly, for her to interact with her crew mates.
Daha da önemlisi, onun için mürettebatla iletişime girebilme fırsatı.
Here, beneath us our planet's systems of water, earth and air interact to sustain life.
Hemen altımızda gezegenimizin suyu, toprağı ve havası yaşamı sağlamak için etkileşim içindedir.
It's extremely difficult for him to interact with the other children.
Diğer çocuklarla iletişim kurmakta zorlanıyor.
If you see him, do not interact with him.
Eğer görürsen, sakın müdahele etme.
Junior, just because I interact with another human being doesn't mean that I love you any less.
Ufaklık, sadece diğer insanlarla etkileşim halinde olmam... seni daha az sevdiğim anlamına gelmez.
Instead of a keyboard or joystick you put this puppy on and enter a whole computer-generated world and interact with everything as if it actually existed.
Klavye ve joystick yerine bunu kafanıza takıp, bir bilgisayarın oluşturduğu hayali dünyaya giriyorsunuz ve gerçeklermişcesine herşeyle etkileşim kuruyorsunuz.
The anomalies are designed to interact with each other, linking together to form an endless and unsolvable puzzle.
Anormallikler birleşerek sonsuz, çözümsüz bir bulmacaya dönüşecek.
I don't want to be rude, but we don't wish to interact with outsiders.
Kaba olmak istemem, ama yabancılarla etkileşime girmeyi istemiyoruz.
Runabout hulls interact with magnetic fields.
Runabout gövdesi manyetik alanları etkiler.
I was curious to see how three of history's greatest minds would interact.
Üç dönemin en büyük beyninin bu ortamda nasıl etkileşim kurduğunu merak ediyordum.
It's a way for you to interact with various facets of your personality.
Kişiliğinin çeşitli yönleriyle etkileşime girmen için bir yol.
You'll interact with aspects of your psyche you've never dealt with before, and... And you may be disturbed by what they say.
Ruhunun daha önce hiç değinmediğin yönleriyle etkileşime gireceksin ve söyleyecekleri, belki seni rahatsız edebilir.
That would isolate us from the other time frame. But to interact with it, we have to restrict the field.
Bu bizi kesinlikle diğer zaman diliminin etkisinden ayıracaktır ama o ortamla etkileşime gireceksek alanı kısıtlamak zorunda kalacağız.
This is one of our two-man comics... in which he would draw some of the characters and I would draw some of them. We'd have them interact with each other.
Bu da iki kişilik çizgi romanlarımızdan, bazı karakterleri o bazı karakterleri de ben çizerdim ve birbirleriyle etkileşime geçirirdik.
Even if we get it there the wormhole's verteron nodes could interact with the energy fluctuations of the proto-universe, causing a devastating reaction.
Götürsek bile, solucan deliğinin verteron düğümleri ilkel evrenin enerji dalgalanmaları ile etkileşime geçip, yıkıcı bir tepkimeye neden olabilir.
I could interact with the characters, maybe find clues to help us understand what's happening.
Karakterlerle etkileşime geçebilir belki olanları anlamamızı sağlayacak ipuçları bulabilirim.
The children are beginning to interact more with the general community.
Çocuklar, burada yasayanlarla daha fazla ilişkiye geçmeye başladı.
The point is to give Jadzia a chance to interact with her previous hosts.
Amaç, Jadzia'nın önceki konukçularıyla etkileşime geçmesi için olanak sağlamak.
You'll have to interact with the characters in the holonovel, so make sure you're familiar with the Beowulf story.
Orada, buluna karakterler ile etkileşime gireceksin, bu yüzden Beowulf hikayesini bir parçası gibi davranman gerekecek.
Men and women and how they interact, and we have societal pressures and even the media feeds into it and we have our own insecurities.
erkekler ve kadınlar birbirlerini nasıl etkiler, ve nasıl toplumsal baskılara sahibiz hatta medya nasıl beslenir kendi güvensizliğimizle.
Just- - just relax. Interact naturally.
Rahatlayın, konuşun, doğal davranın.
They interact.
Etkileşime geçerler.
It's emotional reactions are simply a series of algorithms designed to make it easier to interact with.
Duygusal tepkileri etkileşimi kolaylaştırmak için tasarlanmış bir dizi algoritmadan ibarettir.
We're here to observe and document not interact.
Gözlemleyip belgelemeye geldik, etkilemeye değil.
A way to move around Voyager to interact with us.
Voyager etrafında gezinerek, bizimle iletişim kuruyor.
But you uplinked with our holodeck and created a character in order to interact with us.
Ama bizim sanal güvertemizle bağlantı kurup, sanal bir karakter yarattıktan sonra, bizimle etkileşime geçtin.
We've given the nanocytes some live tissue to interact with,... but they aren't touching it.
Nanositleri ilişkiye girmesi için canlı dokuya veriyoruz,... ama dokunmuyorlar bile.
It prints it out and we interact with it.
Bilgisayar basıyor, biz de konuşuyoruz.
- Well, it's not good for them to interact with us.
- Bizimle etkileşime girmeleri çok doğru olmaz.
We can't interact like this.
- Pacey! Böyle konuşamayız.
We're aware of them, we don't interact with them.
Onlardan haberdarız, ama ilişkiye girmeyiz.
We've given the nanocytes live tissue to interact with, but they won't touch it.
Nanositleri ilişkiye girmesi için canlı dokuya veriyoruz, ama dokunmuyorlar bile.
The liquid permeates the hard core of the tare root..... and lets the organic material within interact on a basic level.
Sıvı, burçak kökünün sert çekirdeğine sızar..... ve organik maddenin temel seviyede ilişkiye girmesini sağlar.
Have you ever had occasion to interact with Paco Ordonez or know him in another way?
Paco Ordonez'i herhangi bir vesileyle gördün mü ya da onu başka şekilde tanıyor musun?
No, it doesn't need a user to interact with it to function.
Hayır, fonksiyonlarının çalışması için kullanıcı gerekmiyor.
.. where she could interact with males her own age.
Yaşıtı erkeklerle etkileşime girebilmeli.
I thought drones from different subunits didn't interact.
Dronlardan alt ünitelerin birbirlerini etkilemediğini düşünüyordum.
They happen when people interact.
Bunlar olağan şeylerdir. Ve harikadır.
internet 115
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
intercourse 27
interesting 2082
intercom 16
interrupted 16
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29
interesting 2082
intercom 16
interrupted 16
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29