English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / It's about me

It's about me Çeviri Türkçe

5,188 parallel translation
Trust me, it's not all about breaking the rack rate on the hotel room.
İnan bana burası otel odası fiyatlarını düşüren sıradan bir yer değil.
He won't give me his name, he won't say what it's about, but he does seem a bit upset. Is he drunk?
İsmini söylemedi, niye geldiğine de söylemedi ama biraz üzgün gözüküyor.
But there's another part of the story that Don's going to tell you about that strongly suggests it was him and not me that precipitated the death of our very close friend and leader.
Ama hikayenin Don'un anlatmak istediği başka bir kısmı daha var. O kısım yakın dostumuzun ve liderimizin ölümüne sebep olan kişinin ben değil, onun olduğunu gösteriyor.
It's about time you let me take the lead. Here, take my tail.
İpleri benim elime bırakmanın vakti gelmişti.
But this is something he didn't tell me about, so he must have really wanted it to be a secret.
Ama bunu hiç anlatmadı. Demek ki kesinlikle sır olarak kalmasını istiyordu.
Thanks to Ralston, it's getting easier for me to talk about the, uh... incident, and he seems to inspire a lot of the patients here, as well, so I bring him in a few times a month.
Ralston sayesinde, bunları konuşmak daha kolay oluyor, uh... kaza, ve o bir çok hastaya ilham kaynağı oluyor gibi gözüküyor Bende onu ayda bir kaç kez getiriyorum.
Uh-huh. But I must have also got some shame about it... because it feels good when I'm doing it, but - Is that me now?
Ama aynı zamanda biraz da utanmış olmalıyım çünkü yaparken iyi geliyor ama artık böyle biri mi oldum?
I heard you this morning, talking about your super-cute boyfriend Bobby, saying that I was the "comfortable" choice, that you only married me because your dad hated it.
Bu sabah duydum seni. O yakışıklı ötesi sevgilin Bobby'den bahsederken benim "rahat" seçim olduğumu ve sadece baban nefret ettiği için benimle evlendiğini söyledin.
It's about me, isn't it?
Benimle ilgili değil mi?
It's about me.
Benimle alakası var.
It's just hard for me, you know, because I care about him, and I care about you and Charlie and...
Benim için çok zor. Ona, sana ve Charlie'ye değer veriyorum- -
Um you know, it was bugging me the way that you feel about cops.
Polislere karşı hislerin canımı sıkmıştı bildiğin gibi.
It's the one Pops told me about!
Babamın bana söylediği yer!
Me too, but there's nothing we can do about it
Benim de, ama yapabileceğimiz hiç bir şey yok
Sorry, it's just... my mum and dad don't like me talking about it.
Pardon, sadece... annem ve babam bununla ilgili konuşmaktan hoşlanmazlar.
He's asked me to think about it.
Düşünmemi istedi.
It's me I'm kind of worried about.
Endişeleniyorum.
Nobody higher up is going to know a single damned thing about this stupid business, because the second they do, it's me they'll...
Bu saçmasapan işle ilgili yukarıdan kimsenin haberi olmayacak çünkü eğer öğrenirlerse ilk iş beni...
And it's that really that seeing the pictures together has made me understand about this extraordinary artist.
Bu resimleri bir arada görünce, bu olağanüstü ustayı daha iyi anladım.
but it does seem a little odd to me because it's this perfect triangle, it doesn't really curve, and the whole idea about this picture is wih a very limited palette he has created this amazing thing
Yine de bu bana tuhaf görünüyor. Buradaki kusursuz üçgen nedeniyle. Burada bir eğrilik yok.
It's just summat about him. Makes me feel funny.
Farklı bir yanı var, bir hoş oluyorum.
Hey, man. You know, it's so adorable that you thought you could teach me about women.
Bana kadınlar hakkında ders verebileceğini düşünmen çok tatlıydı.
Okay, max, listen to me, it's not just about the wall.
Max, dinle beni, mevzu sadece duvar değil.
It's a miracle he didn't yell it out in front of Ros! About me and Richard!
Ya Ros'un önünde anlatsaydı ilişkimizi?
She'll talk to me if it's about something big, unless you want to talk to her about her menstrual cramps.
... sen onunla adet sancıları hakkında konuşmadıkça.
Let's talk about it. You come with me.
Gel bu konuyu konuşalım.
There's something about you that doesn't do it for me, so... I'll pay you to the end of the month.
Sende aradığım bazı özellikleri göremiyorum bu yüzden... bu ay sonunda bu işi sonlandırıyoruz.
It's about me.
Benimle ilgili.
It's actually quite incredible that even when you're talking about me being slapped around, you're the fox.
Aslında oldukça açık oldu. Benim tokat yememden konuşuyorken bile tilki sensin.
The thing that scares me the most is that it's not about money.
Peki korkutan taraf para olmayabileceği.
We have to. There's just something about this spiral... I don't know, it scares me.
Bu sarmalda bir şey var, beni korkutuyor.
For me it's about seeing how far you can go.
Cesur, tehlikeli şeyler. Benim için mesele, büyük ölçüde ne kadar zorlayabileceğinizdi.
It's taken me a long time to feel happy about telling people what to do.
Yaptığım işi insanlara anlatırken mutlu olmak uzun zamanımı aldı.
It's time you admitted you lied to me about David Ridges.
David Ridges hakkında bana yalan söylediğini itiraf etmenin zamanı geldi.
Won't you give me some about it It's different for us.
Bizim için farklı.
Usually when someone's being talked about behind their back, it's me and it's right in front of my face.
Genelde biri onun arkasından konuşulunca bu ben oluyorum ve direk gözümün önünde.
And I thought that Borz might know about it, but... He was close to some people when he worked for me that were involved.
ve Borz'un bunun hakkında bir şeyler bilebileceğini düşündüm benimle çalışırken bu işe bulaşmış insanlara çok yakındı.
It's just that it's hard for me to believe What she's claiming about anthony.
Sadece Anthony hakkındaki suçlamalarına inanmakta güçlük çekiyorum.
But those who have the power to create their own. And it's a fact that's pissed me off Ever since I heard about this case.
Ve bu davayı duyduğum andan itibaren midemi bulandıran bir gerçekti.
Maybe you're right and it wasn't a joke, but all I care about is you should believe me.
Belki de haklısın, bir şaka değildi,... ama umrumda olan tek şey bana inanman.
It's got me thinking about the dome.
Beni Kubbe hakkında düşüncelere sevk ediyor.
No, it doesn't feel weird. It feels invasive. Like something's crawling inside of me, taking me over, and there's nothing I can do about it.
İçimde bir şeyler sürünüyor, beni kontrolüne alıyor ve bunun için yapabileceğim bir şey yok gibi.
You and me? Actually, it's mostly just about you.
Açıkçası konu çoğunlukla sensin.
Yeah, you know, I don't know about that Frank. It's... He thinks he can charm me into going out with him after he betrayed Dina and me?
bu nasıl olur bilemiyorum frank... bu... dina ve bana ihanet ettikten sonra beni yemeğe çıkarıp etkileyebileceğini mi düşünüyor?
Titled'Father', it's about me.
Başlığı "Baba", benimle ilgili.
You take me to an amazing restaurant, then you give me some bullshit story about a stock purchase with a fabricated company, and when it's clear as day this is Gillis Industries.
Beni harika bir restorana getiriyorsun sonra paravan bir şirketle alınan hisseler hakkında boktan bir hikaye anlatıyorsun ki bu şirketin Gillis Endüstri olduğu gün gibi ortada.
Are you guys kidding me? There's a family murdering axe murderer and we're not going to do anything about it?
Dışarıda aileleri öldüren baltalı bir katil var ve biz bu konuda hiçbir şey yapmayacak mıyız?
Because there is something about it that's always bothered me.
Çünkü beni hep rahatsız eden bir şey var.
I don't feel bad about saying it you know. I'm 24 but, it's what makes me feel good you know.
Bunları söylediğim için kötü hissetmiyorum. 24 yaşındayım fakat bunlar beni iyi hissettiriyor, bilirsin.
But something tells me it's still all about him.
Ama bir şey bana hala hepsinin Jon'la ilgili olduğunu söylüyor.
But do you really think if somebody was trying to kill me they'd call me up and warn me about it first?
Ama gerçekten eğer sizce Biri beni öldürmeye çalışıyordu onlar beni çağırır ve istiyorum İlk bu konuda beni uyar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]